4 Şubat 2024 Pazar

Matrix Nedir Yorumumuz Part1

 


 

Matrix Nedir Yorumumuz Part1

Bazi ilim adamlari ve bazi fikir gruplari diyorki dünya matrix sistemi, yani sadece dalgalar ve frekanslar var, gercekde dünya yok, beynimizin algiladigi var, beynimiz ise, sadece frekans dönüştürücü bir sistem diyorlar. ve öyle olunca matrix filimindeki gibi dünya sanal bir dünya, gercekde var sandigimizi hicbirşey yok diyorlar. Eger öyle olsa idi gözümüz mavi bir cicek görünce, peki karşisinda ne varda, onu mavi cicek saniyor peki, yani karşisinda illa birşey var, ve o birde mavi birde cicekmiş, peki karşisinda da sadece bir frekansmi var, hayir mesala bilgisayarda biz mesala Emel Sayini dinliyoruz, ve yayinda hemde canli olsun, amma bilgisayardaki Emel Sayin ve onun sesi, sazlarin sesi, hepsi frekansdan ibaret, ve yine boyut olarakda, bilgisayar ekrani mesala diyeleim 40cm ye 40cm olsun, ve o Emel Sayin in boyunu simetrik olarak kücültüp sanki biglisayarin icindeymiş gibi gösteriyor, amma işde, aslinda bilgisayarin icinde gösterilen, yine frekans, ve lambalarin sadece gözümüze yansitigi işiklar ve gölgeler sadece, amma işde o gölgelrin ve işiklarin asli olan bir Emel Sayin ise, o an, hangi stüdyoda canli şarki söylüyorsa, orda madde ve kati olarak duran, orda bir Eml Sayin var, ve bilgisayar ise, onun sadece siluetini veya görüntüsünü sinyal olarak alip bize yansitan alet, peki biz ona dokunmak isteyince, bilgisayara dokununca, ona dokunmuş olmuyoz, amma stüdyodaki sunucu onun eline dokunmak isteyince, elini uzatip tokalaşinca, ona dokunabiliyor, ve ve gercek ile sanal arasindaki fark bu, göz ve beyin bu bedenin bigisayari ve ekrani gibi, amma gercek olan o beyini kafa denen bölgesinde taşiyan bir maddi beden varki, o bedende beyin diye göz diye bir yer var, ve yine o beyinin calişmasi için, enerjiye ihtiyaci var, ve bunlar elma armut ekmek peynir şeker gibi maddeler, ve onlar olmadan bu beyinde calişmaz, ve yine eger beyin gercekse, onu caliştiran elma yalansa yok ise, beyin bu yalan ve olmayan ve sanal olan elma frekansi ile nasil beslenipde bize elmayi armutu, elma ve armutt diye gösteriyor demek yokmu? yani o fikir grubu olan illluminat fikri olan bu halogram dünya fikri külli uydurmaca, cünkü olmayanla olan beslenemez, olmayan bir elma armut, nasill olmayan midede eriyecekde,olmayan kafadaki beyine enerji olcak, peki madem elma diye birşey yok, olmayan nasil oluyorda, olan ve var olan algilayan beyine enerji oluyor peki, bilgisayar elektriksiz calişmaz, elektrik için elektrik santralina ihtiyac var, eger santaral diye birşey dünyada yok ise o zaman bilgisaayar ne ile calişiyor, enerjisi nerden, haydi fişe takmada calişsin bakalim, yani yine mesela ben mavi gömlek giyip fotograf ve video cekinsem, ve bunu sana yollasam, eger bizler beynimizin algiladiklari isek, sen beni hic görmedinse, ve senin beynin mavi diye, neyi mavi saniyor, mesala renk körü insanlar var, onlar kirmiziyi yeşil saniyor, yani renk körü, yani eger sen beni tanimiyorsan ve mavi giydigimide bilmiyorsan, benim videoma veya fotografim sana gösterildiginde, senin beynin belki beni mavi gömlekli degilde kirmizi paltolu düşünebilir, vve vakit ve mevsim kiş ve kar yagiyorsa, beni kar yagarken palto giymiş düşünebilir o an, ve öyle algilamasi lazim, halbuki ben mavi gömlekli fotograf e video cekinince bunu taa Amerikadaki görende mavi gömlekli görüyor, japonyadakida ayni görüyor yani.
yine mesala bunlar sadece beynimizin hayalinden ibaret ise, mesala sen o resime bakinca beni sakalli hayal ederdin, belki digeri biyikli, digeri kabak, digeri ise uzun sacli, bir digeri kisa sacli, biri sarişin, digeri ise esmer görürdü, halbuki hicde öyle görmüyor, ve algilamiyor, ben mavi gömlekli ve esmer ve sakalli isem, beni gören herkes ayni görüyor, hic görmemiş olanda ayni görüyor, dün beni görüp taniyanda ayni görüyor, o halde, yine var olanlar hayalden de ibarert degildir yani, rüya ile bunu kariştirmamak lazim. o rüyalarin cogu Allahu teala iki yanimiza iki kiramen katibin melegi vermiş, onlar her an kayit halindeler bizi, ve ve yine gecen hafta dedigimiz kiyamete kadar olacak olanlar oldu ise, bütün filimde kaydedildi ve levhi mahfuz denen arşivde, senin tamam olmuş bir filimin var, ahmetinde, mehmtinde, muhamedinde, bir filmi var, ve işde rüya bazen meleklerinin sana ilerde olcak olana bazi olaylarin filimini sana göstermeleri gibi birşey yani,ve belkide diyorki, yani HIZIR meselesi, yani bak başina senin filimde böyle bir durum geliyor, eger sen aklli davranirsan, bunlar olmaayabilir diye bildirlyor, bazende bak ilerde olcak olan bu diye, filimin sonu gösteriliyor yani, meleklerince, yine yaninda kiramen katibin melekleri sana filimin ilerisini veya gerisinin gösteriyor olabilirler yani.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَلَمَّا جَاء مُوسَى لِمِيقَاتِنَا وَكَلَّمَهُ رَبُّهُ قَالَ رَبِّ أَرِنِي أَنظُرْ إِلَيْكَ قَالَ لَن تَرَانِي وَلَكِنِ انظُرْ إِلَى الْجَبَلِ فَإِنِ اسْتَقَرَّ مَكَانَهُ فَسَوْفَ تَرَانِي فَلَمَّا تَجَلَّى رَبُّهُ لِلْجَبَلِ جَعَلَهُ دَكًّا وَخَرَّ موسَى صَعِقًا فَلَمَّا أَفَاقَ قَالَ سُبْحَانَكَ تُبْتُ إِلَيْكَ وَأَنَاْ أَوَّلُ الْمُؤْمِنِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve lemmâ câe mûsâ li mîkâtinâ ve kellemehu rabbuhu kâle rabbi erinî enzur ileyke, kâle len terânî ve lakininzur ilâl cebeli fe inistekarre mekânehu fe sevfe terânî fe lemmâ tecellâ rabbuhu lil cebeli cealehu dekkan ve harra mûsâ saıkan, fe lemmâ efaka kâle subhâneke tubtu ileyke ve ene evvelul mu’minîn

