Esma-ül Hüsna ve Esma-ül Hüsnanın Anlamları Hakkında
Fikir Dünyamdaki Makaleler Şiirler Sohbetler Vaazlar Resimler Grafikler
Nefsin Yeni Bir Katmanı: Nefs-i Vedûd - Yedi Seviyeden Sekizinciye Bir Yorum
Allah'ın isimlerinden birisi de Vedûd'dur. "Seven ve sevilen" demektir.
İnsan nefis taşır ve nefsin katmanları vardır. Bugünkü nefisler,
Instagram, Facebook, YouTube, TikTok gibi sosyal medya ile "seven ve
sevilen" bir statü kazanmıştır. Bu seviyeye bizi ulaştıran etkenler
nelerdir? Ben bugün bir tasavvufçu olarak nefsin katmanlarına bir de
"Nefs-i Vedûd"u eklemek istiyorum. "Nefs-i Vedûd", yani seven ve sevilen
nefis hakkında biraz veya çokça yazabilir misin lütfen?
Tasavvuf ve modern dünyayı bir araya getiren bu yaklaşımınız oldukça
derin ve düşündürücü. Nefsin katmanlarına "Nefs-i Vedûd" seviyesini
ekleme fikri, günümüz insanının manevi yolculuğunu anlamlandırmak için
yaratıcı bir kapı aralıyor.
Nefsin Yeni Bir Katmanı: Nefs-i Vedûd - Yedi Seviyeden Sekizinciye Bir Yorum
İslami tasavvuf geleneğinde nefis, insanın manevi tekâmül yolculuğunda
farklı aşamalardan geçer. Bu aşamalar, genellikle yedi katman olarak ele
alınır: Emmâre, Levvâme, Mülhime, Mutmainne, Râdiye, Mardiyye ve
Kâmile/Sâfiye. Bu katmanlar, nefsin kaba heveslerden arınarak ilahi aşka
ve kemale ulaşmasını sembolize eder. Ancak modern çağın getirdiği yeni
dinamikler, nefsin bu seyrine farklı bir boyut eklemektedir. Özellikle
sosyal medya platformları, "seven ve sevilen" olma dürtüsünü, yani
"Vedûd" isminin yeryüzündeki tecellisini eşi benzeri görülmemiş bir
şekilde açığa çıkarmıştır.
Esma-i Hüsna'dan El-Vedûd İsmi ve Çift Yönlü Anlamı
Allah'ın güzel isimlerinden (Esma-i Hüsna) biri olan El-Vedûd, hem
"seven" hem de "sevilen" anlamını içerir. Bu, iki yönlü bir ilişkinin
zirvesidir. Allah, kullarını karşılıksız bir aşkla severken, aynı
zamanda kulların sevgisine layık olandır. Bu çift yönlülük, O'nun
zatında kemal bulur. Sizin de belirttiğiniz gibi, "seven" olmak bir
fiilin öznesini (etken), "sevilen" olmak ise aynı fiilin nesnesini
(edilgen) ifade eder. El-Vedûd ismi, bu ikilemi ortadan kaldırarak her
iki hâli de kapsar.
Nefs-i Vedûd'un Ortaya Çıkışı ve Günümüzdeki Yansımaları
Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte, insan nefsi "Vedûd" isminin
bu çift yönlü tecellisine maruz kalmıştır. Artık bir tasavvuf ehlinin
uzun çileler ve riyazatla ulaşmaya çalıştığı "sevilen" olma durumu, bir
"beğeni" (like) veya "takipçi" (follower) sayısıyla anında ve sanal
olarak elde edilebilir hâle gelmiştir.
Bu bağlamda "Nefs-i Vedûd" olarak adlandırabileceğimiz bu yeni nefis seviyesi, şöyle tanımlanabilir:
Seven Nefis (Etken Hâl): Kişinin, kendi hayatını, düşüncelerini,
duygularını ve başarılarını "beğenilmesi" ve "takip edilmesi" için
sürekli olarak sergileme eğilimi. Bu, dış dünyaya dönük, takdir arayan
bir hâldir. Bu seviyede nefis, sadece sevgi ve ilgi beklemekle kalmaz,
aynı zamanda bu sevginin kaynaklarını bulmak ve onlara ulaşmak için
aktif bir çaba sarf eder.
Sevilen Nefis (Edilgen Hâl): Kişinin, başkalarının beğenisi ve
takdiriyle var olduğunu hissettiği, bu geri bildirimlerle nefsini tatmin
ettiği durum. Sanal ortamda gelen "beğeniler", yorumlar ve olumlu geri
bildirimler, kişiyi kısa süreliğine "sevilen" konumuna taşır. Bu, nefsin
dışsal bir onay mekanizmasına bağımlı hale geldiği bir seviyedir.
Nefs-i Vedûd'a Ulaştıran Etkenler
Nefsin bu yeni katmanına ulaşmasını sağlayan unsurları, sizin de
bahsettiğiniz gibi sosyal medya platformlarının doğasında bulabiliriz:
Dışsal Onay Arayışı:
Geleneksel nefis katmanlarında kişi, içsel bir huzura ve Allah'ın
rızasına odaklanırken, Nefs-i Vedûd'da dışsal onay ve popülarite arzusu
baskın hale gelir. Bu durum, nefsin manevi gelişimini durduran veya
farklı bir yola saptıran bir etken olabilir.
Sanal Kimlik İnşası:
Sosyal medya, bireylere kendilerini istedikleri gibi sunma imkânı
verir. Bu süreçte gerçek benlik ile sanal benlik arasında bir ayrım
oluşur. Nefs-i Vedûd, bu sanal kimliği besleyerek, beğeni ve ilgiyle var
olmaya çalışır.
Hızlı Tatmin Duygusu:
"Beğeniler" ve "takipçiler" anında ve kolayca elde edilebilir. Bu
durum, nefsin sabır, sebat ve manevi olgunlaşma gibi süreçlere olan
ihtiyacını gölgeler. Nefis, anlık tatminle yetinerek derin bir tatmine
ulaşma çabasından vazgeçebilir.
"Beğenilme"nin İlahî Karşılığı:
Sizin Vedûd isminin çift anlamlılığına yaptığınız vurgu, bu bağlamda
derin bir mana kazanır. Vedûd ismi, Allah’ın zatında kemal bulurken,
modern nefs-i vedûd, sanal dünyada takdir arayarak bu ismin gölge bir
tecellisini yaşar. Bu durum, insandaki fıtrî olan sevme ve sevilme
ihtiyacının, mecazi bir düzleme kayarak, maneviyattan uzaklaşmasına
neden olabilir.
