Ayetler ile Allah’ın Sevdiği ve Sevmediği Davranışlar Yada Kimseler Kimlerdir?
Ayetler ile Allah’ın Sevdiği Davranışlar Yada Kimseler Kimlerdir?
Allah, ihsan sahiplerini sever.
(Bakara, 2/195 – Âl-i İmran, 3/134, 148, Maide, 4/13, 93)
الله يحب المحسنين
Allah, çokça tevbe edenleri sever.
(Bakara, 2/222)
الله يحب التوابين
Allah, temizleri sever.
(Bakara, 2/222 – Tevbe, 9/108)
الله يحب المطهرين
Allah, takva sahiplerini sever.
(Âl-i İmran, 3/76 – Tevbe, 9/4, 7)
الله يحب المتقين
Allah, sabredenleri sever.
(Âl-i İmran, 3/146)
الله يحب الصابرين
Allah, tevekkül edenleri sever.
(Âl-i İmran, 3/159)
الله يحب المتوكلين
Allah, adaletli olanları sever.
(Maide, 4/42 – Hucurât, 49/9 – Mümtehine, 60/8)
الله يحب العدلين
Allah, kendi yolunda saf saf mücadele edenleri sever.
(Saf, 61/4)
الله يحب الذين يقاتلون في سبيله صفًا كأنهم بنيان مرصوص
Allah’ın sevdiği topluluğun özellikleri.
(Maide, 5/54)
اللهم إني أحبهم وأحبوني
---oOo--- ---oOo---
Allah, ihsan sahiplerini sever. (Bakara, 2/195 – Âl-i İmran, 3/ 134,148, Maide, 4/13,93)
وَأَنفِقُوا۟ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ وَلَا تُلْقُوا۟ بِأَيْدِيكُمْ إِلَى
ٱلتَّهْلُكَةِ ۛ وَأَحْسِنُوٓا۟ ۛ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُحْسِنِينَ
(Mallarınızı) Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye atmayın.
İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever. (Bakara, 2/195)
ٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ فِى ٱلسَّرَّآءِ وَٱلضَّرَّآءِ وَٱلْكَٰظِمِينَ
ٱلْغَيْظَ وَٱلْعَافِينَ عَنِ ٱلنَّاسِ ۗ وَٱللَّهُ يُحِبُّ ٱلْمُحْسِنِينَ
Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini
yenenler, insanları affedenlerdir. Allah, iyilik edenleri sever.(Âl-i
İmran, 3/ 134)
فَـَٔاتَىٰهُمُ ٱللَّهُ ثَوَابَ ٱلدُّنْيَا وَحُسْنَ ثَوَابِ ٱلْءَاخِرَةِ ۗ وَٱللَّهُ يُحِبُّ ٱلْمُحْسِنِينَ
Allah da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiretin güzel mükâfatını
verdi. Allah, güzel davrananları sever. (Âl-i İmran, 3/ 148)
فَبِمَا نَقْضِهِم مِّيثَٰقَهُمْ لَعَنَّٰهُمْ وَجَعَلْنَا قُلُوبَهُمْ
قَٰسِيَةً ۖ يُحَرِّفُونَ ٱلْكَلِمَ عَن مَّوَاضِعِهِۦ ۙ وَنَسُوا۟ حَظًّا
مِّمَّا ذُكِّرُوا۟ بِهِۦ ۚ وَلَا تَزَالُ تَطَّلِعُ عَلَىٰ خَآئِنَةٍ
مِّنْهُمْ إِلَّا قَلِيلًا مِّنْهُمْ ۖ فَٱعْفُ عَنْهُمْ وَٱصْفَحْ ۚ إِنَّ
ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُحْسِنِينَ
İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lânetledik,
kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak (tahrif
edip) değiştiriyorlar. Akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden
önemli bir kısmını da unuttular. (Ey Muhammed!) İçlerinden pek azı
hariç, onların daima bir hainliğini görüyorsun. Yine de sen onları affet
ve aldırış etme. Çünkü Allah, iyilik yapanları sever. (Maide, 4/13)
لَيْسَ عَلَى ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ جُنَاحٌ
فِيمَا طَعِمُوٓا۟ إِذَا مَا ٱتَّقَوا۟ وَّءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟
ٱلصَّٰلِحَٰتِ ثُمَّ ٱتَّقَوا۟ وَّءَامَنُوا۟ ثُمَّ ٱتَّقَوا۟
وَّأَحْسَنُوا۟ ۗ وَٱللَّهُ يُحِبُّ ٱلْمُحْسِنِينَ
İman edip salih ameller işleyenlere; Allah’a karşı gelmekten
sakındıkları, iman ettikleri ve salih amel işledikleri, sonra Allah’a
karşı gelmekten sakındıkları ve iman ettikleri, sonra yine Allah’a karşı
gelmekten sakındıkları ve iyilik ettikleri takdirde, daha önce tatmış
olduklarından dolayı bir günah yoktur. Allah, iyilik edenleri sever.