Meali :

Mûsâ, belirlediğimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım” dedi. Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin.” dedi. Rabbi, dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın düştü. Ayılınca, “Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah’ım! Sana tövbe ettim. Ben inananların ilkiyim” dedi.

(Sadakallahul Aziym A'RAF Suresi 143. ayet)

yani mesela karinca ile insani düşünün, karinca insani dev bir dag yürüyor olarak görebilir, hakkiyla bir insani onun gözü algilayabilirmi, yani karinca ile insanin boyutu ne kadar farkli, ve insan tam onun üstüne dogru gelse, karinca yukari baksa ne görebilirki, yani hani agacin altina gelipde agacin tepesine bakinca, onu nasil görür insan öyle uzunca göremez, şekli bozuk görür ya , işde kainati yaratan, kebir ve büyük olan rabbimizi, bizim gözümüzün ihata etmesi mümkünmü, yani kocaman güneşi halkden, ve binlerce güneş halkeden kainat diye birşey halkeden, bir rabbi, sen şu karinca kadar cürmünle görebilceginimi sanirsin, yani işde musaya dediki, senin gözün Allahi ihata etmeye yetmez, yani onun sinirilarini senin gözün almaz, yani ihata etmez, yani senin göz kadranin bunu almaya müsait degil demek istedi. hani bigisayarin cözünürlügü vardirya, grafik karti ve ekran kartinin eski xp sisteminde bu 1024 px falan idi, amma ona simdiki sistem olan 1600 veya 1900 gibi bir cözünürlük uygun olmaz, yani 1900 px bir resimi eski xp sistemine uygun ekranda duvar resimi yapsan, onun ancak bazi bölümünü görebilir ekran, yarisi gözükmez, yine bunun binlerce farkli boyutta oldugunu düşün, yani kainatin büyüklügünü bile gözün almaz iken, sen o kainati yaratani bu kadrana nasil sigdircan, yani öyle olunca, Allah insana diyorki, senin göz kadranin, Allahin Azametini görmeye müsait degil diyor , yani ondan ezanda bizler "Allahuekber" diye sena ederiz, yani Allah kebirdir, tek ve yegane büyük olan demekdir.

Başağaçlı Raşit Hocanın Makaleleri

Raşit Tunca
Schrems, 20 Kasım 2017

Dünya da Vergi olarak isimlendirilen ve islam da ki ismi Zekat olan modelin manası nedir?

 


 

Dünya da Vergi olarak isimlendirilen ve islam da ki ismi Zekat olan modelin manası nedir?

Ve vergi sistemi mesela euro ile yaparsak, calişanlardan alinacak 1 euro da 100 tane cent var, yani 100 tane kuruş var, ve bir devlette 10 milyon calişan ve aylik alan varsa, bunlardan sadece 1 euro vergi ve zekat kesilse, yani onun her bir centi, ayri iş için kullanilsa, 10 milyonda 1 kuruş yada 1 cent toplam 1 milyon euro eder, ve bir milyon her ay yola ayrilsa, 1 milyon suya ayrilsa, birmilyon fakirlere ayrilsa, yani 100 ayri işe ayrilir, ve iki euro kesilse 200 ayri iş ve ilsamda zekat %2,5 öyle olunca 100 euroda 2,5 euro alinmasi lazimmiş desek o zaman bu sistem yine yürümüyor, kimler yiyor bu vergileri, kimlerin kursagindan geciyor bu vergiler, zukkum yiyesiceler kim onlar. yani sistem bu, zekat sistemi bu, Allah bunun dünyada kurulmasini istedi, kim icad etti bunu, tahminim tam sisteme gecirenler avrupalilar, avrupa buldu yapti, amma bizimkiler ne yapti, iki üc yudumcu toplanan paralari yukarda aralarinda pay ediyor, zukkum olsun o fakirin fukaranin hakki, yoksa sistem bu, ondan başka kimsenin , extra vergide zekatta vermesine gerek yok, sistem bu, bu yapilmali, yoksa vay oraya buraya fakire vercen diye adam aranmaz, devletin görevi, niye Hz. Muhammed, Salabeye zekat memuru gönderdi, yani, devlete istiyor, vergi istiyor muhammed, yani işde durum bu, bunu uygulayan insanlar da milletlerde de ferah olur, yolsuz yerde kalamz, susuz yerde kalmaz, fazla gelenleride, fakir yerlere ayir, kalkindir, bütün dünya cennete döner, vallahi böyle, durum böyle böyle.