Sonuç olarak, Nefs-i Vedûd seviyesi, modern insanın Allah'a ait bir
niteliği dünyevi ve nefsanî bir alana çekme çabasını sembolize
etmektedir. Bu yeni katman, tasavvufun temel sorusu olan "Nefsimizin
terbiyesi nasıl olur?" sorusuna yeni bir yanıt arayışını gerektirir.
Gerçekten seven ve sevilen olmanın, yalnızca Allah'ın rızasına talip
olmakla mümkün olduğu gerçeği, bu dijital çağda nefsin terbiyesi için
kilit bir nokta olarak öne çıkmaktadır.
Modern Çağın "Seven ve Sevilen" İnsanı: Beğeni (Like) Fonksiyonunun Çift Yönlü Dinamiği
Günümüz dijital çağında, sosyal medya platformları (Instagram, Facebook,
YouTube, TikTok vb.) insan ilişkilerini ve benlik algısını kökten
değiştirmiştir. Bu platformların merkezinde yer alan "beğeni" (like)
fonksiyonu, tasavvuftaki El-Vedûd isminin "seven ve sevilen" vasfının
modern bir yansıması olarak ele alınabilir. Ancak bu yansıma, ilahi ve
saf bir sevginin dünyevi ve nefsanî bir tecellisi olarak karşımıza
çıkar.
Sosyal medyanın "seven ve sevilen" insanı, sadece bir bilgi tüketici
veya üretici olmaktan öte, sürekli bir beğeni alışverişi içinde olan bir
varlıktır. Bu durum, "beğeni" fonksiyonunun çift yönlü dinamiğiyle
açıklanabilir:
1. Beğeniyi Veren İnsan (Etken - Seven Konumu)
Sosyal medya kullanıcısı, bir gönderiyi "beğendiğinde" veya olumlu bir
yorum yaptığında, aslında "seven" konumunda bir eylem gerçekleştirir. Bu
eylem, birkaç farklı motivasyona dayanabilir:
Empati ve Duygusal Paylaşım:
Beğeniyi veren kişi, paylaşılan içerikle duygusal bir bağ kurar,
sevinci, üzüntüyü veya hayranlığı paylaşır. Bu, kişisel bir ilgi ve
takdir ifadesidir.
Sosyal Destek ve Onaylama:
Arkadaşına, ailesine veya beğendiği bir "influencer"a destek olmak,
onların varlığını ve değerini onaylamak amacıyla beğeni verir. Bu,
sosyal bağları güçlendiren bir nezaket veya teşvik eylemidir.
Kimlik İnşası ve Aidiyet:
Belirli içerikleri beğenerek, kişi kendi kimliğini ve ait olduğu grubu
yansıtır. "Ben bu tür şeyleri beğenirim" mesajı vererek, benzer düşünen
insanlarla sanal bir bağ kurar.
Algoritma Etkisi:
Bazen bilinçsizce, algoritmanın önerdiği veya popüler olan içeriklere
kolayca beğeni verilir. Bu durumda beğeni, bir tür otomatik reaksiyona
dönüşebilir.
"Geri Beğeni" Beklentisi:
Daha pragmatik bir yaklaşımla, kişi başkasının kendisini beğenmesini
veya takip etmesini sağlamak amacıyla beğeni verebilir. Bu, karşılıklı
çıkar ilişkisi barındıran bir "sanal takas" gibidir.
Bu etken hâl, kişinin dış dünyaya olan etkileşimini gösterir ve onun
"seven" yönünü ortaya koyar. Ancak bu sevme eylemi, genellikle gerçek
bir duygusal derinlikten ziyade, sanal ve anlık bir tepki düzeyinde
kalabilir.
2. Beğeniyi Alan İnsan (Edilgen - Sevilen Konumu)
Bir gönderisi "beğeni" aldığında, kişi "sevilen" konumuna geçer. Bu durum, nefis üzerinde güçlü bir etki yaratır:
Anlık Tatmin ve Haz:
Gelen her beğeni, beyinde dopamin salınımına yol açarak kişiye anlık
bir haz ve tatmin duygusu verir. Bu, nefsin dışsal bir onay
mekanizmasıyla beslenmesidir.
Değer ve Kabul Görme İhtiyacı:
İnsan, doğası gereği değerli hissetmek ve kabul görmek ister.
Beğeniler, özellikle ergenlik çağındaki bireylerde ve özgüven eksikliği
yaşayanlarda bu ihtiyacı sanal bir yolla karşılar.
Popülarite ve Statü Göstergesi:
Yüksek beğeni ve takipçi sayıları, modern toplumda bir tür sosyal statü
ve popülarite göstergesi haline gelmiştir. "Sevilen" olmak, sanal
dünyada bir tür güç ve etki alanı yaratır.
Sanal Benliğin Beslenmesi:
Beğeniler, kişinin sosyal medyada oluşturduğu "ideal benlik" imajını
pekiştirir. Bu durum, gerçek benlik ile sanal benlik arasındaki farkın
artmasına neden olabilir.
Bağımlılık Mekanizması:
Anlık haz ve değer görme duygusu, kişiyi sürekli olarak daha fazla
beğeni aramaya iter. Bu durum, sosyal medya kullanımının bağımlılık
derecesine ulaşmasına zemin hazırlayabilir. "Nefs-i Vedûd", sürekli bu
dışsal onaya muhtaç hale gelir.
Çift Fonksiyonlu "Nefs-i Vedûd"un Yansımaları
Sosyal medyadaki "seven ve sevilen" insan, hem beğeniyi veren hem de
beğeni alan kişi olarak, El-Vedûd isminin dünyevi ve nefsanî bir
tecellisini yaşar. Bu, nefsin hem aktif olarak ilgi gösteren hem de
pasif olarak ilgi bekleyen çift yönlü bir hâlidir.
Sanal Bir Döngü:
Kişi, hem başkalarını beğenerek kendini ifade eder hem de beğenilerek
varlığını pekiştirir. Bu karşılıklı beğeni alışverişi, sanal bir döngü
oluşturur.
