Kandil Gecelerinde Yapılması Tavsiye Edilen Dua Zikir ve ibadetler…
Kandil Gecelerinde Yapılması Tavsiye Edilen Dua Zikir ve ibadetler…
Mevlüt Kandili’nde -
Regaib Kandili’nde – Miraç Kandili’nde – Berat Kandili’nde ve Kandil
Gecelerinde Yapılması Tavsiye Edilen Dua Zikir ve ibadetler…
Kandil gecelerini nasıl değerlendirebiliriz? Kandillerde yapılacak
ibadetler nelerdir? Üç Aylar'da hangi mübarek gün ve geceler var?
Kandillerde yapılması tavsiye edilen ibadetler ve detayları...
Üç Aylar, Rahmân olan Allah’ın rahmetinin sağnak sağnak yağdığı
aylardır. Üç mübarek ay olan Recep, Şaban ve Ramazan-ı Şerif bulunduran
Üç Aylar’da ayrıca Regaib, Miraç, Berat ve Kadir geceleri gibi İslam
dinince önemli kabul edilen gün ve geceler bulunuyor.
Resûlullah Efendimiz ümmetine şu duayı telkin etti:
اَللّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فيِ رَجَبٍ وَ شَعْبَانَ وَ بَلِّغْنَا رَمَضَان
“Ey Allâhʼımız! Receb ve Şâbânʼı mübârek eyle, Ramazanʼa mülâkî
eyle/ulaştır.” (Taberânî, Evsat, IV, 189; Beyhakî, Şuab, V, 348. Krş.
Ahmed, I, 259)
KANDİLLERDE YAPILACAK İBADETLER
Üç Aylar'ın içindeki mübarek gecelerde, kandillerde hangi ibadetler
yapılır? Üç Aylar'da yapılacak ibadetler nelerdir? İşte cevabı...
1- NAMAZ KILMAK
İbadetle ihya edilmesi daha kuvvetli faziletli gün ve gecelerde nafile
ve kaza namazı kılınması tavsiye edilir. Ahiret yolcusunun bu geceleri
boş geçirmesi münasip değildir. Çünkü bunlar, hayır mevsimleri ve kârı
bol olan gün ve gecelerdir.
Cenab-ı Hak şöyle buyurur:
“Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin.
Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara, 153)
Âsım bin Damre (r.a) anlatıyor:
“Hz. Ali’ye Peygamber Efendimiz’in gündüz kıldığı nâfile namazları sorduk.
«– Siz ona güç yetiremezsiniz» dedi.
«– Olsun, sen bize anlat, gücümüz yettiği kadarını yaparız» dedik. Şöyle anlattı:
«– Resulullah sabah namazını kılınca biraz bekler, Güneş biraz
yükselince iki rekât namaz kılardı. Biraz daha yükselince dört rekât
daha kılardı. Güneş tam tepeden batıya doğru meyledince öğle namazından
önce dört rekât, öğleden sonra da iki rekât kılardı. İkindiden önce de
dört rekât kılar, iki rekâtta bir mukarreb meleklere, nebîlere ve onlara
tâbî olan mü’min ve Müslümanlara selâm verirdi. İşte bu 16 rekât
Peygamber Efendimiz’in gündüz kıldığı nâfile namazlardı. Bunlara
hakkıyla devâm eden ne kadar azdır!”
Habîb bin Ebî Sâbit, bu hadisi rivâyet eden Ebû İshâk’a:
“–Ey Ebû İshâk, rivayet ettiğin bu hadis senin mescidin dolusu altından daha kıymetlidir” demiştir. (Ahmed, I, 85)
Kaza namazı ve diğer tüm namazların yazı, resim ve video olarak hazırlanan kılınışları için tıklayınız…
Namazla ilgili ayetler ve hadisler nelerdir?
Cemaatle namaz kılmanın fazileti ve bereketi nedir?
2- KUR’AN-I KERİM OKUMAK
Allah dostları mübarek gün ve gecelerde çokça Kur’ân-ı Kerîm okunmasını tavsiye buyurmuşlardır.
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur:
“Kur’an’ı tane tane, açık açık oku!” (Müzzemmil, 4)
İbn-i Mesut‘tan (r.a.) rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
“Kim Kur’ân-ı Kerîm’den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı
vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lâm mîm bir
harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de
bir harftir.” (Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 16)
İbn-i Abbas’tan (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah şöyle buyurdu:
“Kalbinde Kur’an’dan bir miktar bulunmayan kimse harap ev gibidir.” (Tirmizî, Fazâilü’l-Kur’ân 18)
Kur’ân-ı Kerim okumanın fazileti ile ilgili hadisler için tıklayınız...
Kur'an öğrenmek istiyorum diyen herkes için "Kuran Eğitimi Videoları" için tıklayınız...
3- ORUÇ TUTMAK
Oruç, sayılı günlerdedir. Oruç haricinde mü’minin her ameli kendisi
içindir. Bu nedenle mü’min mübarek günleri oruç tutarak
değerlendirmelidir.
Hadis-i şerifte naklediliyor:
«Aziz ve celîl olan Allah “İnsanın oruç dışında her ameli kendisi
içindir. Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim.” buyurmuştur.»
(Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyâm 163)
Oruç ve Ramazan ile ilgili ayet ve hadisler için tıklayınız...
Kandil orucu ne zaman tutulur?
4- DUA ETMEK
Mübarek gün ve geceler, Rabbimize dua ve niyazda bulunma zamanlarıdır.
Ayet-i kerîmede buyrulur:
“(Ey Resûlüm!) De ki: Sizin dua ve niyâzlarınız olmazsa, Rabbim size ne diye değer versin?” (el-Furkân, 77)
Yine Rabbimizin verdiği nimetlere hamd ve şükür halinde bulunmayı
unutmamalıdır. Nitekim hadis-i şerifte duânın kabul olmasının iki
şartından birinin hamd diğerinin de salavat olduğu bildirilmiştir.
Bir defasında Resûl-i Ekrem Efendimiz, sahâbîlerden birinin Allah’a hamd
ve Resûlü’ne salavat getirerek duaya başladığını gördüğünde, onu takdîr
ederek:
“–Ey namaz kılan zât! Dua et, (duana hamdele ve salvele ile başladığın
müddetçe) duan kabûl olunur.” buyurmuştur. (Tirmizî, Deavât, 64/3476)
Recebin 10 unda ve Berat Gecesi Okuncak Dua
"Allahümme in künte ketepteni fi ümmil kitabi şakiyyen. Allahümme
femhuhe bi berekati ve şefeati seyyidina Muhammed Aleyhisselam vektubni
fi ümmil kitabi saiyden."
Büyük zatlar, Berat gecesinde şöyle de dua ederlerdi: -Ya Rabbî,
Kur’an-ı keriminde, “Allah, dilediğini siler, dilediğini de sabit
bırakır, Levh-i mahfuz Onun katındadır” buyuruyorsun.
"Eğer benim ismim saidler [cennetlikler] defterinde ise, orada sabit
kıl! İsmim şakiler [cehennemlikler] defterinde ise, ismimi oradan silip,
saidler defterine yaz!"
Ey büyük Allah’ım, kalbleri iyiden kötüye, kötüden iyiye çeviren, ancak
sensin. Kalbimi, dininde sabit kıl, dininden döndürme, ayırma!
7 defa okunmasi lazimdir
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يَمْحُوا۟ ٱللَّهُ مَا يَشَآءُ وَيُثْبِتُ ۖ وَعِندَهُۥٓ أُمُّ ٱلْكِتَٰبِ
Yemhûllâhu mâ yeşâu ve yusbit(yusbitu), ve indehu ummul kitâb
Allah, dilediğini siler, dilediğini de sabit kılıp bırakır. Ana kitap (Levh-i Mahfuz) O’nun yanındadır.
Rad Suresi 39. Ayet
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
يُثَبِّتُ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ بِٱلْقَوْلِ ٱلثَّابِتِ فِى
ٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَا وَفِى ٱلْءَاخِرَةِ ۖ وَيُضِلُّ ٱللَّهُ
ٱلظَّٰلِمِينَ ۚ وَيَفْعَلُ ٱللَّهُ مَا يَشَآءُ
Yusebbitullâhullezîne âmenû bil kavlis sâbiti fil hayâtid dunyâ ve fil
âhıreh(âhıreti), ve yudıllullâhuz zâlimîne ve yef’alullâhu mâ yeşâ
Allah, iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sabit bir sözle
sağlamlaştırır, zalimleri ise saptırır. Ve Allah dilediğini yapar.
İbrâhim Suresi 27. Ayet
ALLAH’IN SEVDİKLERİ
Türkçe Okunuşu: Men eksera zikrâllâhi ehabbehûl'l teale.
Anlamı: Allah’ı çok zikreden kimseyi Allah Teâlâ sever.» (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, no: 8510)
“Zikir, farz olmayan oruçtan efdaldir.” (Ali el-Müttâkî, no: 1859)
“Cenâb-ı Allah buyurmuştur ki: “Bir kul, beni zikredeceğinden dolayı
kendi ihtiyacını istemeye fırsat bulamazsa ben ona ihtiyâcını istemeden
evvel in’âm ve ihsan ederim.” (Ali el-Müttâkî, no: 1873) “Cenâb-ı
Hakk’ın âyet-i celîlesini, sonsuz ni’metlerini ve ahvâl-i âhireti
tefekkür gibi ibâdet olamaz. Kalblerinizi de murakabeye alıştırınız.”
(Ali el-Müttâkî, no: 5709, 44135)
“Cenâb-ı Hakk’ın velîleri o kimselerdir ki görüldükte Allah hatıra gelir.” (Heysemî, X, 78)
“Cenâb-ı Allah’ı sevmenin alâmeti Allah’ı zikretmeyi sevmektir. Allah’ı
sevmemenin alâmeti Allah -azze ve celle- Hazretleri’nin zikrini
sevmemektir.” (Beyhakî, Şuab, I, 367)
“Cenâb-ı Allah’ı kullarına sevdiriniz ki, Allah da sizi sevsin.”
(Taberânî, VIII, 90) Yani, Cenâb-ı Hakk’ın dünyâda ihsan ettiği sıhhat,
a’zâ ve cevârıh, rızık ve maîşet gibi sayılıp bitirilmesi mümkün olmayan
sonsuz ni’metleri ile, mevt, kabir, haşr, hisâb, sırat hengâmelerinde
mü’minler için va’d eylediği rahmetlerini, bunlardan gafil bulunan
kullarına hatırlatarak ve öğüt vererek muhabbetlerini uyandırmaya sa’y
ve gayret ediniz. “Cenâb-ı Allah’ın senin vesilenle bir kimseyi hidâyete
ulaştırması, senin için üzerine güneş doğan her şeyden daha
hayırlıdır.” (Hâkim, III, 690) Yani ondan hâsıl olacak ecir o kadar
büyüktür.
“Tezkiye-i nüfûs ve tasfiye-i kulûb için insanlara, ümmetime tebliğ için
sünnetimi beyân eden kırk hadîs-i şerif hıfz edip mahallinde sarfeden
kimseyi kıyamet gününde şefaatime dâhil ederim.” (Suyûtî,
el-Câmiu’s-Sağir, no: 8637)
“Beyt-i Mükerremi elli defa tavaf eden kimse günahlarından çıkar,
temizlenir, anasından doğduğu gün gibi olur.” (Tirmizî, Hac, 41/866)
“Bir kimse Cenâb-ı Hakk’ı zikreder de, haşyetullah’tan dolayı göz
yaşları yere dökülünceye kadar ağlarsa Allah Teâlâ ona kıyamet gününde
azâb etmez.” (Hâkim, IV, 289) “Bir kimse kesret-i muhabbetinden dolayı
Cenâb-ı Hakk’a kavuşmayı isterse Cenâb-ı Allah da ona kavuşmayı sever.”
(Buhârî, Rikâk, 41) Bu muhabbet ekseri mü’minlerde mevte yakın bir
zamanda zuhur eder.