ve benim size anlattigim vergi örnegi, daha pastanin sadece %0,01, i ve sizden halbuki 1 euromu gelir vergisi kesiliyor, halbuki ayliginizin 1/3 ü kesiliyor vergiye, yani 1000 euro alan birisinin 250 eurosu kesiliyor, 1500 alan birisinden de 500 euro kesiliyor, yine 2000 alandanda 650 euro gibi bir kesinti yapiloyor, haydi bunun yarisi sigorta kesintisi olsa, yarisi yine vergi, yani oda eder 1500 alandan 500 idi yarisi 250 euro, 250 euro eder. ve 10 milyon calişani olan bir devlette, en az her kişiden 250 euro kesilse, buda eder 250*10000000= 2 milyar 500 milyon euro, sadece gelir vergisi olrak bu devlete kazanc geliyor . haaa unutmayin bu her ay ayni gelir geliyor, aylik yani, ve bunun yaninda her alinan satilan maldanda %20 Mwst vergisi , vergi aliniyor bu avrupada mesela, Türkiyde kac bilmiyon amma yine Türkiyedede var bu vergi, her maldan vergi aliniyor, bunuda şu kadar örnekle gösteren : mesala ekmek bir baş ürün, ve Türkiyenin tamaminda satilan aylik ekmekden alinan vergi nin tahimini hesabi : eger bu ekmek ev başi günlük 5 ekmek olsa, ve Türkiyede 80 milyon nüfus varsa, en kücük aile modeli 4 kişi ortalama olsun, 80 milyonu 4 e böl 20 milyon ev demek, ve haydi biraz büyük aileler kücük aileler var, onlarida cikar etsin bu 15 milyon ev, ve her ev günde 5 ekmek alsa, 15000000*5=75 milyon ekmek eder, sadece günlük, bu bir ayda bunu carp 30 ile oda eder 2 milyar 250 milyon ekmek, her ekmekden, tanesi 1,25 olan ekmegin %20 si vergi olsa, ortalama 25 kuruş yada 25 cent vergi demek olur, ve bunu 2 milyar 250 milyon ile carpinca, 562 milyon 500 bin lira eder, sadece bir ayda ekmekden alinan vergi, ve bunu siz düşünün bir eve kac baş yiyecek giriyor : peynir, zeytin, cay, su, süt, şeker, portakal, mandalin, marul, sirke, elma, armut ,........... yüzlerce baş mal, ve yine eczanelerde bir eczane dolusu ilac ceşidi var, her ilcadan ilac başi %20 alinsa, Türkiyenin genelinde satilan ilcaci düşün, ve yine kömür odun gaz, benzin ve siz düşünün bu vergiden elde edilen gelirin haydi bu gelirin %20 si askeriyeye gitsin, gerisi nerde, zukkum yiyesiceler, gerisi nerde, niye hizmet olarak dönmüyor, eee neyimiş Erdogan yol yapmişmiş, lan tr o ttel, babasinin parasi ilemi yapti onlari, bak para nerden, senin benim param yine o, dan gil trot tel, o yapinca, sanki babasinin mailindan yapmiş gibi birde hava atiyorlar, zukkum yiyesiceler, artik bu vergi kontrol edilmeli, halk bu paralaar nere gidiyor, yukardakilere sormali, ve bu vergi, yani zekat fonu düzelirse, dünyada ne ac kalir, ne fakir ülke kalir, ne de yolsuz köy, ne de susuz köy kalir, ne ac, ne de fakir kalir anladiniz mi şimdi.

Gelelim pastadan büyük pay alanlara, bir fabrikanin aylik cirosu 1milyon olsa, ve bunun %25 i gelir verigisi olarak alinsa, oda eder 250 000 euro vergi geliri yine, ve bir ülkede böyle en kücük 1 milyon cirolu 100 fabrika veya iş yeri olsa, sadece onlardan toplam 25 milyon aylik yine vergi geliri geliyor, ve daha büyük ciro yapanlari siz düşünün, ayda 5 milyon ciro yapani düşün, yani 5 kati 125 milyon 1milyar ciro yapani düşün, sadece bir fabrikadan alinan vergi bir aylik ne kdar eder siz hesap edin birazda, eeee nerde bu paralar peki, kimlerin cebine giriyor bunlar.

Ve evet nasil derslerine calişmayan ögrenciler sinifda kalmaya mahkum olursa, aklini kullanmayan milletlerde, geride kalmaya mahkumdur, ve gericilik fikiri bu yüzden bu gün yaygin vaziyettedir, neden cünkü aklini kullanmyan insanlar, ileri daha iyiye dogru yürümek yerine, gecmişdeki yapilanlari örnek alarak geride kalmakda, ve gerici olmakdalar, oysaki Muhammed dedi:

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

''İki günü eşit olan zarardadır.''

( Hadis-i Şerif , Deylemi , Hz. Ali den rivayetle

Yine Allahu Tealanin, her an ayri demde, ayri işde, ayri yaratişda olmasina da tersdir bu gericilik.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yes’eluhu men fîs semâvâti vel ard, kulle yevmin huve fî şe’nin.

Meali :

Göklerde ve yerde olanlar, O’ndan isterler (dilerler). O hergün (her an) bir şe’n (ayrı bir tecelli, yeni bir oluş) üzerindedir, o istenenleri, O, her an yaratma halindedir.