(Maide, 4/93)
---oOo---
Allah, çokça tevbe edenleri sever (Bakara, 2/222)
وَيَسْـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلْمَحِيضِ ۖ قُلْ هُوَ أَذًى فَٱعْتَزِلُوا۟
ٱلنِّسَآءَ فِى ٱلْمَحِيضِ ۖ وَلَا تَقْرَبُوهُنَّ حَتَّىٰ يَطْهُرْنَ ۖ
فَإِذَا تَطَهَّرْنَ فَأْتُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ أَمَرَكُمُ ٱللَّهُ ۚ إِنَّ
ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلتَّوَّٰبِينَ وَيُحِبُّ ٱلْمُتَطَهِّرِينَ
Sana kadınların ay hâlini sorarlar. De ki: “O bir ezadır
(rahatsızlıktır). Ay hâlinde kadınlardan uzak durun. Temizleninceye
kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah’ın size emrettiği
yerden onlara yaklaşın. Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok
temizlenenleri sever.” (Bakara, 2/222)
---oOo---
Allah, temizleri sever. (Bakara, 2/222 – Tevbe, 9/108 )
وَيَسْـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلْمَحِيضِ ۖ قُلْ هُوَ أَذًى فَٱعْتَزِلُوا۟
ٱلنِّسَآءَ فِى ٱلْمَحِيضِ ۖ وَلَا تَقْرَبُوهُنَّ حَتَّىٰ يَطْهُرْنَ ۖ
فَإِذَا تَطَهَّرْنَ فَأْتُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ أَمَرَكُمُ ٱللَّهُ ۚ إِنَّ
ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلتَّوَّٰبِينَ وَيُحِبُّ ٱلْمُتَطَهِّرِينَ
Sana kadınların ay hâlini sorarlar. De ki: “O bir ezadır
(rahatsızlıktır). Ay hâlinde kadınlardan uzak durun. Temizleninceye
kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah’ın size emrettiği
yerden onlara yaklaşın. Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok
temizlenenleri sever.” (Bakara, 2/222)
لَا تَقُمْ فِيهِ أَبَدًا ۚ لَّمَسْجِدٌ أُسِّسَ عَلَى ٱلتَّقْوَىٰ مِنْ
أَوَّلِ يَوْمٍ أَحَقُّ أَن تَقُومَ فِيهِ ۚ فِيهِ رِجَالٌ يُحِبُّونَ أَن
يَتَطَهَّرُوا۟ ۚ وَٱللَّهُ يُحِبُّ ٱلْمُطَّهِّرِينَ
Onun içinde asla namaz kılma. İlk günden temeli takva (Allah’a karşı
gelmekten sakınmak) üzerine kurulan mescit (Kuba mescidi), içinde namaz
kılmana elbette daha lâyıktır. Orada temizlenmeyi seven adamlar vardır.
Allah da tertemiz olanları sever. (Tevbe, 9/108 )
---oOo---
Allah, takva sahiplerini sever (Âl-i İmran, 3/76 – Tevbe, 9/4,7)
بَلَىٰ مَنْ أَوْفَىٰ بِعَهْدِهِۦ وَٱتَّقَىٰ فَإِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُتَّقِينَ
Hayır! (Gerçek, onların dediği değil.) Kim sözünü yerine getirir ve
Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, şüphesiz Allah da sakınanları sever.