“Kul, ubûdivyet vazifelerini ifâda ihmalkâr davranırsa; yani her
ibâdetini kâfi miktar yapmayıp azaltırsa ve kusur ederse Cenâb-ı Allah
onu gam ve kedere mübtelâ eder.” (Ali el-Müttâkî, no: 6788)
“Bir kimse bütün arzusu dünyâ olarak sabahlar ve bu arzu üzere uyanırsa
Cenâb-ı Allah onun işini perişan edip rahatını selb eder.” “Dünyâ
sevdâsıyle kalblerinizi meşgul etmeyiniz. Böylece kalblerinizi Cenâb-ı
Hakk’ın zikrinden ve muhabbetinden muattal hâle getirmeyiniz.” (Beyhakî,
Şuab, VII, 361) “Tahkikan sabah namazıyla güneş doğma vakti arasındaki
rızıkların taksim zamanını uykuda geçirmek rızkın bir kısmına manî’
olur.” (Ahmed, I, 73)
“Cum’a günü ibâdet ve ezkâr ile mü’minlerin kalbi mesrur olacak bir
bayram günüdür.” (Beyhakî, Şuab, III, 394) “Ölüm alâmetleri zuhur eden
hastalarınız üzerine Yâsin-i Şerîfi kıraat ediniz.” (Ebû Dâvûd, Cenâiz,
19-20) “Üzerinde ölüm alâmetleri zahir olan hastalarınızın yanlarında
kelime-i tevhidi tekrar ile kendilerine telkîn ediniz.” (Müslim, Cenâiz,
1) Yalnızca telkîn edilir, söylemeleri için zorlanmaz.
Birkac Güzel Örnek Dua
"Allah'ım Sevdiklerini Sevdir, Sevmediklerinden Uzak Eyle" Duası
Türkçe Manası
Allah'ım Bize Senin sevdiklerini sevdir, Senin sevmediklerinden de Bizi uzak eyle.
Sen ihsan sahiplerini seven Allah'sın, Biz'i de ihsan edenler zümresine koy, ve bizi de sev Allahım
Sen tövbe edenleri seven Allah'sın, Biz'i de tövbe edenler zümresine koy, ve bizi de sev Allahım
Sen temizleri ve temizlenenleri seven Allah'sın, Biz'i de temizlenenler zümresine koy, ve bizi de sev Allahım
Sen takva sahiplerini seven Allah'sın, Bizler'i de takva sahiplerinin zümresine koy, ve bizleri de sev Allahım
Sen sakınanları seven Allah'sın, Bizler'i de sakınan takva sahiplerinin zümresine koy, ve bizleri de sev Allahım
Sen sabredenleri seven Allah'sın, Biz ler'i de sabredenler zümresine koy, ve bizleri de sev Allahım
Sen tevekkül edenleri seven Allah'sın, Biz'i de tevekkül edenler zümresine koy, ve bizleri de sev Allahım
Sen adaletli davrananları seven Allah'sın, Biz'i de adaletli olanlar zümresine koy, ve bizleri de sev Allahım
Sen kendi yolunda saf saf mücadele edenleri seven Allah'sın, Biz'i de , mücahid olanlar zümresine koy, ve bizleri de sev Allahım
Sen mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü olanlari seven
Allah'sın, Biz'i de , mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı
güçlü olanlar zümresine koy, ve bizleri de sev Allahım
Sen müminler'e : "Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler"
Buyuran Allah'sın, Biz'i de , Allah onları sever, onlar da Allah’ı
severler Buyurdugun mü’minler zümresine koy, ve bizleri de sev Allahım
Sen hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan iman edenleri seven
Allah'sın, Biz'i de , hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmadan iman
eden mü’minler zümresine koy, ve bizleri de sev Allahım
Allah'ım Bize Senin sevdiklerini sevdir, Senin sevmediklerinden de Bizi uzak eyle.
Allah, saldırganları asla sevmez, Bizi saldırganlıktan ve saldırganlardan sakınanlar zümresine koy.
Allah, ifsad çıkaranları asla sevmez, Bizi müfsitlikten ve ifsad çıkaranlardan sakınanlar zümresine koy.
Allah, fasıkları asla sevmez, Bizi fasıklıktan ve fasıklardan sakınanlar zümresine koy.
Allah, kâfirleri asla sevmez, Bizi küfürden ve kâfirlerden sakınanlar zümresine koy.
Allah, zalimleri asla sevmez, Bizi zalimlikten ve zalimlerden sakınanlar zümresine koy.
Allah, büyüklenip böbürlenenleri asla sevmez, Bizi büyüklenip
böbürlenmekten ve büyüklenip böbürlenenlerden sakınanlar zümresine koy.
Allah, hainleri asla sevmez, Bizi hainlikten ve hainlerden sakınanlar zümresine koy.
Allah, Terbiyesiz konuşanları asla sevmez, Bizi Terbiyesizlikten ve Terbiyesiz konuşanlardan sakınanlar zümresine koy.
Allah, israf edenleri asla sevmez, Bizi müsriflikten ve israf edenlerden sakınanlar zümresine koy.
"Allahümme erinel hakka hakkan verzukna ittibaahu ve erinel batıla
batılan verzukna ictinabehu, istecib duaena bi-hurmeti Seyyidil-beşer"
Allahım! Doğruyu bize doğru olarak göster ve ona uymayı bize nasip et ve
yanlış, bozuk olan şeylerin yanlış olduklarını bize göster ve onlardan
sakınmamızı nasip et! İnsanların en üstünü hürmetine bu duamızı kabul
buyur.
Rabbimiz bu duamızı kabul buyur, Rabbimiz, Hesabın görüleceği gün beni,
anamı, babamı ve bütün mü'minleri bağışla. Ey Merhametlilerin en
Merhametlisi! duamıza icabet et, cevap ver. Alemlerin Rabbine Hamdler,
Peygamberlerine Selamlar olsun, Amiyn.
iSTIAZE DUASI EL AHiR
istiaze Duası El Ahir Budur
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil kafiriyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil müşrikiyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil münafikiyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil hasidiyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil fasıkıyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil hainiyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil kazibiyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil müfsidiyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil müsrifiyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil aduvviyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil sahiriyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil neffasatil ugadiyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil mücrimiyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil zalimiyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil vahişiyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmis seyyietil müseyyi iyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil hıyalil küllü mütehayyilliyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmin nazerel hainiyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil keşfel küfrül kaşifiyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmiş şematati küllü şamitiyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil amelil bahilliyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil gafel El gafiliyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil amelil yüraun,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil acelel küllü muacciliyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmit tecavezel mütecaviziyn,
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil inkarel münkiriyn
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmil iftirael müfteriin
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmis seerigal müseerigun
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmin naakısel munkısun
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmid
kavmid deccal ve havaassehü ve euzubike en rabbi yahdzurun.(Dad harfi
sağ azı diş ile okunur)
Rabbena efriğ aleyna sabren ve sebbit akdamena ve ensurna alel kavmiş
şeytanirracim ve hizbühü ve euzubike rabbi en yahdzurun. (Dad harfi sol
azı diş ile okunur)
Rabbena ve takabbel bi duai, Rabbenağfirli veli valideyye velil muminine
yevme yekumul hisab, istecib duaena birhametike ya erhamerrahimiyn.
Veselamün alel Mürseliyn, Velhamdülillahi Rabbel Alemin.
ANLAMI
Lanetli şeytandan Allah'a sığınırım
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve kâfirler topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve müşrik kavme karşı Bize Yardım Et.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve münafıklar topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve hasetçi kavme karşı Bize Yardım Et.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve zalim kavim üzerine bizi muzaffer kıl.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve hainler topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve yalancılara karşı Bize Yardım Et.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve bozguncu topluma karşı Bize Yardım Et.
Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve zalimler topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve düşman topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve sihirbazlara karşı Bize Yardım Et.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve düğümlere üfleyen kavme karşı bizi muzaffer kıl.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve suçlular topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve zalimler topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve zalim kavim üzerine Bize Yardım Et.
Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve zalimler topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve düşman topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve hasret çeken kavme karşı Bize Yardım Et.
Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve inkarcılar topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve övünen ve böbürlenen kavme karşı Bize Yardım Et.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve cimriler topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve gafil kavim üzerine bizi muzaffer kıl.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve münafıklar topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve acele eden kavme karşı Bize Yardım Et.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve bizi o asi ve isyankar topluluğa karşı muzaffer kıl.
Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve kâfirler topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve iftiracılar topluluğuna karşı bizi muzaffer kıl.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve hırsızlar topluluğuna karşı bizi muzaffer kıl.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sabit kıl ve noksanlık içinde olan kavme karşı bizi muzaffer kıl.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sağlam bas ve bizi
Deccal'in kavmine ve onun taraftarlarına karşı zaferle müjdele. Ve ben,
onların benimle beraber bulunmalarından sana sığınırım, Rabbim.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sağlam bas ve
lanetlenmiş olan şeytan ve yandaşlarına karşı Bize Yardım Et. Ve ben,
onların benimle beraber bulunmalarından sana sığınırım, Rabbim.
Ey Rabbimiz, duamızı kabul et, "Ey Rabbimiz, hesabın görüleceği gün
beni, anne babamı ve müminleri bağışla." Duamızı rahmetinle kabul et, ey
merhametlilerin en merhametlisi. Selam olsun elçilere ve hamd Alemlerin
Rabbi olan Allah'a aittir.
Bu dua bu ayetten bina edildi
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَلَمَّا بَرَزُوا لِجَالُوتَ وَجُنُودِهِ قَالُوا رَبَّنَا أَفْرِغْ
عَلَيْنَا صَبْرًا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ
الْكَافِرِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ve lemma berazu li calute ve cünudihi kalu : Rabbena efrığ aleyna sabran, ve s*ebbit akdamena, vensurna alel kavmil kafiriyn.
Meali :
Câlût ve askerleriyle savaşa tutuştuklarında: "Ey Rabbimiz! Üzerimize
sabır yağdır (tıpkı bolca yağan yağmur gibi). Bize cesaret ver
Ayaklarımızı (savaş alanında, düşman karşısında) sağlam ve sabit tut ki
tutunalım. Kâfir kavme karşı bize yardım et." dediler.
Sadakallahul Aziym BAKARA SURESI - 250. AYET
iSTiAZE 1 - VAĞFUANNE DUASI
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil kafiriyn,
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil müşrikiyn,
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil münafikiyn,
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil hasidiyn,
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil fasıkıyn,
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil hainiyn,
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil kazibiyn,
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil müfsidiyn,
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil müsrifiyn,
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil aduvviyn,
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil sahiriyn,
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil neffasatil ugadiyn,
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil mücrimiyn,
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil zalimiyn,
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil vahişiyn,
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna ales kavmis seyyietil müseyyi iyn,
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil hıyalil küllü mütehayyilliyn,
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alen kavmin nazerel hainiyn,
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil keşfel küfrül kaşifiyn,
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmiş şematati küllü şamitiyn,
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil amelil bahilliyn
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil gafelel El gafiliyn
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil amelil yüraun
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil acelel küllü muacciliyn
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmit tecavezel mütecaviziyn
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil inkarel münkiriyn
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil iftirael müfteriin
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmis seerigal müseerigun
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmin naakısel munkısun
vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmid deccal
ve havaassehü ve euzubike en rabbi yahdzurun.(Dad harfi sağ azı diş ile
okunur)
vağfu anna vağfirlenaVerhamna ente mevlana fensurna alel kavmiş
şeytanirracim ve hizbühü ve euzubike rabbi en yahdzurun. (Dad harfi sol
azı diş ile okunur)
Rabbena ve takabbel bi duai, Rabbenağfirli veli valideyye velil muminine
yevme yekumul hisab, istecib duaena birhametike ya erhamerrahimiyn.
Veselamün alel Mürseliyn, Velhamdülillahi Rabbel Alemin.
ANLAMI
Lanetli şeytandan Allah'a sığınırım
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim mevlamızsın, kâfirler topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Ve bizi affet, bizi bağışla ve bize merhamet et. Sen bizim Mevlamızsın, artık bize müşrikler topluluğuna karşı zafer ver.
Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim mevlamızsın, münafıklar topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet, bize merhamet et, bizi bağışla. Sen bizim mevlamızsın, hasetçi kavme karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim koruyucumuzsun, zalimler topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim koruyucumuzsun, hainler topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim koruyucumuzsun, yalancılar topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim mevlamızsın, bozguncu topluma karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim Mevlamızsın, artık bize o zalimler topluluğuna karşı zafer ver.
Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim mevlamızsın, düşman kavmine karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet, bize merhamet et, bizi bağışla. Sen bizim mevlamızsın, sihirbazlara karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet ve bize merhamet et. Sen bizim mevlamızsın. Düğümlere üfleyen kavme karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim koruyucumuzsun, suçlular topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim mevlamızsın, zalimler topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet, bize merhamet et, bizi bağışla. Sen bizim koruyucumuzsun, zalimler topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim mevlamızsın, zalimler topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim koruyucumuzsun, hayalcilere karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim mevlamızsın, gazaplanan kavme karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim mevlamızsın, artık bize küfreden kavim üzerine zafer ver.
Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim mevlamızsın, bize övünen kavme karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet ve bize merhamet et. Sen bizim mevlamızsın, cimriler topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim mevlamızsın, gafil kavme karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim mevlamızsın, münafıklar topluluğuna karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim mevlamızsın. Öyleyse aceleci davrananların hepsine karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim mevlamızsın, zalim ve isyankar kavme karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bizim mevlamızsın, artık
bizi inkar eden ve inanmayan kavimlere karşı zafere ulaştır.
Bizi affet ve bize merhamet et. Sen bizim mevlamızsın. İftira atanlara karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet, bize merhamet et, bizi bağışla. Sen bizim koruyucumuzsun, hırsızlara, gaspçılara karşı Bize Yardım Et.
Bizi affet ve bize merhamet et. Sen bizim mevlamızsın, artık bize mazlumlar topluluğuna karşı zafer ver.
Ve bizi affet, bizi bağışla ve bize merhamet et. Sen bizim
koruyucumuzsun, öyleyse bize Deccal'in ve onun takipçilerinin halkına
karşı zafer ver. Ve ben, Rabbim, onların benimle birlikte
bulunmalarından Sana sığınırım.
Ve bizi affet, bizi bağışla ve bize merhamet et. Sen bizim
koruyucumuzsun, o halde lanetlenmiş topluluk - Şeytan ve onun partisi -
karşısında Bize Yardım Et. Ve ben, Rabbim, onların benimle birlikte
bulunmalarından Sana sığınırım.
Ey Rabbimiz, duamızı kabul et, "Ey Rabbimiz, hesabın görüleceği gün
beni, anne babamı ve müminleri bağışla." Duamızı rahmetinle kabul et, ey
merhametlilerin en merhametlisi. Selam olsun elçilere ve hamd Alemlerin
Rabbi olan Allah'a aittir.
Bu dua bu ayetten bina edildi
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَآ أَنتَ مَوْلاَنَا فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Va'fu anna, vagfir lena, verhamna, ente mevlana fensurna alel kavmil kafirin.
Meali :
Bizi affet hoşgör, bizi bağışla ve bize acı! Sensin bizim mevlamız (efendimizsin). Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et!
Sadakallahul Aziym Bakara suresi 286. ayetten pasaj
Fefrug Duası (KÖTÜLERi UZAKLAŞTIRMA DUASI)
UZAKLAŞTIRMA DUASI BUDUR
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Ya Rabbi innî lâ emliku illâ nefsî ve ehli ve zevci ve evladi ve benati
ve ahî (ve uhti) ve ümmi (ve ebi) ve Hırrateyn vel buragi vel buyuti vel
maali vel hayati fefruk beynenâ ve beynel kavmil fâsikîn
fefruk beynenâ ve beynel kavmil Kafiriyn.
fefruk beynenâ ve beynel kavmil Müşrikiyn.
fefruk beynenâ ve beynel kavmil Münafikiyn,
fefruk beynenâ ve beynel kavmil Hasidiyn,
fefruk beynenâ ve beynel kavmil Fasıkıyn,
fefruk beynenâ ve beynel kavmil Hainiyin,
fefruk beynenâ ve beynel kavmil Kazibiyn,
fefruk beynenâ ve beynel kavmil Müfsidiyn,
fefruk beynenâ ve beynel kavmil Müsrifiyn,
fefruk beynenâ ve beynel kavmil Aduvviyn,
fefruk beynenâ ve beynel kavmil Sahiriyn,
fefruk beynenâ ve beynel kavmil neffasatil ukadiyn,
fefruk beynenâ ve beynel kavmil mücrimiyn,
fefruk beynenâ ve beynel kavmiz Zalimiyn,
fefruk beynenâ ve beynel kavmil Vahişiyn,
fefruk beynenâ ve beynel kavmil seyyietül müseyyi iyn,
fefruk beynenâ ve beynel kavmil Hıyalil külli mütehayyiliyn,
fefruk beynenâ ve beynel kavmil nazarel hainiyn,
fefruk beynenâ ve beynel kavmil kaşifiynes seyyiiyne,
fefruk beynenâ ve beynel kavmiş şematati küllü şamitiyn,
fefruk beynenâ ve beynel kavmil amelil bahilliyn,
fefruk beynenâ ve beynel kavmil acelel külli muacciliyin,
fefruk beynenâ ve beynel kavmil gafel el gafiliyn,
fefruk beynenâ ve beynel kavmil amelil yüraun,
fefruk beynenâ ve beynel kavmit tecavezel mütacaviziyn,
fefruk beynenâ ve beynel kavmil inkarel münkirun
fefruk beynenâ ve beynel kavmil iftirael müfteriin
fefruk beynenâ ve beynel kavmis seerigal müseerigun
fefruk beynenâ ve beynel kavmin naakıs el munkısun
fefruk beynenâ ve beynel kavmid deccal ve havaassehü ve euzubike en rabbi yahdzurun.(Dad harfi sağ azı diş ile okunur)
fefruk beynenâ ve beynel kavmiş şeytanirracim ve hizbühü ve euzubike rabbi en yahdzurun. (Dad harfi sol azı diş ile okunur)
Rabbena ve takabbel bi duai, Rabbenağfirli veli valideyye velil muminine
yevme yekumul hisab, istecib duaena birhametike ya erhamerrahimiyn.
Veselamün alel Mürseliyn, Velhamdülillahi Rabbel Alemin.
ANLAMI
Lanetli şeytandan Allah'a sığınırım
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
Ey Rabbim, benim sadece kendim, ailem, eşim, oğlum, kızım, kardeşim, iki kedim, Burak'ım, evlerim, param ve canım var.
Artık bizi kâfirler topluluğundan ayır.
Artık bizi müşriklerden ayır.
O halde bizi münafıklardan ayır.
O halde bizi hasetçilerden ayır.
Artık bizi o zalim kavimden ayır.
Artık bizi o hain kavimden ayır.
O halde bizi yalancı kavimden ayır.
Artık bizi bozguncuların topluluğundan ayır.
Artık bizi o fasıklar topluluğundan ayır.
O halde bizi düşman kavimden ayır.
Artık bizi büyücülerin topluluğundan ayır.
O halde bizi, düğümlere üfleyenlerden ayır.
O halde bizi suçlulardan ayır.
Artık bizi o zalimler topluluğundan ayır.
O halde bizi insanlardan, garip insanlardan ayır.
Artık bizi o kötülük yapan o kötü topluluktan, o zalim topluluktan ayır.
Artık bizi Hile yapan o kötü topluluktan, o zalim topluluktan ayır.
Artık bizi hain bakışları olan o kötü topluluktan, o zalim topluluktan ayır.
Artık bizi Kötü Kaşiflerden ve Kötü Keşiflerinden ve o zalim topluluktan ayır.
Artık bizi Şamata Çıkaran yaygaracı o kötü topluluktan, o zalim topluluktan ayır.
Öyleyse bizi insanlardan küfrü ortaya çıkaranlardan, küfrü ortaya çıkaranlardan ayır.
O halde bizi övünen insanlardan ayır.
O halde bizi cimri ve hasis olanlardan ayır.
Artık bizi gafillerden ayır.
O halde bizi, münafıkların işini yapan topluluktan ayır.
Artık bizi, acele edenlerden ayır. Hepsi acele ediyorlar.
O halde bizi ortalıkta dolaşan, birbirini iten halktan ayır.
Artık bizi, inkar eden ve inanmayan topluluktan ayır.
O halde bizi yalan söyleyen insanlardan ayır.
O halde bizi hırsızların ve hırsızların halkından ayır.
O halde bizi noksan olan insanlardan ayır.
Artık bizi Deccal ve ordusundan ayır. Çünkü insanların çoğu Deccal ve
onun takipçileridir. Onların benimle beraber bulunmalarından da sana
sığınırım, Rabbim.
Öyleyse bizi, lanetlenmişşeytan ve onun taraftarlarından ayır. Ve ben,
onların benimle birlikte bulunmalarından da sana sığınırım, Rabbim.
Ey Rabbimiz, duamızı kabul et, "Ey Rabbimiz, hesabın görüleceği gün
beni, anne babamı ve müminleri bağışla." Duamızı rahmetinle kabul et, ey
merhametlilerin en merhametlisi. Selam olsun elçilere ve hamd olsun
Alemlerin Rabbi olan Allah'a.
Bu dua bu ayetten bina edildi
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
قَالَ رَبِّ إِنِّى لَآ أَمْلِكُ إِلَّا نَفْسِى وَأَخِى ۖ فَٱفْرُقْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ ٱلْقَوْمِ ٱلْفَٰسِقِينَ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Kâle rabbi innî lâ emliku illâ nefsî ve ahî fefruk beynenâ ve beynel kavmil fâsikîn(fâsikîne).
Meali :
Mûsa, “Ey Rabbim! Ben ancak kendime ve kardeşime söz geçirebilirim. Artık bizimle, o yoldan çıkmışların arasını ayır” dedi.
VEDFEA DUASI (Def eyle Duası)
Vedfea Duası Budur
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Allahümme vedfeana küfrel kafiriyne,
Allahümme vedfeana şirkel müşrikiyne,
Allahümme vedfeana nifakel münafikiyne,
Allahümme vedfeana hasedel hasidiyne,
Allahümme vedfeana fıskel fasıkıyne,
Allahümme vedfeana hıyanetel hainiyne,
Allahümme vedfeana kezibel kazibiyne,
Allahümme vedfeana ifsadel müfsidiyne,
Allahümme vedfeana israfel müsrifiyne,
Allahümme vedfeana adaavetel aduvviyne,
Allahümme vedfeana sihres sahiriyne,
Allahümme vedfeana neffasatil ugadiyne,
Allahümme vedfeana cürmel mücrimiyne,
Allahümme vedfeana zulmez zalimiyne,
Allahümme vedfeana vahşetel vahişiyne,
Allahümme vedfeana seyyietil müseyyi iyne,
Allahümme vedfeana hıyalil küllü mütehayyılliyne,
Allahümme vedfeana nazerel hainiyne,
Allahümme vedfeana keşfel küfrül kaşifiynes seyyiiyne,
Allahümme vedfeana şematati küllü şamitiyne,
Allahümme vedfeana amelil bahilliyne,
Allahümme vedfeana gafel El gafiliyne,
Allahümme vedfeana amelil yüraune,
Allahümme vedfeana acelel küllü muacciliyne,
Allahümme vedfeana tecavezel mütecaviziyne,
Allahümme vedfeana inkarel münkiriyne,
Allahümme vedfeana iftirael müfteriine,
Allahümme vedfeana seerigal müseerigune,
Allahümme vedfeana naakısel munkısune,
Allahümme vedfeana deccal ve havaassehü ve euzubike rabbi en yahdzurun. (Dad sağ azı diş ile)
Allahümme vedfeana şeytanirracim ve hizbehü ve euzubike rabbi en yahdzurun. (Dad sol azı diş ile)
Rabbena ve takabbel bi duai, Rabbenağfirli veli valideyye velil muminine
yevme yekumul hisab, istecib duaena birhametike ya erhamerrahimiyn.