(Sadakallahul Aziym RAHMAN Suresi 29. ayet)

Yönetilende, yönetende kendi ve degerlerini sorgulamak zorundadir, yoksa kontrolsüz güc, raydan cikmiş oilur, ve bu gidişat, gösteriyorki, vergi sistemi, daha dogrsu islami agiz ile zekat fonu, yanliş ellerde, ve yanliş ceplerde, o yüzden
Hz Ömer Hutbe irad ederken bir ara sordu :

“Eğer ben yanilip yanliş yaparsam ne yaparsınız?” diye sordu.
cemaat cevap verdi :
“Seni kılıçlarımızla doğrultmasını biliriz!”
yani adaletin babasi yanliş yapacak, ve onuda korkmadan düzeltebilcek, onun o cebbar cesur ve hidddetli halinden korkmadan, onu cebren, kilic zoru ile düzeltip, dogrultcak, yanlişindan vazgecircek cesarette askerleri varmiş.
o halde Raabim Teala vetekaddes hazretleri , mehdiye, askerinin icindende, bu zekat fonu gibi, ve o, ve diger ters giden gidişatlari sorgulayipda, yolunda gitmeyen hususlari kilici ile silahi ile veya akli ile düzetebilcek cesarette ashab nasip eylesin.

Rasit Tunca Bilgilendirici Makale  Vaaz

Kaynak
Âlimin Günahi Avamın Sevabıdır


3 Aralık 2017 Vaazi

Ayetler ile Allah’ın Sevdiği ve Sevmediği Davranışlar Yada Kimseler Kimlerdir?

 


 

Ayetler ile Allah’ın Sevdiği Davranışlar Yada Kimseler Kimlerdir?

Allah, ihsan sahiplerini sever.
(Bakara, 2/195 – Âl-i İmran, 3/134, 148, Maide, 4/13, 93)
الله يحب المحسنين

Allah, çokça tevbe edenleri sever.
(Bakara, 2/222)
الله يحب التوابين

Allah, temizleri sever.
(Bakara, 2/222 – Tevbe, 9/108)
الله يحب المطهرين

Allah, takva sahiplerini sever.
(Âl-i İmran, 3/76 – Tevbe, 9/4, 7)
الله يحب المتقين

Allah, sabredenleri sever.
(Âl-i İmran, 3/146)
الله يحب الصابرين

Allah, tevekkül edenleri sever.
(Âl-i İmran, 3/159)
الله يحب المتوكلين

Allah, adaletli olanları sever.
(Maide, 4/42 – Hucurât, 49/9 – Mümtehine, 60/8)
الله يحب العدلين

Allah, kendi yolunda saf saf mücadele edenleri sever.
(Saf, 61/4)
الله يحب الذين يقاتلون في سبيله صفًا كأنهم بنيان مرصوص

Allah’ın sevdiği topluluğun özellikleri.
(Maide, 5/54)
اللهم إني أحبهم وأحبوني

---oOo---  ---oOo---

Allah, ihsan sahiplerini sever. (Bakara, 2/195 – Âl-i İmran, 3/ 134,148, Maide, 4/13,93)

وَأَنفِقُوا۟ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ وَلَا تُلْقُوا۟ بِأَيْدِيكُمْ إِلَى ٱلتَّهْلُكَةِ ۛ وَأَحْسِنُوٓا۟ ۛ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُحْسِنِينَ

(Mallarınızı) Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever. (Bakara, 2/195)

ٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ فِى ٱلسَّرَّآءِ وَٱلضَّرَّآءِ وَٱلْكَٰظِمِينَ ٱلْغَيْظَ وَٱلْعَافِينَ عَنِ ٱلنَّاسِ ۗ وَٱللَّهُ يُحِبُّ ٱلْمُحْسِنِينَ

Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah, iyilik edenleri sever.(Âl-i İmran, 3/ 134)

فَـَٔاتَىٰهُمُ ٱللَّهُ ثَوَابَ ٱلدُّنْيَا وَحُسْنَ ثَوَابِ ٱلْءَاخِرَةِ ۗ وَٱللَّهُ يُحِبُّ ٱلْمُحْسِنِينَ

Allah da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiretin güzel mükâfatını verdi. Allah, güzel davrananları sever. (Âl-i İmran, 3/ 148)


فَبِمَا نَقْضِهِم مِّيثَٰقَهُمْ لَعَنَّٰهُمْ وَجَعَلْنَا قُلُوبَهُمْ قَٰسِيَةً ۖ يُحَرِّفُونَ ٱلْكَلِمَ عَن مَّوَاضِعِهِۦ ۙ وَنَسُوا۟ حَظًّا مِّمَّا ذُكِّرُوا۟ بِهِۦ ۚ وَلَا تَزَالُ تَطَّلِعُ عَلَىٰ خَآئِنَةٍ مِّنْهُمْ إِلَّا قَلِيلًا مِّنْهُمْ ۖ فَٱعْفُ عَنْهُمْ وَٱصْفَحْ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُحْسِنِينَ

İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lânetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlar. Akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. (Ey Muhammed!) İçlerinden pek azı hariç, onların daima bir hainliğini görüyorsun. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Çünkü Allah, iyilik yapanları sever. (Maide, 4/13)

لَيْسَ عَلَى ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ جُنَاحٌ فِيمَا طَعِمُوٓا۟ إِذَا مَا ٱتَّقَوا۟ وَّءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ ثُمَّ ٱتَّقَوا۟ وَّءَامَنُوا۟ ثُمَّ ٱتَّقَوا۟ وَّأَحْسَنُوا۟ ۗ وَٱللَّهُ يُحِبُّ ٱلْمُحْسِنِينَ

İman edip salih ameller işleyenlere; Allah’a karşı gelmekten sakındıkları, iman ettikleri ve salih amel işledikleri, sonra Allah’a karşı gelmekten sakındıkları ve iman ettikleri, sonra yine Allah’a karşı gelmekten sakındıkları ve iyilik ettikleri takdirde, daha önce tatmış olduklarından dolayı bir günah yoktur. Allah, iyilik edenleri sever. (Maide, 4/93)