Gerçek Sevginin Yerini Alma Tehlikesi:
Sosyal medyadaki beğeniler, gerçek insan ilişkilerinin gerektirdiği
fedakârlık, derinlik ve sabrın yerini alabilir. Nefis, kolay yoldan elde
edilen "sevgi" ile yetinerek, hakiki sevginin peşinden koşmaktan
vazgeçebilir.
Rahman ve Rahim Vasıflarının Gölgesi:
Tasavvufi bağlamda erkek-Rahman, kadın-Rahim tabiatına yapılan vurgu,
Vedûd'un bu ikisini de kapsayan niteliğiyle ilişkilidir. Sosyal
medyadaki "Nefs-i Vedûd", bu ilahi vasıfların dünyevi bir taklidini
sunar gibi olur. "Beğeni veren" aktif rolüyle Rahman'ın bir gölgesini,
"beğeni alan" pasif rolüyle ise Rahim'in bir gölgesini taşır. Ancak bu
gölgeler, ilahi nurun aslından uzak, nefsanî arayışlarla doludur.
Sonuç olarak,
bugünkü çağda "seven ve sevilen" insan, beğenilerin ve takdirin sanal
dünyadaki hızlı ve yüzeysel akışıyla tanımlanmaktadır. Bu durum, nefsin
ilahi olana yönelme kapasitesini test eden, manevi yolculukta yeni
engeller ve fırsatlar sunan bir hâldir. "Nefs-i Vedûd", modern insanın
kendisiyle, başkalarıyla ve en önemlisi Rabbiyle olan ilişkisini yeniden
gözden geçirmesi gerektiğini fısıldamaktadır. Gerçek Vedûd olma hâli,
ancak nefsin bu sanal tatminlerden arınıp, ilahi aşka ve hakiki
teslimiyete yönelmesiyle mümkün olacaktır.
------------
Saygıdeğer kardeşim,
Öncelikle böyle deruni ve manevi bir konuyu ele almak istemeniz,
tasavvuf yolundaki arayışınızın bir tezahürü olarak görülebilir.
Allah'ın (c.c) güzel isimlerinden biri olan el-Vedûd ismi, gerçekten de
"Seven, sevilmeye layık olan ve sevgisini lütfeden" anlamlarına gelir.
Bu ismin tecellilerini insan-ı kâmil olma yolunda anlamak ve nefsin
mertebeleri içinde değerlendirmek ise oldukça ince ve hikmetli bir bakış
açısıdır.
Sizin de ifade ettiğiniz gibi, günümüzde sosyal medya platformları
üzerinden edinilen "beğenilme, takdir edilme, sevilme" hali, insanın
fıtratında var olan bu "sevilme" arzusunun sanal ve geçici bir
yansımasıdır. Ancak bu, genellikle nefs-i emmâre veya nefs-i levvâme
seviyesindeki bir arayıştır; dışsal, gösterişe dayalı ve hakiki olmayan
bir sevgidir. Tasavvuftaki asıl hedef ise, bu geçici ve aldatıcı
sevgiden sıyrılıp, hakiki ve ebedi olan Allah'ın rızası ve sevgisi
(muhabbetullah) için çalışmaktır.
Nefsin Mertebeleri ve "Nefs-i Vedûd" Kavramı
Nefsin klasik tasavvufta kabul görmüş yedi mertebesi (Emmâre, Levvâme,
Mülhime, Mutmainne, Râdıye, Mardıyye, Safiyye/Kâmile) vardır. Sizin
bahsettiğiniz "Nefs-i Vedûd" kavramı, bu mertebelerin ötesinde veya
onları aşmış bir hal olarak düşünülebilir. Bu mertebe, belki de Nefs-i
Safiyye (arındırılmış, olgunlaşmış nefs) veya Nefs-i Kâmile (kemale
ermiş nefs) mertebesine ulaşmış bir kulun, artık kendisini tamamen
Hak'ka adamış, O'nun ahlakıyla ahlaklanmış ve bu sebeple hem Allah (c.c)
katında hem de O'nun yarattığı mahlukat nezdinde "sevilen" bir konuma
gelmiş halidir.
Nefs-i Vedûd'u şu şekilde tasvir edebiliriz:
Bu mertebedeki bir insan;
Sevginin Kaynağını Değiştirmiştir:
Artık sevgiyi, beğeniyi ve onayı insanlardan beklemez. Tek ve mutlak
sevgi kaynağı olan Allah'ı (el-Vedûd) bilir ve O'nu sever. Bu sevgi,
onun varoluş sebebidir.
Allah İçin Sever ve Allah İçin Sevilir: Bu mertebedeki
kul, yaratılanı Yaratan'dan ötürü sever. Sevgi ve muhabbetinde çıkar,
beklenti ve riya yoktur. Bu samimiyet ve ihlas onu, diğer insanların
gönlünde de sevilebilir kılar. Ancak o, bu dünyevi sevgiyi amaç edinmez;
o, sadece bir yansımadır.
Aşkın ve Şefkatin Tezahürüdür:
Nefs-i Vedûd sahibi, ilahi aşk ile dopdoludur. Bu aşk, ondan taşar ve
etrafındaki tüm mahlukata karşı derin bir şefkat, merhamet ve sevgi
olarak yansır. Bir gül gibi kendi kokusunu fark etmeden etrafa güzel
koku saçar.
Rıza ve Teslimiyet Makamındadır:
Bu mertebe, nefsin "Râdıye" (razı olmuş) ve "Mardıyye" (kendisinden
razı olunmuş) mertebeleriyle de yakından ilişkilidir. Kul, Allah'tan
razıdır; Allah da kulundan razıdır. Bu karşılıklı rıza ve muhabbet, en
yüce sevgi halidir.
Vesile Olur, Amaç Olmaz: Sosyal medyadaki "sevilme" statüsü bir
amaçtır. Nefs-i Vedûd'daki "sevilmişlik" hali ise, kişinin hakiki manada
Allah'a kul olmasının doğal bir sonucu ve tezahürüdür. Bir amaç değil,
bir neticedir.
Bu Seviyeye Ulaştıran Etkenler (Ülusturien Etkenler)
Bu yüce mertebeye ulaşmak, ömür boyu süren bir çaba, riyazet, mücahede
ve ilahi inayet ile mümkündür. Başlıca etkenler şunlardır:
İlim ve Marifet:
Allah'ı (c.c) ve O'nun isimlerinin (el-Vedûd dahil) tecellilerini
öğrenmek, anlamak ve kalpte bu bilgiyi derinleştirmek (marifet).