Veselamün alel Mürseliyn, Velhamdülillahi Rabbel Alemin.
ANLAMI
VEDFEA DUASI
Dua ve ödeme
Biz çiğnendik
Lanetli şeytandan Allah'a sığınırım
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
Allahım, bizi kâfirlerin küfründen koru.
Allah'ım, bizi müşriklerin şirkinden koru.
Allah'ım, bizi münafıkların münafıklığından koru.
Allahım, bizi hasetçilerin hasetinden koru.
Allahım, bizi bozguncuların bozgunculuğundan koru.
Allahım bizi hainlerin şerrinden koru
Allahım bizi yalancıların yalanlarından koru.
Allah'ım, bizi bozguncuların bozgunculuğundan koru.
Allah'ım, bizi israf edenlerin israfından koru.
Allah'ım, iki düşmanın düşmanlığından bizi koru.
Allahım bizi sihirbazların sihirlerinden koru.
Allah'ım, bizi düğüm atanların şerrinden koru.
Allahım bizi suçluların şerrinden koru
Allah'ım, bizi zalimlerin zulmünden koru.
Allahım bizi yalnızların yalnızlığından koru.
Allah'ım, bizi zalimlerin şerrinden koru.
Allahım, bizi her türlü aldanışların aldanışlarından koru.
Allahım bizi nazardan koru
Allahım, bizi küfür ve kötülüğün ifşasından koru.
Allahım sen bizi bütün övünmelerden koru.
Allah'ım, bizi cimri işçilerden koru.
Allahım, bizi gafillerden uzak tut.
Allah'ım, bizi münafıkların şerrinden koru.
Ey Allah'ım, acele edenlerin hepsini bize de acele ettir.
Allahım, bizi ayartıcıların ayartmalarından koru.
Allah'ım, bizi inkarcıların inkarından koru.
Allah'ım, bizi iftiracıların iftiralarından koru.
Allahım bizi hırsızdan ve hırsızların şerrinden koru.
Allahım, bizi kusurların kusurlarından koru.
Allahım, bizi Deccal'den ve onun taraftarlarından koru. Onların benimle beraber bulunmalarından da sana sığınırım, Rabbim.
Allahım, bizi kovulmuş şeytandan ve onun taraftarlarından koru. Onların benimle beraber bulunmalarından sana sığınırım, Rabbim.
Ey Rabbimiz, duamızı kabul et, "Ey Rabbimiz, hesabın görüleceği gün
beni, anne babamı ve müminleri bağışla." Duamızı rahmetinle kabul et, ey
merhametlilerin en merhametlisi. Selam olsun elçilere ve hamd olsun
Alemlerin Rabbi olan Allah'a aittir.
5- TEVBE İSTİĞFAR ETMEK
Mübarek gün ve gecelerde bolca tövbe istiğfar etmeliyiz. Tevbe, Hakk’a
dönüş demektir. Hakk’ı unutan ya da O’ndan gafil olan bir kulun, girdiği
yanlış yolun farkına varıp yüzünü ve gönlünü Rabbine yöneltmesi ve
affını dilemesidir. Böyle bir kulun kalbi büyük bir nedâmetle, için için
yanar ve ılık gözyaşlarıyla Rabbine gönlünü açar. İşte bu yanış ve
pişmanlık “tevbe”dir. Ardından af dilemek için kalplerden taşan niyazlar
da “istiğfar”dır.
Başta peygamberler olmak üzere bütün velîler, sâlihler ve sâdıklar;
darlıkta ve bollukta, kederde ve sevinçte dâimâ Cenâb-ı Hakk’a ilticâ
etmişler ve O’na niyâz hâlinde bulunmuşlardır.
İbn-i Ömer (r.a.) şöyle der:
“Biz, Resûlullah Efendimiz’in bir mecliste yüz defa:
«Allah’ım! Beni bağışla ve tevbemi kabul buyur! Çünkü Sen tevbeleri çok
kabûl eden ve çok merhamet edensin.» dediğini saymıştık.” (Ebû Dâvûd,
Vitir, 26/1516; Tirmizî, Deavât, 38/3434)
Allah’a yöneliş ve kalbin ulvî bir seviye kazanmasında mühim bir yeri
olan istiğfar, mânevî kirlerden temizlenmenin de en mühim vâsıtasıdır.
Makbûl bir tevbe, kul ile Rab arasındaki engelleri ve perdeleri
kaldırır, Allah Teâlâ’nın sevgisine mazhar eder. Nitekim Cenâb-ı Hak
şöyle buyurmaktadır:
“Şüphesiz Allah, çok tevbe eden ve çok temizlenenleri sever.” (el-Bakara, 222)
“Onlar, bir kötülük yaptıkları veya kendilerine zulmettikleri zaman,
Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe ve istiğfâr ederler.
Zâten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar
işledikleri günahta bile bile ısrâr etmezler.” (Âl-i İmrân, 135)
Tevbe Duası Türkçe:
"Estağfirullah. Estağfirullah. Estağfirullahe'l-azîm el-kerîm, ellezî lâ
ilâhe illâ hüve, El-hayye'l-kayyûmü ve etûbü ileyhi. Ve
nes-elühü't-tevbete ve'l-mağfirete ve'l-hidâyete lenâ, innehû,
hüve't-tevvâbü'r-rahîm. Tevbete abdin zâlimin li-nefsihî, lâ yemlikü
li-nefsihî mevten velâ hayâten velâ nüşûrâ."
Tevbe Duası Meali:
Mağfiretini talep ediyorum Allâh’ım! Bağışlamanı diliyorum Rabbim! Kusur
ve günahlarımdan beni tertemiz kılmanı istiyorum Yüce Mevlâm!
(Bir aciz kul olarak ben) Kerîm olan, kendisinden başka hiçbir ilâh
olmayan, dâimâ diri (el-Hayy) ve her şeyin kendisiyle ayakta durduğu ve
varlığını sürdürdüğü (el-Kayyûm) Yüce Rabbimin mağfiretini
(bağışlamasını) niyaz ederim. O’na yönelir ve Yüce Zât’ından bizlere
tevbe, mağfiret ve hidâyet lutfetmesini talep ederim. Zira tevbeleri
kabul eden ve kullarına son derece merhametli olan O’dur. Kendi nefsine
zulmeden ve ölmeye de, hayatta kalmaya da, yeniden dirilmeye de kendi
iktidârı olmayan aciz bir kul olarak Rabbime tevbe ederim.
Kul, “Estağfirullah” sözü ile hatasının farkında olarak, Cenâb-ı Hak’tan
hiçlik duygusu içinde bağışlanmayı isterken, yine Rasûl-i Ekrem
-sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’den nakledilen
“Seyyidü’l-İstiğfâr” sözleri ile de Rabbine, yeniden bir kulluk sözü
verir. Diğer bir ifadeyle “Elest bezmi”ndeki ahdini tazelemiş olur.
İSTİĞFAR DUASI
Seyyidül İstiğfar Duası Arapça:
Seyyidül İstiğfar Duası Okunuşu:
"Allahümme ente Rabbî lâ ilâhe illâ ente halaktenî ve ene abdüke ve ene
âlâ ahdike ve va’dike mesteta’tü eûzü bike min şerri mâ sana’tü ebûu
leke bi-ni’metike aleyye ve ebûu bi-zenbî fağfir lî feinnehû lâ
yağfirü’z-zünûbe illâ ente."
Seyyidül İstiğfar Duası Anlamı:
“Ey Allâh’ım! Sen benim Rabbimsin. Sen’den başka ilâh yoktur. Beni Sen
yarattın ve ben Sen’in kulunum. Ve ben îmân ve ubûdiyetimde/kulluğumda
gücüm yettiği kadar Sen’in ahd ü misâkın üzereyim. Yâ Rabbi!
Yaptıklarımın şerrinden Sana sığınırım. Sen’in bana ihsân ettiğin
nimetleri ikrar ve îtirâf ederim. Kendi kusur ve günahlarımı da ikrar ve
îtirâf ederim. Yâ Rabbi! Sen beni af ve mağfiret eyle. Zira Sen’den
başkası günahları af ve mağfiret edemez.” (Buhârî, Deavât, 2, 16)
AMENTÜ DUASI OKUNMALI
Âmentü Duası:
آمَنْتُ بِاللّٰهِ وَمَلٰائِكَتِهٖ وَكُتُبِهٖ وَرُسُلِهٖ وَالْيَوْمِ
الْاٰخِرِ وَبِالْقَدَرِ خَيْرِهٖ وَشَرِّهٖ مِنَ اللّٰهِ تَعٰالٰى
وَالْبَعْثُ بَعْدَ الْمَوْتِ حَقٌّ اَشْهَدُ اَنْ لٰا اِلٰهَ اِلَّا
اللّٰهُ وَاَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ
Okunuşu:
Âmentü billâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusülihî ve’l-yevmi’l-âhıri
ve bi’l-kaderi hayrihî ve şerrihî minellâhi teâlâ ve’l-ba‘sü
ba‘de’l-mevti hakkun. Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne
Muhammeden ‘abdühû ve rasûlüh.
Manası:
"Ben Allâhü Teâlâ’ya ve onun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine,
âhiret gününe, kadere; hayır ve şerrin Allâhü Teâlâ’nın bilip dilemesi
ve yaratmasıyla olduğuna inandım. Öldükten sonra dirilmek de haktır. Ben
şehâdet ederim ki, Allâhü Teâlâ’dan başka ilâh yoktur ve yine şehâdet
ederim ki, Muhammed (s.a.v.) onun kulu ve resûlüdür."
Amentü (Tecdid-i İman ve Tecdid-i Nikah Duası)
Her Müslüman, çocuklarına (Amentü billahi ve Melaiketihi ve Kütübihi ve
Rüsulihi vel Yevmilahiri ve bil Kaderi hayrihi ve şerrihi minallahi
teâlâ vel-ba'sü ba'delmevti hakkun Eşhedü en La ilahe illallah ve Eşhedü
enne Muhammeden abdühü ve resulühü) ezberletmeli, manasını iyice
öğretmelidir! Çocuk bu altı şeye inanmazsa büluğa erince Müslüman
değildir, mürted olur.
Tecdid-i İman Duası
Ya Rabbi! Büluğa erdiğim andan bu ana gelinceye kadar, İslam
düşmanlarına ve bid'at ehline aldanarak, edindiğim yanlış, bozuk
itikadlarıma ve bid'at, fısk olan söylediklerime, dinlediklerime,
gördüklerime ve işlediklerime pişman oldum, bir daha böyle yanlışları
yapmamaya azm, cezm ve kasd eyledim. Peygamberlerin evveli Âdem
aleyhisselam ve ahiri bizim Peygamberimiz Muhammed aleyhisselamdır. Bu
iki Peygambere ve ikisi arasında gelip geçmiş Peygamberlerin hepsine
iman ettim. Hepsi haktır. Bildirdikleri doğrudur.
(Âmentü billah ve bi-mâ câe min indillah, alâ murâdillah, ve âmentü
bi-Resûlillah ve bi-mâ câe min indi Resûlillah alâ murâd-i Resûlillah,
âmentü billâhi ve Melâiketihi ve kütübihi ve Rüsülihi velyevmil-âhiri ve
bilkaderi hayrihi ve şerrihi minallâhi teâlâ vel-ba’sü ba’delmevti
hakkun eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve
resûlüh.)
Tecdid-i iman ve nikâh duası
Nikâh tazelemek çok kolaydır. Bir erkek, hanımından vekâlet aldıktan
sonra, iki erkek şahit yanında, (Öteden beri, nikâhlım olan hanımımı,
onun tarafından vekâleten ve tarafımdan asaleten kendime nikâh ettim)
derse nikâhı tazelenmiş olur.