---oOo---


Allah, çokça tevbe edenleri sever (Bakara, 2/222)

وَيَسْـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلْمَحِيضِ ۖ قُلْ هُوَ أَذًى فَٱعْتَزِلُوا۟ ٱلنِّسَآءَ فِى ٱلْمَحِيضِ ۖ وَلَا تَقْرَبُوهُنَّ حَتَّىٰ يَطْهُرْنَ ۖ فَإِذَا تَطَهَّرْنَ فَأْتُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ أَمَرَكُمُ ٱللَّهُ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلتَّوَّٰبِينَ وَيُحِبُّ ٱلْمُتَطَهِّرِينَ

Sana kadınların ay hâlini sorarlar. De ki: “O bir ezadır (rahatsızlıktır). Ay hâlinde kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah’ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever.” (Bakara, 2/222)

---oOo---

Allah, temizleri sever. (Bakara, 2/222 – Tevbe, 9/108 )

وَيَسْـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلْمَحِيضِ ۖ قُلْ هُوَ أَذًى فَٱعْتَزِلُوا۟ ٱلنِّسَآءَ فِى ٱلْمَحِيضِ ۖ وَلَا تَقْرَبُوهُنَّ حَتَّىٰ يَطْهُرْنَ ۖ فَإِذَا تَطَهَّرْنَ فَأْتُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ أَمَرَكُمُ ٱللَّهُ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلتَّوَّٰبِينَ وَيُحِبُّ ٱلْمُتَطَهِّرِينَ

Sana kadınların ay hâlini sorarlar. De ki: “O bir ezadır (rahatsızlıktır). Ay hâlinde kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah’ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever.” (Bakara, 2/222)

لَا تَقُمْ فِيهِ أَبَدًا ۚ لَّمَسْجِدٌ أُسِّسَ عَلَى ٱلتَّقْوَىٰ مِنْ أَوَّلِ يَوْمٍ أَحَقُّ أَن تَقُومَ فِيهِ ۚ فِيهِ رِجَالٌ يُحِبُّونَ أَن يَتَطَهَّرُوا۟ ۚ وَٱللَّهُ يُحِبُّ ٱلْمُطَّهِّرِينَ

Onun içinde asla namaz kılma. İlk günden temeli takva (Allah’a karşı gelmekten sakınmak) üzerine kurulan mescit (Kuba mescidi), içinde namaz kılmana elbette daha lâyıktır. Orada temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da tertemiz olanları sever. (Tevbe, 9/108 )


---oOo---



Allah, takva sahiplerini sever (Âl-i İmran, 3/76 – Tevbe, 9/4,7)

بَلَىٰ مَنْ أَوْفَىٰ بِعَهْدِهِۦ وَٱتَّقَىٰ فَإِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُتَّقِينَ

Hayır! (Gerçek, onların dediği değil.) Kim sözünü yerine getirir ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, şüphesiz Allah da sakınanları sever. (Âl-i İmran, 3/76)

إِلَّا ٱلَّذِينَ عَٰهَدتُّم مِّنَ ٱلْمُشْرِكِينَ ثُمَّ لَمْ يَنقُصُوكُمْ شَيْـًٔا وَلَمْ يُظَٰهِرُوا۟ عَلَيْكُمْ أَحَدًا فَأَتِمُّوٓا۟ إِلَيْهِمْ عَهْدَهُمْ إِلَىٰ مُدَّتِهِمْ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُتَّقِينَ

Ancak Allah’a ortak koşanlardan, kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz, sonra da antlaşmalarında size karşı hiçbir eksiklik yapmamış ve sizin aleyhinize hiç kimseye yardım etmemiş olanlar, bu hükmün dışındadır. Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayın. Şüphesiz Allah, kendine karşı gelmekten sakınanları sever. (Tevbe, 9/4 )

كَيْفَ يَكُونُ لِلْمُشْرِكِينَ عَهْدٌ عِندَ ٱللَّهِ وَعِندَ رَسُولِهِۦٓ إِلَّا ٱلَّذِينَ عَٰهَدتُّمْ عِندَ ٱلْمَسْجِدِ ٱلْحَرَامِ ۖ فَمَا ٱسْتَقَٰمُوا۟ لَكُمْ فَٱسْتَقِيمُوا۟ لَهُمْ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُتَّقِينَ

Allah’a ortak koşanların Allah katında ve Resûlü yanında bir ahdi nasıl olabilir? Ancak Mescid-i Haram’ın yanında kendileriyle antlaşma yaptıklarınız başkadır. Bunlar size karşı dürüst davrandığı sürece, siz de onlara dürüst davranın. Çünkü Allah, kendine karşı gelmekten sakınanları sever. (Tevbe, 9/7 )

---oOo---


Allah, sabredenleri sever. (Âl-i İmran, 3/146)

وَكَأَيِّن مِّن نَّبِىٍّ قَٰتَلَ مَعَهُۥ رِبِّيُّونَ كَثِيرٌ فَمَا وَهَنُوا۟ لِمَآ أَصَابَهُمْ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ وَمَا ضَعُفُوا۟ وَمَا ٱسْتَكَانُوا۟ ۗ وَٱللَّهُ يُحِبُّ ٱلصَّٰبِرِينَ

Nice peygamberler var ki, kendileriyle beraber birçok Allah dostu çarpıştı da bunlar Allah yolunda başlarına gelenlerden yılmadılar, zaafa düşmediler, boyun eğmediler. Allah, sabredenleri sever.(Âl-i İmran, 3/146)

---oOo---

Allah, tevekkül edenleri sever. (Âl-i İmran, 3/159)