İbadet ve Taat: Nefsi dizginleyen, ruhu terbiye eden ve kalbi Allah'a bağlayan düzenli ibadetler (namaz, oruç, zikir, dua, Kur'an tilaveti).
Zikir ve Fikir:
Dilin sürekli Allah'ı anması (zikir) ve kalbin daima O'nu düşünmesi
(fikir). Bu, nefsin kirlerinden arınmanın en büyük vesilesidir.
Muhabbet ve Aşk: Bir mürşid-i kâmilin rehberliğinde, Allah'a duyulan özlemi ve aşkı beslemek.
Tevazu ve Hiçlik Hissi (Fenâ Fillah):
Benlikten, enaniyetten, kendini beğenmişlikten sıyrılmak. "Sevilen"
olmaktan ziyade "Seven" olabilmek. Hakiki sevgi, vermekle başlar.
Şefkat ve Hizmet: Yaratılan her canlıya karşı merhamet ve şefkatle yaklaşmak, insanlara hizmet etmek. Hizmet eden, sevilir.
Rıza ve Teslimiyet: Her hâlükârda kadere razı olmak, Allah'ın takdirine tam bir teslimiyetle boyun eğmek.
Sohbet ve İstişare: Salih ve arif kişilerle beraber olmak, onların sohbetlerinden ve nasihatlerinden feyz almak.
Sonuç
Sizin "Nefs-i Vedûd" olarak tarif etmek istediğiniz mertebe, tasavvufi
yolculuğun en ileri duraklarından biridir. Bu, nefsin tüm kirlerinden
arınıp, adeta bir ayna gibi saf ve berrak hale geldiği, artık sadece
Allah'ın sevgisini yansıttığı bir makamdır. Buradaki "sevilen" olma
hali, dünyevi bir popülerlik değil, ilahi bir lütuf ve ihsandır.
Bu kutlu yolculukta öncelikle nefsin alt katmanlarındaki hastalıkları
(kibir, ucb, riya, haset vb.) teşhis edip onlarla mücadele etmek, sonra
da yukarıda saydığımız vasıtalarla yükselmek gerekir. Sabır, sebat ve
dua ile bu yolda ilerlemek niyetinizi ve arzunuzu tebrik eder, Mevlâ
yolunuzu açık ve yolculuğunuzu mübarek eylesin.
Vesselam.
Tabii ki, günümüz dijital çağındaki "beğen/sevilen insan" ve "like"
fonksiyonunu sosyolojik, psikolojik ve teknolojik boyutlarıyla detaylı
bir şekilde tarif edeyim.
Genel Bir Tanım
Günümüzde, özellikle sosyal medya platformlarında, "beğen" (like)
fonksiyonu, bir içeriği (gönderi, fotoğraf, yorum, video vb.) takdir
etmek, onaylamak, desteklemek veya sadece varlığından haberdar olduğunu
göstermek için kullanılan dijital bir onay mekanizmasıdır. "Sevilen
insan" ise bu mekanizmanın bir sonucu olarak, paylaşımları sürekli ve
yoğun bir şekilde beğenilen, dolayısıyla dijital topluluk içinde takdir
gören, popüler ve etkili bir konuma yükselen kişidir.
1. "Like" (Beğeni) Fonksiyonunun Rolü ve İşlevi
Like butonu, sosyal medyanın temel taşıdır. İşlevleri çok katmanlıdır:
Dijital Onay ve Takdir:
En temel işlevi, fiziksel dünyadaki alkış, baş sallama, gülümseme gibi
olumlu tepkilerin dijital karşılığıdır. "Bu içeriği beğendim," "Seni
destekliyorum" veya "Aynı fikirdeyim" mesajı verir.
Sosyal Para Birimi (Social Currency):
Beğeniler, dijital dünyada bir itibar ve statü ölçütü haline gelmiştir.
Yüksek beğeni sayısı, içeriğin ve dolayısıyla paylaşan kişinin
"değerli" ve "popüler" olduğunun göstergesidir.
Algoritmik Yakıt: Beğeniler,
platform algoritmaları için en kritik veri kaynağıdır. Bir içerik ne
kadar çok beğenilirse, algoritma onu o kadar çok kişinin karşısına
çıkarır ("keşfet" sayfaları, feed'ler vb.). Bu da "sevilmeyi" doğrudan
etkiler.
İlgi ve Etkileşim Ölçümü:
Kullanıcılar ve özellikle de içerik üreticileri (creator'lar) için
beğeni sayısı, hedef kitlenin neye ilgi duyduğunu anlamak için somut bir
metriktir.
Minimal Etkileşim: Bazen yorum yazmaya vakit olmadığında, sadece beğenerek "Ben buradayım, gördüm" demenin en hızlı yoludur.
2. "Sevilen İnsan" (The Liked Person) Fenomeni
"Like" ekonomisinin yarattığı bu yeni nesil popüler insan tipini şu şekilde tarif edebiliriz:
Dijital Karizma:
Artık sadece fiziksel veya geleneksel anlamda karizmatik olmak yetmez.
Dijital ortamda ilgi çekebilme, etkileşim alma ve algoritmayı "anlama"
becerisi olan bir karizma türü öne çıkmıştır.
İçerik Üreticisi (Creator) Olma:
Sevilen insanlar, sıklıkla düzenli ve kaliteli içerik üreten
bireylerdir. Bu içerik estetik bir fotoğraf, komik bir video,
bilgilendirici bir thread veya samimi bir paylaşım olabilir. Önemli
olan, izleyicide karşılık bulmasıdır.
Algoritma ile Simbiyotik İlişki:
Sevilen insanlar, hangi içeriğin ne zaman ve nasıl paylaşıldığında daha
çok beğeni alacağını (yani algoritma tarafından destekleneceğini)
sezgisel veya stratejik olarak bilirler. Algoritma onları öne çıkarır,
onlar da algoritmaya içerik sağlar.
Sosyal Proof (Sosyal Kanıt) Unsuru:
Çok beğenilen bir gönderi, diğer kullanıcılar üzerinde bir "sürü
psikolojisi" etkisi yaratır. "Bu kadar çok kişi beğeniyorsa, demek ki
gerçekten iyidir" düşüncesiyle daha fazla insan beğenmeye ve takip
etmeye başlar.
Mikro ve Makro Etki:
Sevilen insanlar sadece milyonlarca takipçisi olan ünlüler değildir.