Şu duayı da okumak iyi olur:
(Allahümme inni üridü en üceddidelimane vennikaha tecdiden bi-kavli lailahe illallah Muhammedün resulullah)
“Ya rabbi! Bu ana gelinceye kadar benim elimden, dilimden, gözümden,
kulağımdan, ayağımdan ve elimden bilerek veya bilmeyerek meydana gelen
bütün günah ve hatalarıma tevbe ettim, pişman oldum. Küfür, şirk, isyan,
günah ve kusur her ne türlü hâl vaki oldu ise, cümlesine tevbe ettim,
pişmanlık duydum. Bir daha yapmamaya azm ü cezm ü kast ettim. Sen bu
tevbemi kabul eyle. Nefsime uyup, şeytana tabi olup da aynı günah ve
kusurları bir daha tekrar etmeme imkan verme, yâ Rabbi. Bir daha iman ve
ikrar ediyorum ki, Peygamberlerin evveli Âdem Aleyhisselâm, ahiri ise
Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm, bu ikisi arasında her ne kadar peygamber
gelip geçtiyse, Bunların cümlesine inandım, iman ettim, hepsi de haktır
ve gerçektir. Bütün peygamberlere, onlara gönderilmiş olan İlâhi
kitaplara ve içindeki emirlere şeksiz ve şüphesiz iman ettim, dilimle
ikrar, kalbimle tasdik ediyorum ve yine iman ve ikrar ediyorum ki en son
kitap Kur'ân-ı Azimüşşân ve en son Peygamber de Hazret-i Muhammed
Aleyhisselâm'dır.”
AMENERRASULÜ OKUNMALI
Bakara suresinin son iki ayeti “Âmene’r-Rasûlü” ismiyle meşhur olmuştur.
Peygamberimiz’e Miraç gecesi vahyedilmiştir. (Müslim, İman 279)
Bunların faziletiyle alakalı olarak Allah Rasûlü (s.a.v.) şöyle buyurur:
“Bakara sûresinin sonunda iki âyet vardır ki, bir gecede okuyana onlar
yeter; onu her türlü kötülüklerden korur.” (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’an 10;
Müslim, Müsâfirin 255)
Ebu Umame (r.a.)'den rivayet edildi ki, Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Dört şey Arşu'r-Rahman'ın altındaki hazineden (Cennet hazinelerinden)
indirilmiştir. Bunlar Fatiha-i Şerif, Ayete'l-Kürsi, Sure-i Bakara'nın
sonu (Amenerresulü) ve Kevser Suresidir." (El-Mütteki, Kenzu'l Ummal,
1/558)
Amenerrasulü, okunuşu ve anlamı, Bakara suresi son iki ayeti 285 ve 286 ayetler
Amenerrasulü
ءَامَنَ ٱلرَّسُولُ بِمَآ أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِۦ وَٱلْمُؤْمِنُونَ
ۚ كُلٌّ ءَامَنَ بِٱللَّهِ وَمَلَٰٓئِكَتِهِۦ وَكُتُبِهِۦ وَرُسُلِهِۦ لَا
نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّن رُّسُلِهِۦ ۚ وَقَالُوا۟ سَمِعْنَا
وَأَطَعْنَا ۖ غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ ٱلْمَصِيرُ لَا يُكَلِّفُ
ٱللَّهُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا ۚ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا
ٱكْتَسَبَتْ ۗ رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَآ إِن نَّسِينَآ أَوْ أَخْطَأْنَا ۚ
رَبَّنَا وَلَا تَحْمِلْ عَلَيْنَآ إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُۥ عَلَى
ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِنَا ۚ رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلْنَا مَا لَا طَاقَةَ
لَنَا بِهِۦ ۖ وَٱعْفُ عَنَّا وَٱغْفِرْ لَنَا وَٱرْحَمْنَآ ۚ أَنتَ
مَوْلَىٰنَا فَٱنصُرْنَا عَلَى ٱلْقَوْمِ ٱلْكَٰفِرِينَ
Amenerresulü Okunuşu ve Anlamı
Bismillahirrahmanirrahim
"Rahman ve rahim olan Allah' ın Adıyla"
Amenerrasûlü bimâ unzile ileyhi min rabbihî vel mu’minûn(mu’minûne),
kullun âmene billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulih(rusulihî), lâ
nüferrigu beyne ehadin min rusulih(rusulihî), ve gâlû semi’nâ ve eta’nâ
ğufrâneke Rabbenâ ve ileykel masîr(masîru). Lâ yükellifullâhu nefsen
illâ vüs’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet rabbenâ lâ tuâhıznâ in
nesînâ ev ahta’nâ, rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehu
alellezîne min gablinâ, rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ
bih(bihî), va’fu annâ, vağfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ alel
gavmil kâfirîn(kâfirîne).
"Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman
ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve
peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden
hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve
itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız
sanadır.” Bakara 285 Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle
yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi
zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): “Ey Rabbimiz! Unutur, ya da
yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere
yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği
şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim
Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.”
Bakara 285 ve 286 ayetleri
6- HAMD ETMEK VE ŞÜKÜR HALİNDE BULUNMAK
Mübarek gün ve gecelerde Allah’a çokça hamd etmeli ve şükür halinde bulunmalıyız.
Ayet-i kerimede: “Ölümsüz ve daima diri olan Allah’a güvenip dayan. Onu hamd ile tesbih et.” (Furkân, 58) buyrulmaktadır.
Resûl-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Meşrû işlere Allah’a hamd ile başlanmazsa hayır ve bereketi kesilir.” (İbn-i Mâce, Nikâh, 19; Ebû Dâvud, Edeb, 18)
“Şükür, imanın yarısıdır…” (Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, I, 107)
“Cenâb-ı Hakk’ın nîmetlerine hamd ü senâ, insanı nîmetin zevâlinden emîn kılar.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, no: 3836)
“Allah’a hamdetmek şükrün başıdır. Allah’a hamdetmeyen bir kul O’na şükür etmemiştir.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, no: 3835)
Hamd ve şükretmenin fazileti için tıklayınız!
7- ALLAH’I ÇOKÇA ZİKRETMEK
Mübarek gün ve gecelerde Allah’ı zikretmeye daha çok önem verilmelidir.
Ayet-i kerimelerde şöyle buyrulur:
“Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle, sabah-akşam Rabbini an. Gâfillerden olma!” (el- A’raf, 205)
“Rabbinin ismini zikret ve bütün varlığınla O’na yönel.” (el-Müzzemmil, 8)
“…Allah’ı zikretmek, elbette en büyük ibadettir…” (el-Ankebût, 45)
Peygamber Efendimiz de şöyle buyurur:
“Allah’ı sevmenin alâmeti, Allah Teâlâ’yı zikretmeyi sevmektir.” (Suyûtî, el-Camiu’s-Sağîr, II, 52)
“Yeryüzünde Allah Allah diyen biri var oldukça, kıyamet kopmayacaktır.” (Müslim, İman, 234/148)
ÖNEMLI ZiKIRLER VE ANLAMLARI
Bu Gecede Yapılabilecek En Güzel Faziletli Zikirler
Zikir; Allah’ı anma, hatırlama, ona dua ve ibadet etmek anlamlarına gelir.
Günlük okunacak zikirler ve anlamları:
SÜBHANALLAHİ VE BİHAMDİHİ ZİKRİ
Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurmuşlardır ki:
“Her kim günde yüz kere «Sübhânallâhi ve bihamdihi» “Allah’ı hamd ile
tesbih ederim” derse o kimsenin hataları deniz köpüğü kadar da olsa
dökülür, yâni mağfiret olunur.” Hadîs-i şerîfi, Buhârî Ebû Hüreyre
-radıyallahu anh-’dan rivayet etmiştir. (Buhârî, Deavât, 65) Bu hâdis-i
şerîf mü’minler için büyük bir tebşîrdir, yani müjdedir. Yine Ebû
Hüreyre’den rivayete göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-
Efendimiz:
“İki kelime vardır ki Rahman Teâlâ’ya sevgili, lisanda hafif, mîzanda da ağırdırlar. Bunlar:
SÜBHANALLAHİ VE BİHAMDİHİ SÜBHANALLAHİL AZİM ZİKRİ
Türkçe Okunuşu: Sübhânallâhi ve bihamdihi sübhânallâhi'l azîm.
Anlamı: Allah’ı hamd ile tesbîh ederim, büyük Allah’ı tesbîh ederim.»
kelimeleridir.” (Buhârî, Deavât, 65) Yine Rasûl-i Ekrem -sallallahu
aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurmuşlardır ki:
“Rabbini zikredenle etmeyenin hâli diri ile ölünün hâli gibidir.” yani
Rabbini zikreden kimse diridir, Rabbini zikretmeyen kimse de ölüdür.
(Buhârî, Deavât, 66) Bu hadîs-i şerîf ehl-i zikr için pek büyük bir
tebşîrdir.
Zikrullahın envâı çoktur. Meselâ Lafza-i celâl, kelime-i tevhîd ve sâir
esmâ-i hüsnâ ile zikir olduğu gibi, Kur’ân tilâveti, hadîs-i şerîf
kırâati, din ilimleri öğrenmek dahi hep zikrullahtan ma’dûddur. Zira,
hayatta olan kimsenin zahiri nûr-i hayâtın parlamasıyla ve bâtını nûr-ı
ilim ve idrâkiyle süslendiği gibi, zikrullah eden zâtın dahi zahiri
amel-i sâlih ve tâat nûruyle, bâtını da ma’rifet-i sübhâniyye nûruyla
süslenir. Zikrullah etmeyen kimse ise her ne kadar dünyâ işiyle meşgul
olsa da onun zahiri ibâdetten uzak ve muattal olduğu gibi bâtını da
bâtıldır. Fakat kalbi uyanık ve zâkir olan kimse dünyâ işi ile meşgul
olsa da yine kalbi zâkirdir. Nitekim âyet-i celîlede böyle insanların
vasfında:
“Öyle ricâl vardır ki ticâret satış onları Allah’ın zikrinden alıkoymaz.” buyrulmuştur. (Nûr sûresi, 37)
Yine Buharî’nin Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-’dan rivâyet ettiğine göre
Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır. “Allah
Teâlâ Hazretlerinin husûsi bazı melekleri vardır ki, yüryüzünde elh-i
zikri aramak için dolaşırlar. Ne vakit ki Allah’ı zikreden bir cemâat
bulurlarsa birbirlerine nidâ ederek «Geliniz aradığınız buradadır»
diyerek orada toplanırlar. Ve o mevkii kanatlarıyla semâya kadar
çevirirler. Sonra Allah Teâlâ Hazretleri, o ehl-i zikrin ahvâl ve
akvâlini, o meleklerden daha ziyâde kendisi bildiği halde onlara
hitaben: – Kullarım ne söylüyorlar? der.
Melekler; – Seni tesbîh ve tekbîr ediyorlar. Sana hamdediyorlar. Seni temcîd ediyorlar.
Allah Teâlâ: – Beni hiç görmüşler mi? der. Melekler de: – Hayır yâ Rabbi Zâtına kasem ederiz ki hiç görmemişler, derler.
Allah Teâlâ – Pekiyi, beni görselerdi nasıl olurlardı? Melekler: – Eğer
Seni görselerdi sana daha çok ibâdet ederler; seni bütün kudretleriyle
temcîd ederler, seni bütün kuvvetleriyle tesbîh ederlerdi, derler. Allah
Teâlâ: – Kullarım benden ne istiyorlar? der. Melekler: – Senden cenneti
istiyorlar, derler.
Allah: – Orayı görmüşler mi? der. Melekler de: – Hayır, yemin ederiz ki
hiç görmemişler. – Pekiyi görselerdi nasıl olurlardı? – Eğer görselerdi
oraya daha fazla düşkün olurlardı, orayı daha fazla arzu ederlerdi,
oraya daha fazla rağbet ederlerdi, derler.
Allah Teâlâ: – Pekiyi nelerden Allah’a sığınıyorlar? Melekler: –
Cehennemden, derler. – Pekiyi onu hiç görmüşler mi? – Hayır, Vallahi hiç
görmemişler. – Pekiyi ya bir görselerdi nasıl olurlardı? – Eğer bir
görselerdi ondan daha çok kaçarlar, daha fazla korkarlardı.