فَبِمَا رَحْمَةٍ مِّنَ ٱللَّهِ لِنتَ لَهُمْ ۖ وَلَوْ كُنتَ فَظًّا غَلِيظَ ٱلْقَلْبِ لَٱنفَضُّوا۟ مِنْ حَوْلِكَ ۖ فَٱعْفُ عَنْهُمْ وَٱسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِى ٱلْأَمْرِ ۖ فَإِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى ٱللَّهِ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُتَوَكِّلِينَ


Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever. (Âl-i İmran, 3/159)

---oOo---



Allah, adaletli olanları sever. (Maide, 4/42 – Hucurât, 49/9 – Mümtehine, 60/8 )


سَمَّٰعُونَ لِلْكَذِبِ أَكَّٰلُونَ لِلسُّحْتِ ۚ فَإِن جَآءُوكَ فَٱحْكُم بَيْنَهُمْ أَوْ أَعْرِضْ عَنْهُمْ ۖ وَإِن تُعْرِضْ عَنْهُمْ فَلَن يَضُرُّوكَ شَيْـًٔا ۖ وَإِنْ حَكَمْتَ فَٱحْكُم بَيْنَهُم بِٱلْقِسْطِ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُقْسِطِينَ

Onlar, yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirecek olursan, sana asla hiçbir zarar veremezler. Eğer hükmedecek olursan, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, âdil davrananları sever. (Maide, 4/42)

وَإِن طَآئِفَتَانِ مِنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ ٱقْتَتَلُوا۟ فَأَصْلِحُوا۟ بَيْنَهُمَا ۖ فَإِنۢ بَغَتْ إِحْدَىٰهُمَا عَلَى ٱلْأُخْرَىٰ فَقَٰتِلُوا۟ ٱلَّتِى تَبْغِى حَتَّىٰ تَفِىٓءَ إِلَىٰٓ أَمْرِ ٱللَّهِ ۚ فَإِن فَآءَتْ فَأَصْلِحُوا۟ بَيْنَهُمَا بِٱلْعَدْلِ وَأَقْسِطُوٓا۟ ۖ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُقْسِطِينَ

Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever. (Hucurât, 49/9)

لَّا يَنْهَىٰكُمُ ٱللَّهُ عَنِ ٱلَّذِينَ لَمْ يُقَٰتِلُوكُمْ فِى ٱلدِّينِ وَلَمْ يُخْرِجُوكُم مِّن دِيَٰرِكُمْ أَن تَبَرُّوهُمْ وَتُقْسِطُوٓا۟ إِلَيْهِمْ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُقْسِطِينَ

Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah, âdil davrananları sever. (Mümtehine, 60/8 )


---oOo---

Allah, kendi yolunda saf saf mücadele edenleri sever. (Saf, 61/4)

إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلَّذِينَ يُقَٰتِلُونَ فِى سَبِيلِهِۦ صَفًّا كَأَنَّهُم بُنْيَٰنٌ مَّرْصُوصٌ

Hiç şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever. (Saf, 61/4)

---oOo---

Allah’ın sevdiği topluluğun özellikleri. (Maide, 5/54)

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ مَن يَرْتَدَّ مِنكُمْ عَن دِينِهِۦ فَسَوْفَ يَأْتِى ٱللَّهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُۥٓ أَذِلَّةٍ عَلَى ٱلْمُؤْمِنِينَ أَعِزَّةٍ عَلَى ٱلْكَٰفِرِينَ يُجَٰهِدُونَ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ وَلَا يَخَافُونَ لَوْمَةَ لَآئِمٍ ۚ ذَٰلِكَ فَضْلُ ٱللَّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَآءُ ۚ وَٱللَّهُ وَٰسِعٌ عَلِيمٌ


Yâ eyyuhellezîne âmenû men yertedde minkum an dînihî fe sevfe ye’tîllâhu bi kavmin yuhıbbuhum ve yuhıbbûnehû ezilletin alâl mu’minîne eizzetin alâl kâfirîn(kâfirîne), yucâhidûne fî sebîlillâhi ve lâ yehâfûne levmete lâim(lâimin) zâlike fadlullâhi yu’tîhi men yeşâ(yeşâu) vallâhu vâsiun alîm. (Maide, 5/54)

Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir. (Maide, 5/54)


---oOo---
#############################

##############

Ayetler ile Allah’ın Sevmediği Davranışlar Yada Kimseler Kimlerdir?


Allah, aşırı gidenleri sevmez.
(Bakara, 2/1909 – Maide, 5/87 – Araf, 7/55)
الله لا يحب المعتدين

Allah, fesadı sevmez.
(Bakara, 2/205)
الله لا يحب المفسدين

Allah, kafirlikte ileri gidenleri ve günahta ısrar edenleri sevmez.
(Bakara, 2/276)
الله لا يحب الفاسقين

Allah, kafirleri sevmez.
(Âl-I İmran, 3/32 – Rum, 30/45)
الله لا يحب الكافرين

Allah, zalimleri sevmez.
(Âl-I İmran, 3/140 – Şura, 42/40)
الله لا يحب الظالمين

Allah, kendini beğenen ve övünüp duranları sevmez.
(Nisa, 4/36 – Lokman, 31/18 – Hadid, 57/23)
الله لا يحب المتكبرين

Allah, hainlikte ve günahta çok aşırı gidenleri sevmez.
(Nisa, 4/107 – Hac, 22/38)
الله لا يحب الخائنين

Allah, ağır ve inciten sözlerin açıktan söylenmesini sevmez.
(Nisa, 4/148)
الله لا يحب القول الفحش

Allah, fesat çıkaranları sevmez.
(Maide, 5/64 – Kasas, 28/77)
الله لا يحب المفسدين