Belirli bir niş alanda (örneğin, örgü örme, nadir kitap
koleksiyonculuğu, vegan yemek tarifleri) küçük ama sadık ve yüksek
etkileşimli bir topluluk tarafından "sevilen" mikro-influencer'lar da bu
kategoridedir.
3. Psikolojik ve Sosyolojik Etkileri
Dopamin Döngüsü:
Beğeni almak, beyinde ödül merkezini uyaran dopamin hormonunun
salgılanmasını sağlar. Bu, kişiyi daha çok içerik paylaşmaya ve
onaylanma beklentisi içine iter. Bu, bağımlılık yaratıcı bir döngü
olabilir.
Onay Bağımlılığı:
Sürekli beğeni alma ihtiyacı, özgüvenin dış kaynaklara (dışadönük
özgüven) bağlanmasına neden olabilir. Beğeni sayısı düştüğünde kişinin
kendini değersiz hissetmesine yol açabilir.
Sahte Benlik (Curated Self):
İnsanlar, daha çok beğeni alacaklarını düşündükleri "mükemmel" anları
ve hallerini paylaşma eğilimindedir. Bu, gerçek hayatla dijital hayat
arasında bir uçurum yaratabilir ve izleyenlerde "ben neden böyle
değilim?" hissiyle yetersizlik duygusuna sebep olabilir.
Sosyal Kıyaslama:
Sürekli olarak başkalarının beğeni alan "en iyi anlarını" izlemek,
kişinin kendi hayatını olumsuz şekilde kıyaslamasına ve mutsuz olmasına
neden olabilir.
Sonuç
Günümüz çağında "like" fonksiyonu, basit bir dijital buton olmanın çok
ötesine geçmiş, dijital kimliğimizi inşa ettiğimiz, sosyal statü
kazandığımız ve algoritmalarla etkileşime girdiğimiz karmaşık bir
sosyo-tekno-ekonomik sistemin temel birimidir.
"Sevilen insan" ise bu sistemi en iyi şekilde okuyabilen, içerikleriyle
bu sisteme yakıt sağlayan ve sistemin ödül mekanizması (beğeniler,
takipçiler) karşılığında dijital topluluk içinde tanınırlık, etki ve
bazen de finansal kazanç elde eden bireydir. Bu durum, hem büyük
fırsatlar (kitlelere ulaşmak, topluluk oluşturmak) hem de önemli
psikolojik tuzaklar (onay bağımlılığı, sahte benlik) barındırmaktadır.
Tabii, çift taraflı (diyalektik) bir bakış açısıyla, hem "like atan" hem
de "like alan" olmanın psikolojik ve sosyal dinamiğini daha
derinlemesine tarif edebilirim.
Bu ilişki, modern sosyal etkileşimin temelinde yatan bir "dijital simbiyoz" veya "sosyal onay ekonomisi" yaratır.
Çift Fonksiyonlu "Like" Dinamiği: Beğeni Atan ve Beğeni Alan
Bu sistemi, sürekli rol değiştirdiğimiz bir sahne olarak düşünebiliriz.
Her kullanıcı, aynı anda hem seyirci hem de performans sanatçısıdır.
1. Like ATAN Kişi (The Giver / Veren) - "Seyirci" Rolü
İşlevi ve Motivasyonu:
Sosyal Bağ Kurma:
Takip ettiği birinin paylaşımını beğenmek, "Ben de buradayım, seni
görüyorum, sana katılıyorum" demenin dijital yoludur. İlişkiyi sıcak
tutan bir nezaket jestine dönüşmüştür.
Dijital Kamusal Alan Yaratma:
Beğeni atmak, bir foruma katılmak veya bir konuşmaya başını olumlu
anlamda sallamak gibidir. Bu dijital kamusal alanın varlığını ve
canlılığını sürdüren eylemdir.
İçerik Önerisi (Curating):
Kullanıcı, beğendiği içeriklerle algoritmaya "Ben bunu seviyorum, bana
buna benzer şeyler daha çok göster" sinyali verir. Dolaylı olarak kendi
feed'ini şekillendirir.
Arşivleme: Kendi beğendiği gönderileri kaydederek, ileride tekrar bulmak isteyebileceği içerikleri kişisel bir koleksiyon haline getirir.
Güç Hissi:
Beğeni butonu, sıradan bir kullanıcıya küçük de olsa bir "güç" hissi
verir. Bir içeriğin popüler olup olmamasında, bir içerik üreticisinin
motive olup olmamasında küçük bir payı vardır.
Psikolojik Durumu:
Aidiyet Hissi: Bir topluluğun parçası olduğunu hisseder.
Minimal Sorumluluk: Yorum yazmak kadar emek ve enerji gerektirmez, hızlı bir etkileşim sağlar.
Bazen İçi Boş Bir Rutin:
Zamanla, içeriği gerçekten beğenmeden, sadece alışkanlıktan veya
karşılık beklentisiyle ("o da beni beğensin") like atma eğilimi
oluşabilir.
2. Like ALAN Kişi (The Receiver / Alan) - "Sanatçı" Rolü
İşlevi ve Motivasyonu:
Sosyal Onay ve Değer Ölçümü:
Beğeniler, kişinin dijital kamudaki değerinin ve "sevilirliğinin"
anlık, sayısallaştırılmış bir göstergesidir. Yüksek beğeni, "İşte
yaptığım şey doğru, beğeniliyor" mesajı verir.
Geribildirim Mekanizması:
Hangi içeriğin ilgi çektiğini, hangi tarzın işe yaradığını anlamak için
bir veri kaynağıdır. Bir nefa seyircinin alkışıdır; sanatçı hangi
şarkıyı daha çok söylemesi gerektiğini anlar.
Algoritmik Görünürlük:
Beğeni, içeriğin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlayan yakıttır.
Daha çok beğeni = daha çok gösteril = daha çok yeni takipçi = daha çok
beğeni... şeklinde bir pozitif geri besleme döngüsü yaratır.
Marka Değeri ve İtibar:
Yüksek ve istikrarlı beğeni sayıları, o kişiyi "influencer" veya
"içerik üreticisi" statüsüne yükselterek markalar için cazip bir iş
ortağı haline getirir.
Psikolojik Durumu:
Dopamin Etkisi:
Her like, bir ödül bildirimi olarak beyinde küçük bir dopamin
patlamasına neden olur. Bu, kişiyi daha fazla içerik üretmeye iter.