Bunlardan sonra Allah Teâlâ şöyle buyurur: – Sizi şâhid tutarım ki, ben
bu kullarımı mağfiret ettim. İçlerinden bir melek şöyle der: – Yâ Rabbi,
filan onlardan değildir, o bir işi için onların arasına gelmiştir.
Allah Teâlâ şöyle buyurur: – Madem ki beraber duruyorlar, onlarla
beraber oturanlar şekavetten uzak olurlar.” (Onları da mağfiret ettim.)
buyurur. (Buhârî, Deavât, 66)
ZİKİRLE İLGİLİ HADİSLER
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyuruyor: «Lâ havle
ve lâ kuvvete illâ billâh» zikrini çok ediniz. Zîrâ, o, cennetin
hazînesidir.” (Buhârî, Deavât, 50) “Sana arşın altındaki cennet
hazinesinden bir kelime söyleyeyim mi?
LA HAVLE VELA KUVVETE İLLA BİLLAH ZİKRİ
Türkçe Okunuşu: Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.
Anlamı: Günahlardan korunmaya güç yetirmek ve taate kuvvet bulmak, ancak
Allah’ın tevfik ve yardımıyladır.» kelimesidir. Kul bunu söyleyince:
«Kulum hakkı teslîm etti ve benden onu selâmette kılmamı istedi» der.”
LA İLAHE İLLALLAH ZİKRİ
“Ben bir söz biliyorum ki kul onu kendisine ölüm gelince söylerse ruhu
cesedinden çıkarken ruhuna bir başka ferahlık geldiğini görür. Ve o söz
kıyamette onun için nur, aydınlık olur. O söz:
Türkçe Okunuşu: Lâ ilâhe illallah.
Anlamı: Allah’dan başka ilah yoktur.» sözüdür.” (Bkz. İbn Hanbel, I, 37;
Râmûzü’l-ehâdis) “Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-
“İmânınızı dâima yenileyiniz” buyurdu da: “– Yâ Rasûlallah imânımızı
nasıl yenileyeceğiz?” diye suâl olundu. Cevaben: «Lâ ilâhe illallah»
zikr-i şerifini çok yapınız, buyurdu. (İbn Hanbel, II, 359; Hâkim, IV,
285/7657)
“– Bir kul ihlâs ile «Lâ ilâhe illallah» derse, bu hiç bir hicaba
takılmadan yükselir. Allah’a vâsıl olunca Allah bunu söyleyene nazar
eder. Allah bu tevhîd getirene nazar etdi mi onu rahmetine dâhil etmesi
Allah’ın hakkıdır.” (Tirmizî, Deavât, 86) “Yâ Muâz, günde kaç defa
Allah’ı zikrediyorsun? On bin defa” Lâ ilâhe illallah” diyerek mi? Bak
sana bazı kelimeler öğreteyim, bu onbin defa demenden senin için daha
kolaydır. Şöyle de:
“Allah’ın kelimeleri adedince Lâ ilâhe illallah. Yarattıkları adedince
Lâ ilâhe illallah, Arş ağırlığınca Lâ ilâhe illallah. Semâlar dolusu lâ
ilâhe illallah. Bunlarla berâber bunların mislince lâ ilâhe illallah.
Bunlarla beraber bunların mislince Allahu ekber. Bunlarla beraber
bunların mislince elhamdülillah”. Böyle dersen ne bir melek sevabını
yazmağa takat getirebilir, ne de bir başkası.” (Ali el-Müttâkî, I,
442/1910)
“Dünyâ lezzetini ve eğlencesini terkedip de gençliğiyle beraber Allah’ın
tâatına yönelen gence Allah Teâlâ yetmiş iki sıddîkin ecrini verir ve
ona şöyle hitâb eder: “Ey şehvetini terkederek gençliğini benim uğrumda
feda eden genç! Sen benim yanımda bazı meleklerim gibisin!” (Tirmizî,
Zühd, 53, Tuhfetü’z-Zakirîn, 241) “Ne ben, ne de benden evvelki nebiler:
SÜBHANALLAHİ VELHAMDÜLİLLAHİ VELA İLAHE İLLALLAHÜ VALLAHÜ EKBER ZİKRİ
Türkçe Okunuşu: Sübhanallahi velhamdülillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber.
Anlamı: Allah eksik sıfatlardan beridir. Hamd Allah’adır. Allah’tan
başka ilah yoktur ve Allah en büyüktür.» tesbîhinden daha efdal bir
kelime ile tesbîh etmemişlerdir.” (Ali el-Müttâkî, no: 2015)
“Yâ Hafsa! Çok konuşmaktan sakın. Söylenen şey zikrullah olmadıkça kalbi
öldürür. Fakat Allah’ın zikrini çok yap. İşte bu kalbi diriltir.” (Ali
el-Müttâkî, no: 1896)
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “Ey Âdem oğlu, fecirden ve asırdan sonra
bir saat beni zikret, bunların arasına ben kefilim.” (Suyûtî,
el-Câmiu’s-Sağîr, no: 6055)
SÜBHANALLAH, ELHAMDÜLİLLAH VE ALLAHU EKBER DEMENİN FAZİLETİ
Bir gün, başta Ebû Zer (r.a.) olmak üzere muhacirlerin fakir olanları
Peygamber Efendimiz’e gelerek şöyle dediler: “Yâ Resulallah, varlık
sahipleri yüksek dereceleri ve dâimi nimetleri alıp gittiler. Çünkü
onlar da bizim gibi namaz kılıyor, bizim gibi oruç tutuyor. Onlar sadaka
veriyor, biz veremiyoruz. Onlar köle âzat ediyor, biz edemiyoruz.”
Sahabîleri dinleyen Peygamberimiz, onların gönlünü şu müjdesiyle aldı:
“Ben size bir şey öğreteyim mi? Onunla sizi geçenlere yetişir, sizden
sonrakileri de geçersiniz. Hem hiçbir kimse sizden daha faziletli
olamaz. Meğer ki, sizin yaptığınız gibi yapmış olsunlar. Her namazdan
sonra ‘otuz üçer kere Sübhanallah, Elhamdülillah ve Allahu ekber’
derseniz, tamamı 99 eder. Yüzün tamamında da, ‘Lâilaheillallahü vahdehu
lâ şerika leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şeyin kadîr’
derseniz, günahlarınız denizin köpüğü kadar da olsa, affolunur.”
(Müslim, Mesacid: 146; Ebû Dâvud, Vitir: 2)
SÜBHANALLAH ZİKRİ
Türkçe Okunuşu: Sübhanallah.
Anlamı: Allah noksanlardan münezzehtir.
ELHAMDÜLİLLAH ZİKRİ
Türkçe Okunuşu: Elhamdülillah.
Anlamı: Şükür Allah’adır, Allah’a şükürler olsun, hamd Allah’adır.
ALLAHU EKBER ZİKRİ
Türkçe Okunuşu: Allahu ekber.
Anlamı: Allah en büyüktür. Allah her şeyden üstündür, uludur, azametlidir.
ESMAÜL HÜSNA ZİKRİ
“Muhakkak ki Allah Teâlâ’nın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları
bellerse cennete girer.” اَللّٰهْ Allah: Varlığı zorunlu olan ve bütün
övgülere layık bulunan zâtın husûsî ve en kapsamlı ism-i şerifi.
اَلرَّحْمٰنُ er-Rahmân: Bütün mahlûkâta merhamet eden, hepsine de
nîmetler veren. اَلرَّح۪يمُ er-Rahîm: Pek ziyâde merhamet edici,
bilhassa mü’minlere rahmet eden. اَلْمَلِكُ el-Melik: Görünen ve
görünmeyen alemlerin sahibi. اَلْقُدُّوسُ el-Kuddûs: Hatâdan,
gafletten, aczden ve her türlü eksiklikten münezzeh/çok uzak ve pek
temiz. اَلسَّلَامُ es-Selâm: Her çeşit ârıza ve hâdiselerden sâlim
kalan, her türlü tehlikelerden kullarını selâmete çıkaran, Cennet’teki
bahtiyar kullarına selâm eden. اَلْمُؤْمِنُ el-Mü’min: Gönüllerde îman
ışığı yakan, kendine sığınanlara eman verip onları koruyan, rahatlatan,
güven veren, vaadine güvenilen. اَلْمُهَيْمِنُ el-Müheymin: Kâinâtın
bütün işlerini gözetip yöneten ve koruyan. اَلْعَز۪يزُ el-Azîz:
Yenilmeyen yegâne gâlip. اَلْجَبّٰارُ el-Cebbâr: Kırılanları onaran,
eksikleri tamamlayan, yaratılmışların hâlini iyileştiren, irâdesini her
durumda yürüten, dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan, hüküm ve
iradesine karşı gelinmek ihtimali bulunmayan. اَلْمُتَكَبِّرُ
el-Mütekebbir: Her şeyde ve her hâdisede büyüklüğünü gösteren, azamet ve
yüceliğini izhâr eden. اَلْخَالِقُ el-Hâlık: Her şeyin varlığını ve
varlığı boyunca görüp geçireceği halleri, hâdiseleri tayin ve tesbit
eden ve ona göre yaratan, yoktan vâr eden. اَلْبَارِئُ el-Bâri’: Eşyâyı
ve her şeyin âzâ ve cihazlarını birbirine uygun bir hâlde yaratan, bir
örneği olmaksızın canlıları yaratan. اَلْمُصَوِّرُ el-Musavvir: Tasvîr
eden, her şeye bir şekil ve hususiyet veren. اَلْغَفَّارُ el-Ğaffâr:
Mağfireti pek bol olan. Dilediği kullarını da günahlardan koruyan.
اَلْقَهَّارُ el-Kahhâr: Her şeye, her istediğini yapacak surette gâlib
ve hâkim. اَلْوَهَّابُ el-Vehhâb: Çeşit çeşit nimetleri devamlı
bağışlayıp duran. Her zaman, her yerde ve her şeyi karşılık beklemeden
çok çok ve bol bol veren. اَلرَّزَّاقُ er-Rezzâk: Yaratılmışlara,
faydalanacakları şeyleri ihsân eden, bedenlerin ve ruhların gıdasını
yaratıp veren. اَلْفَتَّاحُ el-Fettâh: Her türlü müşkülleri açan ve
kolaylaştıran, iyilik kapılarını açan, hakemlik yapan. اَلْعَل۪يمُ
el-Alîm: Her şeyi hakkıyla ve çok iyi bilen. اَلْقَابِضُ el-Kâbıd:
Sıkan, daraltan, rızkı daraltan, canlıların rûhunu alan. اَلْبَاسِطُ
el-Bâsıt: Açan, genişleten, rızkı bollaştıran, ruhları bedenlerine
yayan. اَلْخَافِضُ el-Hâfıd: Yukarıdan aşağıya indiren, alçaltan,
zillete düşüren. اَلرَّافِعُ er-Râfi’: Yukarı kaldıran, yükselten,
yücelten. اَلْمُعِزُّ el-Mu’izz: İzzet ve şeref veren, ağırlayan.
اَلْمُذِلُّ el-Müzill: Zillete düşüren, hor ve hakîr eden. اَلسَّم۪يعُ
es-Semi’: Hakkıyla işiten. اَلْبَص۪يرُ el-Basîr: Hakkıyla gören.
اَلْحَكَمُ el-Hakem: Hükmeden, hakkı yerine getiren, hükmünü eksiksiz
icrâ eden. اَلْعَدْلُ el-Adl: Mutlak adâlet sahibi, aşırılığa
meyletmeyen. اَللَّط۪يفُ el-Latîf: En ince işlerin bütün inceliklerini
bilen, nasıl yapıldığına nüfuz edilemeyen en ince şeyleri yapan,
yaratılmışların ihtiyacını en ince noktasına kadar bilip, sezilmez
yollarla karşılayan. اَلْخَب۪يرُ el-Habîr: Her şeyin iç yüzünden, gizli
taraflarından haberdar olan. اَلْحَل۪يمُ el-Halîm: Suçluların cezâsını
vermeye gücü yettiği hâlde onlara yumuşak davranan ve cezâlarını geriye
bırakan. Allah, gazabda acele etmez, mühlet verir, yaptıklarına pişman
olup tevbe edenleri affeder, ısrar edenler hakkında ise artık hüküm
kendisine kalmıştır. اَلْعَظ۪يمُ el-Azîm: Bütün büyüklüklerin sâhibi.