Allah, israf edenleri sevmez.
(En’am, 6/141 – Araf, 7/31)
الله لا يحب المسرفين

Allah, hainleri sevmez.
(Enfal, 8/58)
الله لا يحب الخائنين

Allah, kibirlileri sevmez.
(Nahl, 16/23)
الله لا يحب المستكبرين

Allah, şımaranları sevmez.
(Kasas, 28/76)
الله لا يحب المتكبرين


---oOo---  ---oOo---


Allah, aşırı gidenleri sevmez. (Bakara, 2/190 – Maide, 5/87 – Araf, 7/55 )


وَقَاتِلُوا فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ الَّذٖينَ يُقَاتِلُونَكُمْ وَلَا تَعْتَدُوا اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْمُعْتَدٖينَ

“Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın. Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırıları sevmez.” (Bakara, 2/190)


يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تُحَرِّمُوا طَيِّبَاتِ مَا اَحَلَّ اللّٰهُ لَكُمْ وَلَا تَعْتَدُوا اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْمُعْتَدٖينَ

“Ey iman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı iyi ve temiz şeyleri (siz kendinize) haram kılmayın ve sınırı aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez.” (Maide, 5/87)


ٱدْعُوا۟ رَبَّكُمْ تَضَرُّعًا وَخُفْيَةً ۚ إِنَّهُۥ لَا يُحِبُّ ٱلْمُعْتَدِينَ

Rabbinize alçak gönüllüce ve için için dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez. (Araf, 7/55 )

---oOo---

Allah, fesadı sevmez. (Bakara, 2/205)

وَاِذَا تَوَلّٰى سَعٰى فِى الْاَرْضِ لِيُفْسِدَ فٖيهَا وَيُهْلِكَ الْحَرْثَ وَالنَّسْلَ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ الْفَسَادَ

“O, dönüp gitti mi (yahut bir iş başına geçti mi) yeryüzünde ortalığı fesada vermek, ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak için çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez.” (Bakara, 2/205)

---oOo---

Allah, kafirlikte ileri gidenleri ve günahta ısrar edenleri sevmez. (Bakara, 2/276 )


يَمْحَقُ اللّٰهُ الرِّبٰوا وَيُرْبِى الصَّدَقَاتِ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ كَفَّارٍ اَثٖيمٍ

“Allah faizi tüketir (Faiz karışan malın bereketini giderir), sadakaları ise bereketlendirir. Allah küfürde ve günahta ısrar eden hiç kimseyi sevmez.” (Bakara, 2/276)

---oOo---


Allah, kafirleri sevmez. (Âl-I İmran, 3/32 – Rum, 30/45 )

قُلْ اَطٖيعُوا اللّٰهَ وَالرَّسُولَ فَاِنْ تَوَلَّوْا فَاِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْكَافِرٖينَ

“De ki: Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez.” (Âl-I İmran, 3/32)


لِيَجْزِىَ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْ فَضْلِهٖ اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْكَافِرٖينَ

“Zira Allah, iman edip iyi işler yapanlara kendi lütfundan karşılık verecektir. Şüphesiz O, kâfirleri sevmez.” ( Rum, 30/45)

---oOo---


Allah, zalimleri sevmez. (Âl-I İmran, 3/140 – Şura, 42/40 )


وَاَمَّا الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُوَفّٖيهِمْ اُجُورَهُمْ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ الظَّالِمٖينَ

“İman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince, Allah onların mükâfatlarını eksiksiz verecektir. Allah zalimleri sevmez.” (Âl-I İmran, 3/57,140 – Şura, 42/40)


---oOo---

Allah, kendini beğenen ve övünüp duranları sevmez. (Nisa, 4/36 – Lokman, 31/18 – Hadid, 57/23 )


وَاعْبُدُوا اللّٰهَ وَلَا تُشْرِكُوا بِهٖ شَيْپًا وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا…اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ مُخْتَالًا فَخُورًا

“Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.” (Nisa, 4/36

وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِى الْاَرْضِ مَرَحًا اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ

“Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.” (Lokman, 31/18)

لِكَيْلَا تَاْسَوْا عَلٰى مَا فَاتَكُمْ وَلَا تَفْرَحُوا بِمَا اٰتٰیكُمْ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ

“(Allah bunu) elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye açıklamaktadır. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez.” (Hadid, 57/23)

---oOo---

Allah, hainlikte ve günahta çok aşırı gidenleri sevmez. (Nisa, /107 – Hac, 22/38 )


اِنَّ اللّٰهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ خَوَّانٍ كَفُورٍ

“Allah, iman edenleri korur. Şu da muhakkak ki Allah, hain ve nankör olan herkesi sevgisinden mahrum eder.” (Hac, 22/38)


وَلَا تُجَادِلْ عَنِ الَّذٖينَ يَخْتَانُونَ اَنْفُسَهُمْ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ خَوَّانًا اَثٖيمًا

“Kendilerine hıyanet edenleri savunma; çünkü Allah hainliği meslek edinmiş günahkârları sevmez.” (Nisa, /107)

---oOo---


Allah, ağır ve inciten sözlerin açıktan söylenmesini sevmez. (Nisa, 148 )


لَا يُحِبُّ اللّٰهُ الْجَهْرَ بِالسُّوءِ مِنَ الْقَوْلِ اِلَّا مَنْ ظُلِمَ وَكَانَ اللّٰهُ سَمٖيعًا عَلٖيمًا

“Allah kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez; ancak haksızlığa uğrayan başka. Allah her şeyi işitici ve bilicidir.” (Nisa, 148)

---oOo---

Allah, fesat çıkaranları sevmez. (Maide, 5/64 – Kasas, 28/77 )