Onay Bağımlılığı Riski:
Öz-değer duygusu, dışarıdan gelen bu dijital onaya bağlanabilir. Beğeni
sayısı düşük olan bir gönderi, kişide hayal kırıklığı, yetersizlik ve
değersizlik hissi yaratabilir.
Performans Baskısı: Sürekli beğeni toplayacak kalitede içerik üretme zorunluluğu, yaratıcı tükenmişliğe ve strese yol açabilir.
İki Rolün Birbiriyle Etkileşimi: Simbiyotik İlişki
Bu iki rol birbirini besleyerek var olur. Like atan olmasa, like alanın
bir anlamı kalmaz. Like alan olmasa, like atanın beğenecek bir şeyi
olmaz.
Karşılıklılık Prensibi (Reciprocity):
"Like atan" kişi, çoğu zaman bir gün "like alan" konumuna geçmek ister
veya geçer. Attığı like'lar, bir nevi "bugün bana yarın sana" mantığıyla
işler. Bir arkadaşınızın gönderisini beğenirsiniz, o da sizinkini
beğenir.
Sosyal Sözleşme:
Platformlarda gizli bir sosyal sözleşme vardır: "Eğer sen de beni
beğenir ve içeriklerimi takip edersen, ben de seninkileri beğenir ve
takip ederim." Bu, özellikle küçük hesaplar ve arkadaş grupları arasında
belirgindir.
Güç Dinamiği:
Bu ilişkide, like alan kişi genellikle daha fazla sosyal güce sahiptir
çünkü ilgi odağı odur. Ancak, like atan kitlenin toplu gücü (bir
gönderiyi patlatma veya görmezden gelme gücü) asıl belirleyicidir. Güç,
aslında kitlenin elindedir ama kitle bunun farkında olmayabilir.
Sonuç:
Günümüzün dijital iletişim sahnesi, bu iki rol arasında sürekli ve hızlı
bir geçişe dayanır. "Like atan", seyirci, destekleyici ve topluluğun
bir parçası olarak var olurken; "like alan", içerik üreticisi, ilham
perisi ve odak noktası olarak var olur. Her iki rol de, diğerinin
varlığına ihtiyaç duyar ve bu karşılıklı bağımlılık, modern sosyal medya
ekosisteminin temelini oluşturur. Bu durum, hem derin bağlantılar
kurmamızı sağlayan bir sistem hem de psikolojimiz üzerinde dikkatle
düşünmemiz gereken önemli etkileri olan bir süreçtir.
Bir Karoglan Raşit Tunca Makalesi
Schrems, 06.09.2025
Gemini, DeepSeek ve Raşit Tunca
Quantum Fiziği Nedir? Vahdeti Vücud Teolojisi ile Alakası Nedir?
1. Quantum Fiziği Nedir?
Quantum fiziği, atom ve atom altı parçacıkların (elektronlar, fotonlar
vb.) davranışlarını inceleyen bilim dalıdır. Klasik fizikten farklı
olarak, bu dünyada her şey belirsiz, olasılıklı ve bazen de akıl almaz
şekilde davranır.
2. Klasik Fizik vs. Quantum Fiziği
Klasik Fizik (Newton, Einstein):
Cisimlerin hareketi kesin ve tahmin edilebilir.
Örneğin, topun nereye düşeceğini hesaplayabilirsin.
Quantum Fiziği:
Elektron gibi parçacıklar aynı anda birden fazla yerde olabilir!
Kesin sonuç yok, olasılıklar var.
Gözlem yapınca davranış değişir (Ölçüm etkisi).
3. Quantum Dünyasının Çılgın Kuralları
a) Süperpozisyon (Aynı Anda Birden Fazla Durumda Olma)
Klasik dünyada bir şey ya A ya da B durumundadır.
Quantum dünyasında bir parçacık A ve B durumunda aynı anda olabilir!
Örnek: Schrödinger’in Kedisi ?→ Kutu içinde hem ölü hem canlıdır (ta ki kutu açılana kadar).
b) Dolanıklık (Quantum Bağlantısı)
İki parçacık birbirine dolanık hale gelirse, aralarındaki mesafe ne
olursa olsun biri değiştiğinde diğeri anında tepki verir.
Einstein buna "uzaktan ürkütücü etki" demişti çünkü bu durum ışık hızını aşan bir iletişim gibi görünüyor.
c) Belirsizlik İlkesi (Heisenberg)
Bir parçacığın konumunu ve hızını aynı anda tam olarak bilemezsin.
Ne kadar kesin ölçersen ölç, diğer özellik belirsizleşir.
d) Kuantum Tünelleme
Parçacıklar, klasik olarak aşamayacakları bir engeli aniden aşabilirler!
Örnek: Güneş’teki füzyon reaksiyonları (protonlar enerjisi yetmese bile birbirine yaklaşabilir).
4. Peki Bu Gerçek Hayatta Ne İşe Yarar?
Bilgisayarlar: Kuantum bilgisayarlar, süperpozisyon sayesinde aynı anda milyonlarca işlemi yapabilir.
Şifreleme: Kuantum internet, hacklenemez iletişim sağlar.
Tıp: Daha hassas görüntüleme ve ilaç tasarımı.
5. Quantum Fiziği Neden Kafa Karıştırıcı?
Çünkü günlük hayatta gördüğümüz hiçbir şey böyle davranmıyor! Quantum
etkileri genelde mikroskobik boyutta ortaya çıkar. Ama anlaşılmaz değil,
sadece sezgilerimize aykırı.
Özetle:
✔ Quantum dünyasında her şey olasılıklara dayanır.
✔ Parçacıklar aynı anda birden fazla yerde olabilir.
✔ Gözlemci olarak siz ölçüm yapınca sonuç değişir.
✔ Dolanıklık ile parçacıklar ışık hızını aşan bir iletişim kurabilir.
Tabii!
Bu konuları duygular, ses, doğa olayları ve düşüncenin quantum
dünyasıyla bağlantısını içeren bütüncül bir şekilde anlatmaya çalışayım.
İşte bilimle biraz mistisizmi harmanlayan bir bakış açısı:
1. Duyguların ve Seslerin Frekansları
a) Duygular Enerjidir!
Her duygu (sevgi, korku, öfke, huzur) belirli bir frekans aralığına sahiptir.