(Âl-i İmran, 3/76)
إِلَّا ٱلَّذِينَ عَٰهَدتُّم مِّنَ ٱلْمُشْرِكِينَ ثُمَّ لَمْ يَنقُصُوكُمْ
شَيْـًٔا وَلَمْ يُظَٰهِرُوا۟ عَلَيْكُمْ أَحَدًا فَأَتِمُّوٓا۟
إِلَيْهِمْ عَهْدَهُمْ إِلَىٰ مُدَّتِهِمْ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ
ٱلْمُتَّقِينَ
Ancak Allah’a ortak koşanlardan, kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz,
sonra da antlaşmalarında size karşı hiçbir eksiklik yapmamış ve sizin
aleyhinize hiç kimseye yardım etmemiş olanlar, bu hükmün dışındadır.
Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayın. Şüphesiz
Allah, kendine karşı gelmekten sakınanları sever. (Tevbe, 9/4 )
كَيْفَ يَكُونُ لِلْمُشْرِكِينَ عَهْدٌ عِندَ ٱللَّهِ وَعِندَ رَسُولِهِۦٓ
إِلَّا ٱلَّذِينَ عَٰهَدتُّمْ عِندَ ٱلْمَسْجِدِ ٱلْحَرَامِ ۖ فَمَا
ٱسْتَقَٰمُوا۟ لَكُمْ فَٱسْتَقِيمُوا۟ لَهُمْ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ
ٱلْمُتَّقِينَ
Allah’a ortak koşanların Allah katında ve Resûlü yanında bir ahdi nasıl
olabilir? Ancak Mescid-i Haram’ın yanında kendileriyle antlaşma
yaptıklarınız başkadır. Bunlar size karşı dürüst davrandığı sürece, siz
de onlara dürüst davranın. Çünkü Allah, kendine karşı gelmekten
sakınanları sever. (Tevbe, 9/7 )
---oOo---
Allah, sabredenleri sever. (Âl-i İmran, 3/146)
وَكَأَيِّن مِّن نَّبِىٍّ قَٰتَلَ مَعَهُۥ رِبِّيُّونَ كَثِيرٌ فَمَا
وَهَنُوا۟ لِمَآ أَصَابَهُمْ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ وَمَا ضَعُفُوا۟ وَمَا
ٱسْتَكَانُوا۟ ۗ وَٱللَّهُ يُحِبُّ ٱلصَّٰبِرِينَ
Nice peygamberler var ki, kendileriyle beraber birçok Allah dostu
çarpıştı da bunlar Allah yolunda başlarına gelenlerden yılmadılar, zaafa
düşmediler, boyun eğmediler. Allah, sabredenleri sever.(Âl-i İmran,
3/146)
---oOo---
Allah, tevekkül edenleri sever. (Âl-i İmran, 3/159)
فَبِمَا رَحْمَةٍ مِّنَ ٱللَّهِ لِنتَ لَهُمْ ۖ وَلَوْ كُنتَ فَظًّا
غَلِيظَ ٱلْقَلْبِ لَٱنفَضُّوا۟ مِنْ حَوْلِكَ ۖ فَٱعْفُ عَنْهُمْ
وَٱسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِى ٱلْأَمْرِ ۖ فَإِذَا عَزَمْتَ
فَتَوَكَّلْ عَلَى ٱللَّهِ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُتَوَكِّلِينَ
Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer
kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi.
Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş
konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi,
artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül
edenleri sever. (Âl-i İmran, 3/159)
---oOo---
Allah, adaletli olanları sever. (Maide, 4/42 – Hucurât, 49/9 – Mümtehine, 60/8 )
سَمَّٰعُونَ لِلْكَذِبِ أَكَّٰلُونَ لِلسُّحْتِ ۚ فَإِن جَآءُوكَ فَٱحْكُم
بَيْنَهُمْ أَوْ أَعْرِضْ عَنْهُمْ ۖ وَإِن تُعْرِضْ عَنْهُمْ فَلَن
يَضُرُّوكَ شَيْـًٔا ۖ وَإِنْ حَكَمْتَ فَٱحْكُم بَيْنَهُم بِٱلْقِسْطِ ۚ
إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُقْسِطِينَ
Onlar, yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir. Eğer sana
gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir.
Onlardan yüz çevirecek olursan, sana asla hiçbir zarar veremezler. Eğer
hükmedecek olursan, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, âdil
davrananları sever. (Maide, 4/42)
وَإِن طَآئِفَتَانِ مِنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ ٱقْتَتَلُوا۟ فَأَصْلِحُوا۟
بَيْنَهُمَا ۖ فَإِنۢ بَغَتْ إِحْدَىٰهُمَا عَلَى ٱلْأُخْرَىٰ فَقَٰتِلُوا۟
ٱلَّتِى تَبْغِى حَتَّىٰ تَفِىٓءَ إِلَىٰٓ أَمْرِ ٱللَّهِ ۚ فَإِن
فَآءَتْ فَأَصْلِحُوا۟ بَيْنَهُمَا بِٱلْعَدْلِ وَأَقْسِطُوٓا۟ ۖ إِنَّ
ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُقْسِطِينَ
Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını
düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna
dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer (Allah’ın emrine)
dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli
davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever. (Hucurât, 49/9)
لَّا يَنْهَىٰكُمُ ٱللَّهُ عَنِ ٱلَّذِينَ لَمْ يُقَٰتِلُوكُمْ فِى
ٱلدِّينِ وَلَمْ يُخْرِجُوكُم مِّن دِيَٰرِكُمْ أَن تَبَرُّوهُمْ
وَتُقْسِطُوٓا۟ إِلَيْهِمْ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُقْسِطِينَ
Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da
çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men
etmez. Şüphesiz Allah, âdil davrananları sever. (Mümtehine, 60/8 )
---oOo---
Allah, kendi yolunda saf saf mücadele edenleri sever. (Saf, 61/4)
إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلَّذِينَ يُقَٰتِلُونَ فِى سَبِيلِهِۦ صَفًّا كَأَنَّهُم بُنْيَٰنٌ مَّرْصُوصٌ
Hiç şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş
bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever. (Saf, 61/4)
---oOo---
Allah’ın sevdiği topluluğun özellikleri. (Maide, 5/54)
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ مَن يَرْتَدَّ مِنكُمْ عَن دِينِهِۦ
فَسَوْفَ يَأْتِى ٱللَّهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُۥٓ أَذِلَّةٍ
عَلَى ٱلْمُؤْمِنِينَ أَعِزَّةٍ عَلَى ٱلْكَٰفِرِينَ يُجَٰهِدُونَ فِى
سَبِيلِ ٱللَّهِ وَلَا يَخَافُونَ لَوْمَةَ لَآئِمٍ ۚ ذَٰلِكَ فَضْلُ
ٱللَّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَآءُ ۚ وَٱللَّهُ وَٰسِعٌ عَلِيمٌ
Yâ eyyuhellezîne âmenû men yertedde minkum an dînihî fe sevfe ye’tîllâhu
bi kavmin yuhıbbuhum ve yuhıbbûnehû ezilletin alâl mu’minîne eizzetin
alâl kâfirîn(kâfirîne), yucâhidûne fî sebîlillâhi ve lâ yehâfûne levmete
lâim(lâimin) zâlike fadlullâhi yu’tîhi men yeşâ(yeşâu) vallâhu vâsiun
alîm. (Maide, 5/54)
Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların
yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da
Allah’ı severler. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı
güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir
kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah’ın bir lütfudur.
Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.
(Maide, 5/54)
---oOo---
#############################
Ayetler ile Allah’ın Sevmediği Davranışlar Yada Kimseler Kimlerdir?
Allah, aşırı gidenleri sevmez.