وَقَالَتِ ٱلْيَهُودُ يَدُ ٱللَّهِ مَغْلُولَةٌ ۚ غُلَّتْ أَيْدِيهِمْ وَلُعِنُوا۟ بِمَا قَالُوا۟ ۘ بَلْ يَدَاهُ مَبْسُوطَتَانِ يُنفِقُ كَيْفَ يَشَآءُ ۚ وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيرًا مِّنْهُم مَّآ أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ طُغْيَٰنًا وَكُفْرًا ۚ وَأَلْقَيْنَا بَيْنَهُمُ ٱلْعَدَٰوَةَ وَٱلْبَغْضَآءَ إِلَىٰ يَوْمِ ٱلْقِيَٰمَةِ ۚ كُلَّمَآ أَوْقَدُوا۟ نَارًا لِّلْحَرْبِ أَطْفَأَهَا ٱللَّهُ ۚ وَيَسْعَوْنَ فِى ٱلْأَرْضِ فَسَادًا ۚ وَٱللَّهُ لَا يُحِبُّ ٱلْمُفْسِدِينَ

Bir de Yahudiler, “Allah’ın eli bağlıdır” dediler. Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lânete uğrasınlar! Hayır, O’nun iki eli de açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, sana Rabbinden indirilen (Kur’an) onlardan birçoğunun azgınlık ve küfrünü artıracaktır. Biz onların arasına kıyamete kadar düşmanlık ve kin saldık. Her ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışırlar. Allah, bozguncuları sevmez.(Maide, 5/64)


وَابْتَغِ فٖيمَا اٰتٰیكَ اللّٰهُ الدَّارَ الْاٰخِرَةَ وَلَا تَنْسَ نَصٖيبَكَ مِنَ الدُّنْيَا وَاَحْسِنْ كَمَا اَحْسَنَ اللّٰهُ اِلَيْكَ وَلَا تَبْغِ الْفَسَادَ فِى الْاَرْضِ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْمُفْسِدٖينَ

“Allah’ın sana verdiğinden (O’nun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma. Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de (insanlara) iyilik et. Yeryüzünde bozgunculuğu arzulama. Şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez.” (Kasas, 28/77)


---oOo---

Allah, israf edenleri sevmez. (En’am, 6/141 – Araf, 7/31 )


كُلُوا مِنْ ثَمَرِهٖ­ اِذَا اَثْمَرَ وَاٰتُوا حَقَّهُ يَوْمَ حَصَادِهٖ وَلَا تُسْرِفُوا اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُسْرِفٖينَ

“…Herbiri meyve verdiği zaman meyvesinden yeyin. Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (En’am, 6/141)

يَا بَنٖى اٰدَمَ خُذُوا زٖينَتَكُمْ عِنْدَ كُلِّ مَسْجِدٍ وكُلُوا وَاشْرَبُوا وَلَا تُسْرِفُوا اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُسْرِفٖينَ

“Ey Âdem oğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin; yeyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (En’am, 6/141 – Araf, 7/31)


---oOo---


Allah, hainleri sevmez. (Enfal, 8/58 )


وَاِمَّا تَخَافَنَّ مِنْ قَوْمٍ خِيَانَةً فَانْبِذْ اِلَيْهِمْ عَلٰى سَوَاءٍ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْخَائِنٖينَ

“(Antlaşma yaptığın) bir kavmin hainlik yapmasından korkarsan, sen de (onlarla yaptığın ahdi) aynı şekilde bozduğunu kendilerine bildir. Çünkü Allah, hainleri sevmez.” (Enfal, 8/58)

اِنَّ اللّٰهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ خَوَّانٍ كَفُورٍ

“Allah, iman edenleri korur. Şu da muhakkak ki Allah, hain ve nankör olan herkesi sevgisinden mahrum eder.” (Hac, 22/38)


---oOo---

Allah, kibirlileri sevmez. (Nahl, 16/23 )


لَا جَرَمَ اَنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُسْتَكْبِرٖينَ

“Hiç şüphesiz Allah, onların gizleyeceklerini de açıklayacaklarını da bilir. O, büyüklük taslayanları asla sevmez.” (Nahl, 16/23)

---oOo---


Allah, şımaranları sevmez. (Kasas, 28/76 )


اِنَّ قَارُونَ كَانَ مِنْ قَوْمِ مُوسٰى فَبَغٰى عَلَيْهِمْ وَاٰتَيْنَاهُ مِنَ الْكُنُوزِ مَا اِنَّ مَفَاتِحَهُ لَتَنُواُ بِالْعُصْبَةِ اُولِى الْقُوَّةِ اِذْ قَالَ لَهُ قَوْمُهُ لَا تَفْرَحْ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْفَرِحٖينَ

“Karun, Musa’nın kavminden idi de, onlara karşı azgınlık etmişti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona şöyle demişti: Şımarma! Bil ki Allah şımarıkları sevmez.” (Kasas, 28/76)



---oOo---

Karoglan Raşit Tunca Makalesi

Raşit Tunca
Schrems, 26.12.2023

Dini Fon Cadres Çerçeve Resimleri Neml Suresi 88 Ayet V040220240701

 Dini Fon Cadres Çerçeve Resimleri Neml Suresi 88 Ayet V040220240701

 






 

Sübhanallah Yazılı Dini Grafik Resim V040220240029

 Sübhanallah Yazılı Dini Grafik Resim V040220240029

 




 

Fon Cadres Resimi Nisâ Suresi 32 Ayet V030220241748

 Fon Cadres Resimi Nisâ Suresi 32 Ayet V030220241748

 





 

Muhammed Yazılı Dini Fon Grafik Resimi Tasarımı V250120240022 Serisi

Muhammed Yazılı Dini Fon Grafik Resimi Tasarımı V250120240022 Serisi

 





 

Esma-ül Hüsna ve Esma-ül Hüsnanın Anlamları Hakkında

 Esma-ül Hüsna ve Esma-ül Hüsnanın Anlamları Hakkında