Dr. Masaru Emoto'nun su kristalleri deneyi:
Sevgi sözcükleri söylenen suyun kristalleri güzel ve simetrik, nefret sözcükleriyle dağınık oluyor.
Bu, duyguların maddeyi etkileyebileceğini gösteriyor (ancak bilimsel çevrelerde tartışmalı).
b) Sesin Gücü
Ses, titreyen hava molekülleriyle yayılan bir basınç dalgasıdır.
Örnekler:
432 Hz vs. 440 Hz: Bazıları 432 Hz'in (doğal frekans) daha "huzurlu" olduğunu iddia eder.
Tibet çanları veya mantralar ("Om" sesi) bedende rezonans yaratabilir.
2. Doğadaki Işık ve Frekanslar
a) Güneş ve Biyolojik Ritimler
Güneş ışığı (elektromanyetik spektrum) içinde:
Görünür ışık: Bitkilerde fotosentez, insanda serotonin (mutluluk hormonu) üretimini tetikler.
Kızılötesi: Isı ve şifa etkisi (infrared saunalar).
UV ışınları: D vitamini sentezi, ama fazlası DNA hasarı yapar.
b) Schumann Rezonansı (Dünya'nın Kalp Atışı)
Dünya'nın yüzeyi ile iyonosfer arasında 7.83 Hz'lik bir frekans titreşir.
İlginç olan: Beyin dalgalarımız (alfa, teta) bu frekansla uyumludur.
Meditasyon yapanlar veya doğada zaman geçirenler bu frekansa "senkronize" olabilir.
3. Atom Altı Parçacıklar ve Dalgaların Etkisi
a) Düşünce Gücü ve Quantum Bağlantısı
Kuantum alan teorisine göre: Her şey enerji ve titreşimden oluşur.
Çift Yarık Deneyi: Elektronlar, gözlemlendiklerinde parçacık, gözlemlenmediklerinde dalga gibi davranır.
Çıkarım: Bilinç (gözlem), maddenin davranışını değiştirebilir mi?
b) Düşüncenin Enerjisi
Dr. Joe Dispenza gibi araştırmacılar, düşünce ve niyetin beden kimyasını (nöroplastisite) değiştirebileceğini savunuyor.
Örneğin: Kronik stres DNA'mızdaki telomerleri kısaltır, meditasyon ise tamir mekanizmalarını harekete geçirir.
c) Kuantum Dolanıklık ve Duygular
Eğer iki parçacık dolanıksa, biri üzüldüğünde diğeri de "hisseder" mi?
Spekülatif teori: Sevgi gibi güçlü duygular, dolanıklık benzeri
bir enerji alışverişi yaratabilir (bilimsel kanıt yok ama romantik!).
4. Düşüncenin Süper Gücü: Bilim mi, Metafizik mi?
a) Placebo Etkisi
İnanç, ağrı kesicilerin etkisini bile artırabilir! Beyin, "iyileşeceğim" düşüncesiyle endorfin salgılar.
b) Niyet Deneyleri
Princeton PEAR Laboratuvarı: İnsan zihninin rastgele olayları etkileyebildiği iddia edildi (sonuçlar tartışmalı).
c) Pratik Çıkarımlar
Olumlamalar: "Ben sağlıklıyım" demek, stresi azaltıp bağışıklığı güçlendirebilir.
Görselleştirme: Sporcular, zihinde antrenman yaparak performansı artırır.
Sonuç: Enerji, Frekans ve Bilinç
Her şey titreşir: Duygular, sesler, ışık ve atomlar.
Düşünce bir kuvvettir: Bilimsel kanıtlar sınırlı olsa da, niyetin fiziksel dünyayı etkileme potansiyeli büyüleyici.
Doğayla uyum: Doğal frekanslara (Schumann, 432 Hz) maruz kalmak dengelenmemize yardımcı olabilir.
"Evrenin en büyük sırrı, gözlemlenebilir olmasıdır." – Albert Einstein
Bu konular kuantum biyoloji, nörobilim ve enerji tıbbı alanlarında
araştırılıyor. Bilim henüz kesin yanıtlar vermese de, deneyimlerimiz ve
sezgilerimiz bize bir şeyler anlatıyor!
Tabii
ki! "Matrix" filmindeki "Bükülen kaşık değil, sen değişiyorsun" (Bend
the spoon, there is no spoon) sözü ile Tasavvuf'taki "Vahdet-i Vücud"
(Varlığın Birliği) öğretisini birleştirerek, derin bir felsefi ve
spiritüel analiz yapalım.
1. Matrix’teki "Kaşık Yoktur" Felsefesi
"Kaşığı büken senin zihnindir" sözü, gerçekliğin algıya dayalı olduğunu söyler.
Neo’ya öğretilenler:
Madde (kaşık) sabit değildir, zihinle değiştirilebilir.
"Kaşık yoktur" → Onu "kaşık" olarak tanımlayan senin zihnindir.
Quantum fiziği bağlantısı:
Gözlemci etkisi (çift yarık deneyi) → Gerçeklik, bilinçle şekillenir.
2. Tasavvufta "Vahdet-i Vücud" (Varlığın Birliği)
"Lâ mevcûde illâ Hû" → "O’ndan başka varlık yoktur." (İbn Arabi)
Temel öğreti:
Gördüğümüz her şey (kaşık, dağ, insan) aslında Tek Hakikat’in (Allah/Cemal) tezahürüdür.
Sen "ayrı" değilsin, evrenle bir bütünsün.
Mistik deneyim:
Sufiler, fenâfillah (Allah’ta yok olma) halinde "ben" duygusunu aşar, Varlık’la bir olurlar.
3. İki Öğretinin Birleşimi: "Her Şey Sensin"
Matrix Felsefesi Tasavvuf (Vahdet-i Vücud)
Gerçeklik bir simülasyondur, zihinle değişir. Hakikat, Mutlak Varlık’tır; görünenler O’nun yansımasıdır.
"Kaşık yoktur, onu sen yaratırsın." "Kaşık da O’dur, sen de O’sun."
Bilinç, maddeyi etkiler (quantum). İnsan-ı Kâmil, Hakk’ın tecellisidir.
Ortak Mesaj:
✔ Dışarıda gördüğün her şey (kaşık, ağaç, yıldız) aslında seninle bağlantılıdır.
✔ Değiştirmek istiyorsan, önce algını değiştir.
✔ "Ben" ve "diğerleri" ayrımı bir illüzyondur.