(Bakara, 2/1909 – Maide, 5/87 – Araf, 7/55)
الله لا يحب المعتدين
Allah, fesadı sevmez.
(Bakara, 2/205)
الله لا يحب المفسدين
Allah, kafirlikte ileri gidenleri ve günahta ısrar edenleri sevmez.
(Bakara, 2/276)
الله لا يحب الفاسقين
Allah, kafirleri sevmez.
(Âl-I İmran, 3/32 – Rum, 30/45)
الله لا يحب الكافرين
Allah, zalimleri sevmez.
(Âl-I İmran, 3/140 – Şura, 42/40)
الله لا يحب الظالمين
Allah, kendini beğenen ve övünüp duranları sevmez.
(Nisa, 4/36 – Lokman, 31/18 – Hadid, 57/23)
الله لا يحب المتكبرين
Allah, hainlikte ve günahta çok aşırı gidenleri sevmez.
(Nisa, 4/107 – Hac, 22/38)
الله لا يحب الخائنين
Allah, ağır ve inciten sözlerin açıktan söylenmesini sevmez.
(Nisa, 4/148)
الله لا يحب القول الفحش
Allah, fesat çıkaranları sevmez.
(Maide, 5/64 – Kasas, 28/77)
الله لا يحب المفسدين
Allah, israf edenleri sevmez.
(En’am, 6/141 – Araf, 7/31)
الله لا يحب المسرفين
Allah, hainleri sevmez.
(Enfal, 8/58)
الله لا يحب الخائنين
Allah, kibirlileri sevmez.
(Nahl, 16/23)
الله لا يحب المستكبرين
Allah, şımaranları sevmez.
(Kasas, 28/76)
الله لا يحب المتكبرين
---oOo--- ---oOo---
Allah, aşırı gidenleri sevmez. (Bakara, 2/190 – Maide, 5/87 – Araf, 7/55 )
وَقَاتِلُوا فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ الَّذٖينَ يُقَاتِلُونَكُمْ وَلَا تَعْتَدُوا اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْمُعْتَدٖينَ
“Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın. Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırıları sevmez.” (Bakara, 2/190)
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تُحَرِّمُوا طَيِّبَاتِ مَا اَحَلَّ اللّٰهُ لَكُمْ وَلَا تَعْتَدُوا اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْمُعْتَدٖينَ
“Ey iman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı iyi ve temiz şeyleri (siz kendinize) haram kılmayın ve sınırı aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez.” (Maide, 5/87)
ٱدْعُوا۟ رَبَّكُمْ تَضَرُّعًا وَخُفْيَةً ۚ إِنَّهُۥ لَا يُحِبُّ ٱلْمُعْتَدِينَ
Rabbinize alçak gönüllüce ve için için dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez. (Araf, 7/55 )
---oOo---
Allah, fesadı sevmez. (Bakara, 2/205)
وَاِذَا تَوَلّٰى سَعٰى فِى الْاَرْضِ لِيُفْسِدَ فٖيهَا وَيُهْلِكَ الْحَرْثَ وَالنَّسْلَ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ الْفَسَادَ
“O, dönüp gitti mi (yahut bir iş başına geçti mi) yeryüzünde ortalığı fesada vermek, ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak için çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez.” (Bakara, 2/205)
---oOo---
Allah, kafirlikte ileri gidenleri ve günahta ısrar edenleri sevmez. (Bakara, 2/276 )
يَمْحَقُ اللّٰهُ الرِّبٰوا وَيُرْبِى الصَّدَقَاتِ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ كَفَّارٍ اَثٖيمٍ
“Allah faizi tüketir (Faiz karışan malın bereketini giderir), sadakaları ise bereketlendirir. Allah küfürde ve günahta ısrar eden hiç kimseyi sevmez.” (Bakara, 2/276)
---oOo---
Allah, kafirleri sevmez. (Âl-I İmran, 3/32 – Rum, 30/45 )
قُلْ اَطٖيعُوا اللّٰهَ وَالرَّسُولَ فَاِنْ تَوَلَّوْا فَاِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْكَافِرٖينَ
“De ki: Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez.” (Âl-I İmran, 3/32)
لِيَجْزِىَ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْ فَضْلِهٖ اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْكَافِرٖينَ
“Zira Allah, iman edip iyi işler yapanlara kendi lütfundan karşılık verecektir. Şüphesiz O, kâfirleri sevmez.” ( Rum, 30/45)
---oOo---
Allah, zalimleri sevmez. (Âl-I İmran, 3/140 – Şura, 42/40 )
وَاَمَّا الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُوَفّٖيهِمْ اُجُورَهُمْ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ الظَّالِمٖينَ
“İman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince, Allah onların mükâfatlarını eksiksiz verecektir. Allah zalimleri sevmez.” (Âl-I İmran, 3/57,140 – Şura, 42/40)
---oOo---
Allah, kendini beğenen ve övünüp duranları sevmez. (Nisa, 4/36 – Lokman, 31/18 – Hadid, 57/23 )
وَاعْبُدُوا اللّٰهَ وَلَا تُشْرِكُوا بِهٖ شَيْپًا وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا…اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ مُخْتَالًا فَخُورًا
“Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.” (Nisa, 4/36
وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِى الْاَرْضِ مَرَحًا اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ
“Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.” (Lokman, 31/18)
لِكَيْلَا تَاْسَوْا عَلٰى مَا فَاتَكُمْ وَلَا تَفْرَحُوا بِمَا اٰتٰیكُمْ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ
“(Allah bunu) elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye açıklamaktadır. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez.” (Hadid, 57/23)
---oOo---
Allah, hainlikte ve günahta çok aşırı gidenleri sevmez. (Nisa, /107 – Hac, 22/38 )
اِنَّ اللّٰهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ خَوَّانٍ كَفُورٍ
“Allah, iman edenleri korur. Şu da muhakkak ki Allah, hain ve nankör olan herkesi sevgisinden mahrum eder.” (Hac, 22/38)
وَلَا تُجَادِلْ عَنِ الَّذٖينَ يَخْتَانُونَ اَنْفُسَهُمْ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ خَوَّانًا اَثٖيمًا
“Kendilerine hıyanet edenleri savunma; çünkü Allah hainliği meslek edinmiş günahkârları sevmez.” (Nisa, /107)
---oOo---
Allah, ağır ve inciten sözlerin açıktan söylenmesini sevmez. (Nisa, 148 )
لَا يُحِبُّ اللّٰهُ الْجَهْرَ بِالسُّوءِ مِنَ الْقَوْلِ اِلَّا مَنْ ظُلِمَ وَكَانَ اللّٰهُ سَمٖيعًا عَلٖيمًا
“Allah kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez; ancak haksızlığa uğrayan başka. Allah her şeyi işitici ve bilicidir.” (Nisa, 148)
---oOo---
Allah, fesat çıkaranları sevmez. (Maide, 5/64 – Kasas, 28/77 )
وَقَالَتِ ٱلْيَهُودُ يَدُ ٱللَّهِ مَغْلُولَةٌ ۚ غُلَّتْ أَيْدِيهِمْ وَلُعِنُوا۟ بِمَا قَالُوا۟ ۘ بَلْ يَدَاهُ مَبْسُوطَتَانِ يُنفِقُ كَيْفَ يَشَآءُ ۚ وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيرًا مِّنْهُم مَّآ أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ طُغْيَٰنًا وَكُفْرًا ۚ وَأَلْقَيْنَا بَيْنَهُمُ ٱلْعَدَٰوَةَ وَٱلْبَغْضَآءَ إِلَىٰ يَوْمِ ٱلْقِيَٰمَةِ ۚ كُلَّمَآ أَوْقَدُوا۟ نَارًا لِّلْحَرْبِ أَطْفَأَهَا ٱللَّهُ ۚ وَيَسْعَوْنَ فِى ٱلْأَرْضِ فَسَادًا ۚ وَٱللَّهُ لَا يُحِبُّ ٱلْمُفْسِدِينَ