Zâtının ve sıfatlarının mâhiyeti anlaşılamayacak kadar ulvî.
اَلْغَفُورُ el-Ğafûr: Mağfireti çok olan, bütün günahları bağışlayan.
Allah, istediği kusurları insanların gözünden gizlediği gibi, melekût
âlemi sâkinlerinin gözünden de gizler. اَلشَّكُورُ eş-Şekûr: Kendi
rızâsı için yapılan sâlih amelleri, daha ziyâdesiyle karşılayan, az tâat
karşılığında çok büyük dereceler veren, sayılı günlerde yapılan amel
karşılığında âhiret âleminde sonsuz nimetler lûtfeden. اَلْعَلِيُّ
el-Aliyy: Her hususta, her şeyden yüce olan. Her şey kendisinin dûnunda,
emrinde ve hükmü altında olan. اَلْكَب۪يرُ el-Kebîr: Büyüklükte
kendisinden daha büyüğü düşünülemeyen, bütün büyüklükler kendisine
mahsus olan. اَلْحَف۪يظُ el-Hafîz: Yapılan işleri bütün tafsilâtıyla
tutan, her şeyi belli vaktine kadar âfât ve belâlardan saklayan, koruyup
gözeten. اَلْمُق۪يتُ el-Mukît: Her yaratılmışın azığını ve gıdasını
tayin eden, azıkları beden ve kalblere gönderen. اَلْحَس۪يبُ el-Hasîb:
Herkesin hayatı boyunca yapıp ettiklerinin, bütün tafsilât ve
teferruatıyla hesabını iyi bilen, her şeye ve herkese her ihtiyacı için
kâfi gelen, onları hesaba çeken. اَلْجَل۪يلُ el-Celîl: Celâdet, azamet
ve heybet sâhibi, celâl sıfatları ile muttasıf. اَلْكَر۪يمُ el-Kerîm:
Keremi, lütuf ve ihsânı bol, her türlü fazilete sahip olan. اَلرَّق۪يبُ
er-Rakîb: Bütün varlıklar üzerinde gözcü, bütün işler murakabesi
altında bulunan. اَلْمُج۪يبُ el-Mücîb: Kendine duâ edip yalvaranların
isteklerini işitip cevab veren, onları cevapsız bırakmayan. اَلْوَاسِعُ
el-Vâsi’: Geniş ve müsaadekâr. Allah’ın ilmi, ihsânı, rahmeti, kudreti,
af ve mağfireti geniştir ve her şeyi kaplamıştır. اَلْحَك۪يمُ
el-Hakîm: Bütün emirleri ve işleri hikmetli, yerli yerinde ve sağlam
olan. اَلْوَدُودُ el-Vedûd: İyi kullarını seven, onları rahmet ve
rızâsına erdiren. Sevilmeye ve dostluğa lâyık yegâne varlık.
اَلْمَج۪يدُ el-Mecîd: Zâtı şerefli, ef‘âli güzel olan, her türlü övgüye
lâyık bulunan. اَلْبَاعِثُ el-Bâis: Ölüleri diriltip kabirlerinden
kaldıran; gönüllerde saklı olanları meydana çıkaran. اَلشَّه۪يدُ
eş-Şehîd: Her zaman ve her şeyi gözlemiş olarak bilen, her yerde hâzır
ve nâzır olan. اَلْحَقُّ el-Hakk: Fiilen var olan, mevcûdiyeti ve
uluhiyeti gerçek olan, varlığı hiç değişmeden duran. Hakikaten vâr olan
yalnız O’dur. اَلْوَك۪يلُ el-Vekîl: Usûlüne uygun şekilde, kendisine
tevdi edilen işleri en güzel şekilde neticelendiren, güvenilip
dayanılan, tevekkül edilen. اَلْقَوِيُّ el-Kaviyy: Çok kuvvetli, her
şeye gücü yeten, kudretli. اَلْمَت۪ينُ el-Metîn: Çok sağlam, kuvveti
çok ve şiddetli olan. اَلْوَلِيُّ el-Veliyy: İyi kullarına dost olan,
yardım eden. اَلْحَم۪يدُ el-Hamîd: Ancak kendisine hamd ü senâ olunan,
bütün varlığın diliyle biricik övülen, medhedilen. اَلْمُحْص۪ي
el-Muhsî: Her şeyin sayısını ve miktarını tek tek ve bütün
ayrıntılarıyla bilen. اَلْمُبْدِئُ el-Mübdi’: Mahlûkatı maddesiz ve
örneksiz olarak ilk baştan yaratan. اَلْمُع۪يدُ el-Mu’îd: Yaratılmışları
yok ettikten sonra tekrar yaratan. اَلْمُحْي۪ el-Muhyî: Hayat veren,
can bağışlayan, sağlık veren. اَلْمُم۪يتُ el-Mümît: Canlı bir mahlûkun
ölümünü yaratan, öldüren. اَلْحَيُّ el-Hayy: Dâimâ diri; her şeyi bilen
ve her şeye gücü yeten. اَلْقَيُّومُ el-Kayyûm: Gökleri, yeri, her şeyi
ayakta tutan. Bir şeyin kıyâmı, yani, bir varlık sâhibi olarak
durabilmesi neye bağlı ise, onu veren. Her şeyin varlığı kendisine bağlı
olup kâinatı idare eden. Her şey Hak ile kâimdir. اَلْوَاجِدُ
el-Vâcid: Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, müstağnî; istediğini, istediği
vakit bulan. Kendisi için lüzumlu olan şeylerin hiç birinden mahrum
olmayan. اَلْمَاجِدُ el-Mâcid: Kadr ü şânı büyük, kerem ve semâhati
bol. اَلْوَاحِدُ el-Vâhid: Tek. Zâtında, sıfatlarında, işlerinde,
isimlerinde, hükümlerinde asla şerîki/ortağı, nazîri/benzeri ve dengi
bulunmayan. اَلصَّمَدُ es-Samed: Hâcetlerin bitirilmesi, ızdırapların
giderilmesi için tek merci’, ihtiyaç ve dileklerde kendisine müracaat
edilen, arzu ve bütün istekler kendisine sunulan, kimseye ve hiçbir şeye
muhtaç olmayan. اَلْقَادِرُ el-Kâdir: İstediğini, istediği gibi
yapmaya gücü yeten. اَلْمُقْتَدِرُ el-Muktedir: Kuvvet ve kudret
sâhipleri üzerinde istediği gibi tasarruf eden. اَلْمُقَدِّمُ
el-Mukaddim: İstediğini ileri geçiren, öne alan. اَلْمُؤَخِّرُ
el-Muahhir: İstediğini geri koyan, arkaya bırakan. اَلْاَوَّلُ
el-Evvel: Her varlıktan mukaddem olan, başlangıcı olmayan. اَلْاٰخِرُ
el-Âhir: Varlığının sonu olmayan. اَلظَّاهِرُ ez-Zâhir: Âşikâr olan,
kat’î delillerle bilinen. اَلْبَاطِنُ el-Bâtın: Gizli olan; duyu
organları ile idrâk edilemeyen, mâhiyeti bilinemeyen. اَلْوٰالى
el-Vâlî: Mahlûkatın işlerini yoluna koyan, bu muazzam kâinatı ve her an
meydana gelen hâdisatı tek başına tedbîr ve idare eden, kâinâtın hâkimi.
اَلْمُتَعَال۪ى el-Müteâlî: Yaratılmışlar hakkında aklın mümkün gördüğü
her şeyden, her hal ve tavırdan pek yüce ve pek münezzeh. İzzet, şeref
ve hükümranlık bakımından en yüce, aşkın. اَلْبَرُّ el-Berr: Kulları
hakkında kolaylık isteyen; iyilik ve bahşişi çok olan, vaadini yerine
getiren. اَلتَّوَّابُ et-Tevvâb: Kullarını tevbeye sevkeden, tevbeleri
çokça kabûl edip, günahları bağışlayan. اَلْمُنْتَقِمُ el-Müntekım:
Suçluları, adâleti ile müstehak oldukları cezaya çarptıran. اَلْعَفُوُّ
el-Afüvv: Affı çok. Hiçbir sorumluluk kalmayacak şekilde günahları
affeden, kökünden kazıyan. اَلرَّؤُۧفُ er-Raûf: Çok re’fet ve şefkat
sâhibi. مَالِكُ الْمُلْكِ Mâlikü’l-Mülk: Bütün mülkün mâliki ve hâkimi.
Allah Teâlâ mülkün hem sâhibi, hem hükümdârıdır, mülkünde dilediği gibi
tasarruf eder. ذُو الْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِ Zü’l-Celâli ve’l-İkrâm:
Hem büyüklük ve azamet, hem de fazl u kerem sâhibi. اَلْمُقْسِطُ
el-Muksit: Bütün işlerini denk, birbirine uygun ve yerli yerinde yapan.
Adâlet sâhibi. Mazlûma acıyıp zâlimin elinden kurtaran. اَلْجَامِعُ
el-Câmi’: İstediğini, istediği zaman, istediği yerde toplayan. Birbirine
benzeyen, benzemeyen ve zıd olan şeyleri bir araya getirip tutan.
Kıyâmet günü hesâba çekmek için mahlukatı toplayan. اَلْغَنِيُّ
el-Ğaniyy: Çok zengin ve her şeyden müstağnî. اَلْمُغْن۪ي el-Muğnî:
İstediğini zengin eden, tatmin eden. اَلْمَانِعُ el-Mâni’: Dilemediği
şeyin gerçekleşmesine müsaade etmeyen, kötü şeylere mâni olan.
اَلضَّآرُّ ed-Dârr: Elem ve zarar verici şeyleri yaratan. اَلنَّافِعُ
en-Nâfi’: Hayır ve menfaat verici şeyleri yaratan, fayda veren.
اَلنُّورُ en-Nûr: Âlemleri nurlandıran; istediği sîmalara, zihinlere ve
gönüllere nûr bahşeden, nûr kaynağı. اَلْهَاد۪ى el-Hâdî: Hidâyeti
yaratan, yol gösteren, murada erdiren. اَلْبَد۪يعُ el-Bedî‘: Örneksiz,
misalsiz, acîb ve hayret verici âlemler îcad eden. Zâtında, sıfatında,
fiillerinde, emsâli görülmemiş olan. اَلْبَاق۪ي el-Bâkî: Varlığı
devamlı olan, sonu olmayan. اَلْوَارِثُ el-Vâris: Servetlerin geçici
sâhipleri elleri boş olarak yokluğa döndükleri zaman servetlerin hakikî
sâhibi olan. اَلرَّش۪يدُ er-Reşîd: Bütün işleri ezelî takdîrine göre
yürütüp, bir nizam ve hikmet üzere âkıbetine ulaştıran; her şeyi yerli
yerine koyan, en doğru şekilde nizâm veren. اَلصَّبُورُ es-Sabûr: Çok
sabırlı. (Buhârî, Deavât, 68; Tirmizî, Deavât, 83; Hâkim, I, 62)
HASBÜNALLAHÜ VE Nİ’MELVEKÎL ZİKRİ
Türkçe Okunuşu: Hasbünallahü ve ni'melvekîl.
Anlamı: Allah bana yeter. O ne güzel vekildir.» Zikri bütün korkan
kimselerin emniyetli sığınağıdır. (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, no: 3715)
Kuvvet-i îmân ve îkan ile bu zikr-i şerîfin tekrarına ve tilâvetine
devam olunsa, mal ve can üzerine gelmesi melhuz olan musibet ve
tehlikelerden insanı mahfuz kılar.