Bir de Yahudiler, “Allah’ın eli bağlıdır” dediler. Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lânete uğrasınlar! Hayır, O’nun iki eli de açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, sana Rabbinden indirilen (Kur’an) onlardan birçoğunun azgınlık ve küfrünü artıracaktır. Biz onların arasına kıyamete kadar düşmanlık ve kin saldık. Her ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışırlar. Allah, bozguncuları sevmez.(Maide, 5/64)
وَابْتَغِ فٖيمَا اٰتٰیكَ اللّٰهُ الدَّارَ الْاٰخِرَةَ وَلَا تَنْسَ نَصٖيبَكَ مِنَ الدُّنْيَا وَاَحْسِنْ كَمَا اَحْسَنَ اللّٰهُ اِلَيْكَ وَلَا تَبْغِ الْفَسَادَ فِى الْاَرْضِ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْمُفْسِدٖينَ
“Allah’ın sana verdiğinden (O’nun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma. Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de (insanlara) iyilik et. Yeryüzünde bozgunculuğu arzulama. Şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez.” (Kasas, 28/77)
---oOo---
Allah, israf edenleri sevmez. (En’am, 6/141 – Araf, 7/31 )
كُلُوا مِنْ ثَمَرِهٖ اِذَا اَثْمَرَ وَاٰتُوا حَقَّهُ يَوْمَ حَصَادِهٖ وَلَا تُسْرِفُوا اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُسْرِفٖينَ
“…Herbiri meyve verdiği zaman meyvesinden yeyin. Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (En’am, 6/141)
يَا بَنٖى اٰدَمَ خُذُوا زٖينَتَكُمْ عِنْدَ كُلِّ مَسْجِدٍ وكُلُوا وَاشْرَبُوا وَلَا تُسْرِفُوا اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُسْرِفٖينَ
“Ey Âdem oğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin; yeyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (En’am, 6/141 – Araf, 7/31)
---oOo---
Allah, hainleri sevmez. (Enfal, 8/58 )
وَاِمَّا تَخَافَنَّ مِنْ قَوْمٍ خِيَانَةً فَانْبِذْ اِلَيْهِمْ عَلٰى سَوَاءٍ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْخَائِنٖينَ
“(Antlaşma yaptığın) bir kavmin hainlik yapmasından korkarsan, sen de (onlarla yaptığın ahdi) aynı şekilde bozduğunu kendilerine bildir. Çünkü Allah, hainleri sevmez.” (Enfal, 8/58)
اِنَّ اللّٰهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ خَوَّانٍ كَفُورٍ
“Allah, iman edenleri korur. Şu da muhakkak ki Allah, hain ve nankör olan herkesi sevgisinden mahrum eder.” (Hac, 22/38)
---oOo---
Allah, kibirlileri sevmez. (Nahl, 16/23 )
لَا جَرَمَ اَنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُسْتَكْبِرٖينَ
“Hiç şüphesiz Allah, onların gizleyeceklerini de açıklayacaklarını da bilir. O, büyüklük taslayanları asla sevmez.” (Nahl, 16/23)
---oOo---
Allah, şımaranları sevmez. (Kasas, 28/76 )
اِنَّ قَارُونَ كَانَ مِنْ قَوْمِ مُوسٰى فَبَغٰى عَلَيْهِمْ وَاٰتَيْنَاهُ مِنَ الْكُنُوزِ مَا اِنَّ مَفَاتِحَهُ لَتَنُواُ بِالْعُصْبَةِ اُولِى الْقُوَّةِ اِذْ قَالَ لَهُ قَوْمُهُ لَا تَفْرَحْ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْفَرِحٖينَ
“Karun, Musa’nın kavminden idi de, onlara karşı azgınlık etmişti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona şöyle demişti: Şımarma! Bil ki Allah şımarıkları sevmez.” (Kasas, 28/76)
---oOo---
Karoglan Raşit Tunca Makalesi
Raşit Tunca
Schrems, 26.12.2023
Yorumlar
Yorum Gönder