Türkçe Okunuşu: La ilahe illallahü halimül kerim la ilahe illallahül
aliyyül azim... Bu zikr-i şerîfe devam edilirse biiznillahi teâlâ şiddet
ve musibetler ferahlık ve sürûra tebdil olunur.
Anlamı: Başka bir ilâh yok; ancak el-Hakîm, el-Kerîm Allah var. Başka
bir ilâh yok; ancak el-Aliyyü’l-Azîm Allah var. Başka bir ilâh yok,
ancak yedi semânın ve çok şerefli Arş’ın sahibi Allah var.”
LA HAVLE VE LA KUVVETE İLLA BİLLAH TESBİHİ
Türkçe Okunuşu: Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.
Anlamı: Günahlardan korunmaya güç yetirmek ve taatle kuvvet bulmak ancak
Allah’ın tevfik ve yardımıyladır» kelime-i tayyibesi doksan dokuz
illete devâ olur. Bu illetlerin en hafifi hüzün ve kederdir. (Hâkim, I,
727)
ALLAH’I ZİKRETMEK
Türkçe Okunuşu: İzâ merartüm bi-riyadı’l-cenneti ferte’û. Kalû ve me riyadu’l cenneti kâle halikûz zikr.
Anlamı: Cennet bahçelerine uğradığınız zaman meyvelerinden istifade
ediniz” buyurmakla, “Cennet bahçelerinin nereler olduğu” sual olundu.
Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- de: “– Allah’ı zikretmek
için teşekkül eden halkalardır” buyurdu. (Tirmizî, Deavât, 82/3510)
“Kelime-i Tevhîd, yani «Lâ ilâhe illallah» kelime-i azîmesi asl-ı îmânı
tevlîd etdiği için zikirlerin efdali «Elhamdülillah» diyerek Cenâb-ı
Hakk’a hamdetmek de, O’nun sonsuz ni’metlerini artırmaya medar olduğu
için duâların efdalidir.” (Tirmizî, Duâ, 9/3383)
EN FAZİLETLİ KULLAR
“Kıyamette Allah yanında en faziletli olan kullar, Cenâb-ı Hakk’ı çok zikredenlerdir.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, no: 1279)
ALLAH’I ÇOKÇA ZİKREDİN
Türkçe Okunuşu: Eksirû zikrallâhi hattâ yekülû mecnûn.
Anlamı: “Cenâb-ı Hakk’ı zikre o kadar ihtimam ediniz ki, münafıklar sizi
gördükleri zaman «İşte mecnûnun biri» desinler.” (İbn Hanbel, III, 68)
“Muhakkak her şeye cilâ verecek bir âlet vardır. Kalbin cilâsı ise
Allah’ı zikretmektir. Azâbdan necat için zikrullah gibi bir şey olamaz.
Velev ki kılıncın kırılıncaya kadar Allah yolunda muharebe edesin.” (Ali
el-Müttâkî, no: 1848)
“Benim gözlerim uyur, lâkin kalbim uyumaz.” (Buhârî, Menâkıb, 24) Yani
“zikrullahtan bir lahza gâfil olmaz.” “Zikrin hayırlısı hafî olanı,
rızkın hayırlısı da kâfi mikdarda olanıdır.” (İbn Hanbel, I, 172)
“İki dudaktan dışarı çıkan bir söz yayılır” ifadesine göre, dil ile
yapılan cehrî zikir, insanın sağ ve solunda bulunan meleklerle, ondan
hiç ayrılmayan şeytan tarafından işitileceğinden dolayı, hafî zikir
kadar efdal olamaz. “Allah’ı zikretmek kalplerin şifasıdır.” (Suyûtî,
el-Câmiu’s-Sağîr, no 4330)
Cenâb-ı Hakk’ı kalb ile zikretmek, hased, riya, kibir gibi emrâz-ı
kalbiyyeyi izâle edip kalbi Allah’ın sevdiği vasıflarla ihya etmesi
cihetiyle bizzat şifâdır. “Zikir sadakadan hayırlıdır.” (Suyûtî,
el-Câmiu’s-Sağîr, no 4350)
“Şeytan Âdemoğlunun kalbine nüfuz için istilâ eder. Fakat kul kalbiyle
Cenâb-ı Hakk’ı zikredince ümidsiz olarak geri çekilir. Kul Allah’ı
unutur unutmaz hemen kalbini istilâ ederek vesvese vermeğe başlar.”
(Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, no 4972) “Cenâb-ı Allah buyurmuştur ki: Ey
Âdemoğlu! Sen beni zikrettiğin müddetçe bana şükretmiş olursun. Beni
unuttuğun müddetçe hakkımı unutmuş, nankörlük etmiş olursun.” (Heysemî,
X, 82)
“Hiçbir cemâat zikrullah için cem’ olup dağılmadı ki, zikirleri
sebebiyle Cenâb-ı Hakk tarafından af ve mağfiret ile tebşîr
olunmasınlar, kendilerine: “Zikrinizden dolayı mağfiret olunmuş olarak
kalkınız” denilmesin. (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, no 7777)
Türkçe Okunuşu: Men eksera zikrâllâhi bere-e minennifâkı.
Anlamı: Allah’ı çok zikreden kimse nifaktan beri olur.» (Beyhakî, Şuab,
I, 414) Yâni kesret-i muhabbetinden dolayı Allah’ı çok zikreden ve kalbi
zikrullah’tan hiç gafil olmayan kimse münâfıklıkdan uzak olur.
8- SALAT Ü SELAM GETİRMEK
Resûlullah Efendimiz’e salavat getirmeyi Allah Teala emretmiştir. Ayrıca
hadis-i şeriflerde salavat getirenin bütün sıkıntılarının giderileceği,
günahlarının bağışlanacağı bildirilmiştir.
Nitekim ayet-i kerîmede şöyle buyrulur:
“Şüphesiz ki Allah ve melekleri, Peygamber’e çokça salât ederler. Ey
müminler! Siz de O’na salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selâm
verin!” (el-Ahzâb, 56)
Übey bin Kab (r.a.) diyor ki:
“Hazret-i Peygamber’e:
«– Ya Resûlallah! Ben sana çok salavat-ı şerîfe getiriyorum. Acaba bunu ne kadar yapmam gerekir?» diye sordum.
«– Dilediğin kadar yap.» buyurdu.
«– Dualarımın dörtte birini salavat-ı şerîfeye ayırsam uygun olur mu?» diye sordum.
«– Dilediğin kadarını ayır. Ama daha fazla yaparsan senin için hayırlı olur.» buyurdu.
«– Öyleyse duamın yarısını salavat-ı şerîfeye ayırayım.» dedim.
«– Dilediğin kadar yap. Ama daha fazla yaparsan senin için hayırlı olur.» buyurdu. Ben yine:
«– Şu hâlde üçte ikisi yeter mi?» diye sordum.
«– İstediğin kadar. Ama artırırsan senin için iyi olur.» buyurdu.
«– Öyleyse duaya ayırdığım zamanın hepsinde sana salavat-ı şerîfe getirsem nasıl olur?» deyince:
«– O takdirde Allah bütün sıkıntılarını giderir ve günahlarını bağışlar.» buyurdu.” (Tirmizî, Kıyâmet, 23)
SALAVAT NASIL GETİRİLİR?
اللهمّ صلِّ على سيّدنا محمّد وعلى آل سيّدنا محمّد
Okunuşu: “Allâhumme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed.” demektir.
"Allah'ım! Efendimiz, büyüğümüz Muhammed'e ve ehline ve Muhammed'in ümmetine ve ehline selam söyle" demektir.
Anlamı: "Allah'ım! Efendimiz, büyüğümüz Muhammed'e ve Muhammed'in ümmetine rahmet eyle"
internetten bircok degisik salavat örnegi bulabilirsiniz.
9- SADAKA VERMEK
Allah yolunda infakta bulunup sadaka vermenin kişiyi pek çok tehlike ve
belâlardan muhâfaza edeceği, buna ilâveten sadaka sahibini
muhabbetullâh’a nâil eyleyeceği unutulmamalıdır. Mübarek gün ve geceler
sadaka vermeye en güzel vesilelerdir.
Zira ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur:
“Allah yolunda infâk edin! Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye
atmayın. Bir de ihsanda bulunun. Zira Allah, muhsinleri (iyilikte
bulunan, işini güzel yapan ve ihsan şuuru ile yaşayanları) sever.”
(el-Bakara, 195)
Peygamber Efendimiz zengin-fakir her mü’mini infâka teşvik eder, bir
hurmadan başka bir şeyi olmayan için mü’min şöyle buyururdu:
“Yarım hurmayla da olsa cehennem ateşinden korunun, onu da bulamazsanız güzel ve hoş bir söz ile korunun.” (Buhârî, Edeb, 34)
Kandil Gecelerinde Yapabileceğiniz 19 Güzel Şey
1. Kur'ân–ı Kerim okunmalı; okuyanlar dinlenmeli; uygun mekânlarda
Kur'ân ziyafetleri verilmeli; Kelamullah’a olan sevgi, saygı ve bağlılık
duyguları yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli.
2. Peygamber Efendimiz (sav)’e salât ü selâmlar getirilmeli; O’nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuuru tazelenmeli.
3. Kaza namazları, nafile namazlar kılınmalı; varsa o geceye ait
nakledilen namazlar, onlar da ayrıca kılınabilir; kandil gecesi, özü
itibariyle ibadet ve ibadette ihsan şuuruyla ihya edilmeli.
4. Tefekkürde bulunulmalı; “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum,
Allah’ın benden istekleri nelerdir” gibi konular başta olmak üzere
hayatî meselelerde derin düşüncelere girmeli.
5. Geçmişin muhasebe ve murakabesi yapılmalı ve şimdinin ve geleceğin plân ve programı çizilmeli.
6. Günahlara samimi olarak tevbe ve istiğfar edilmeli; idrak edilen
geceyi son fırsat bilerek bir daha işlememek azmiyle günahlara
pişmanlıkta bulunulmalı.
7. Bol bol zikirde bulunulmalı.
8. Mü’minlerle helalleşilmeli; rızaları alınmalı.
9. Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı; gönüller alınmalı; kederli yüzler güldürülmeli.
10. Kişi kendine, ailesine ve diğer mü’min kardeşlerine isimlerini zikrederek dualar etmeli.
11. Üzerimizde hakları olanlar aranıp sorulmalı; vefa ve kadirşinaslık ahlâkı yerine getirilmeli.
12. Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, engelli, yaşlı olanlar
ziyaret edilip; sevgi, şefkat, hürmet gösterilip; hediye ve sadakalarla
mutlu edilmeli.
13. O gece ile ilgili âyetler, hadîsler ve bunların yorumları ilgili kitaplardan ferden veya cemaaten okunmalı.
14. Dini toplantılar, paneller ve sohbetler düzenlenmeli; va’z ü nasihat
dinlenmeli; şiirler okunmalı; ilâhî ve ezgilerle gönüllerde ayrı bir
dalgalanma oluşturmalı.
15. Kandil gecesinin akşam, yatsı ve sabah namazları cemaatle ve camilerde kılınmalı.
16. Sahabe, ulema ve evliya türbeleri ziyaret edilmeli ve manevî iklimlerinde onları vesile ederek Hakk’a niyazda bulunulmalı.
17. Vefat etmiş yakınlarımızın, dostlarımızın ve büyüklerimizin
kabirleri ziyaret edilmeli; iman kardeşliğine ait sadakat yerine
getirmeli.
18. Hayattaki manevî büyüklerimizin, üstadlarımızın, anne ve babamızın,
dostlarımızın ve diğer yakınlarımızın kandilleri bizzat giderek veya
telefonla arayarak, mesaj çekerek tebrik edilmeli; duaları istenmeli.
19. Bu kandil gecelerinin gündüzlerinde mümkün olduğunca oruç tutulmalı.
Raşit Tunca Derlemesi
Raşit Tunca
Schrems, 03.02.2025
Yorumlar
Yorum Gönder