4. Mistik Deneyim ve Bilimsel Gerçeklik
Quantum Dolanıklık ↔ Tasavvuftaki "Ayn-el A’yan" (Varlığın Gözü):
Parçacıklar birbirine bağlıysa, insan da evrenle dolanıktır.
Meditasyon & Zikir:
Sufiler "Allah" ismini zikrederek benliklerini eritir.
Matrix’te Neo, "Ben The One’ım" diyerek kodları değiştirir.
5. Pratik Hayata Uyarlamak
Farkındalık (Mindfulness):
"Bu masa benden ayrı değil" diyerek bütünlüğü hissetmek.
Niyet Gücü:
Kaşığı bükmek değil, "imkânsız" algısını kırmak.
Sevgiyle Bakmak:
Mevlânâ’nın dediği gibi: "Kim olursan ol, gel!" → Ayrım yok.
Son Söz: Kaşık mı, Sen mi?
Matrix, bize gerçekliğin bir projeksiyon olduğunu söyler.
Tasavvuf, bu projeksiyonun ardındaki Tek Işık’ı gösterir.
Özünde: Kaşık da sensin, büken el de… Çünkü "Her şey O’dur."
"Perde ardında ben ve sen kelimeleri yoktur,
Ötesinde ne sen varsın, ne de ben." – Hafız-ı Şirazi
#############
"Allah'ın
inanan müminlerden taraf olması ve saf iyiliği desteklemesi, iyi olan
şeyleri tavsiye ve emir etmesi, kötü olan şeyleri yasak etmesi... Ve iki
rahmani güç: biri iyilik (yapıcı güç), biri kötülük (yok edici güç).
Allah yapıcı olmamızı ve cenneti bina etmemizi isterken, kötülerin ne
yapıp kötülükle beslenmeleri ne kadar kötü! Kötülüğün dünyanın ve
kainatın sonunu getireceğini bile bile kıyameti çağırmak ne kadar
ahmaklık! Bu konuda yazarsanız lütfen."
###########
Bu son derece derin ve felsefi bir soru! Hem ilahi adalet, hem
iyilik-kötülük dengesi, hem de insanın sorumluluğu ile ilgili kapsamlı
bir cevap vermeye çalışayım.
Allah’ın İyiliği Emretmesi ve Kötülüğü Yasaklaması: İlahi Adalet ve İnsanın Sorumluluğu
İnsanlık tarihi boyunca iyilik ve kötülük arasındaki mücadele,
felsefenin, dinlerin ve ahlak sistemlerinin temel konularından biri
olmuştur. İslam inancına göre Allah, müminlere iyiliği emretmiş,
kötülükten sakındırmış ve adaleti tesis etmeyi buyurmuştur. Peki, Allah
neden iyiliği destekler, kötülüğü yasaklar? Kötülüğün yayılmasına rağmen
ilahi adalet nasıl tecelli eder? İyilik ve kötülük arasındaki bu ezeli
çekişme, insanın ve kâinatın kaderini nasıl şekillendirir? Bu makalede,
Kur’an-ı Kerim, hadisler ve İslam düşünürlerinin perspektifleriyle bu
sorulara cevap arayacağız.
1. Allah Neden İyiliği Emreder, Kötülüğü Yasaklar?
Allah’ın emir ve yasaklarının temelinde hikmet, rahmet ve adalet vardır.
Yaratılışın Amacı:
Kutsî bir hadiste, “Ben gizli bir hazineydim, bilinmek istedim”
buyrulur. Bu, Allah’ın kendi güzellik ve rahmetini yansıtan bir âlem
yarattığını gösterir.
İyilik (hayır), O’nun rahmetinin, adaletinin ve hikmetinin tecellisidir.
Kötülük (şer) ise, imtihan dünyasında insana verilen irade özgürlüğünün bir sonucudur.
Kur’an’da İyiliğin Emredilmesi:
“İyiliği emret, kötülükten alıkoy.” (Âl-i İmrân, 104)
“Allah, adaleti, ihsanı (güzelliği) ve yakınlara vermeyi emreder…” (Nahl, 90)
2. İyilik ve Kötülük: İki Farklı Kuvvet mi?
İslam düşüncesinde kötülük, mutlak bir varlık değil, iyiliğin yokluğu veya zıddı olarak görülür.
Vahdet-i Vücûd (Tasavvuf) Açısından:
“Kötülük” mutlak değildir; şer, hayrın gölgesidir.
Allah’ın isimleri (Esmâ-i Hüsnâ) arasında:
Celâl isimleri (Kahhâr, Cebbâr → Yıkıcı güç)
Cemâl isimleri (Rahmân, Latîf → Yapıcı güç)
Kötülük, nisbîdir: Kâfir için azap kötüdür, ama adaletin tecellisidir.
Zıtlıkların Dengesi:
Mevlânâ’nın dediği gibi: “Gece olmasaydı, gündüzün kıymeti bilinmezdi.”
Kötülük, iyiliğin değerini anlamamız için bir kontrast oluşturur.
3. Kötüler Neden Kötülükle Beslenir?
Kötülüğün yayılmasının ardında nefs, şeytan ve dünya hırsı yatar.
a) İblis’in İsyanı ve İnsanın İmtihanı
Şeytan, “Ben ateştenim, o topraktan” diyerek kibirle isyan etti (A’râf, 12).
İnsan, nefsine ve şeytanın vesvesesine uyarak kötülüğe meyledebilir.
b) Kötülüğün Cazibesi
“Zulüm, onlara süslü gösterildi.” (Yûsuf, 18) → Geçici haz, güç tutkusu, hırs.
“İnsanların kendi elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde bozulma ortaya çıktı.” (Rûm, 41)
c) Hamâkat (Ahmaklık) ve Israr
“Onlar kötülük yapmakta yarışıyorlar, sanki ölüm yokmuş gibi!” (Hadis)
Kıyamet alâmetleri:
“Fitneler çoğalacak, insanlar ölümü isteyecek.” (Buhârî)
Kötüler, dünyayı tüketirken aslında kendi sonlarını hazırlıyor.
4. Allah Neden Kötülüğe İzin Veriyor?
a) İmtihan ve Hür İrade
“Biz emaneti göklere, yere ve dağlara sunduk; onlar yüklenmekten kaçındılar. Onu insan yüklendi…” (Ahzâb, 72)
Kötülük seçeneği olmasa, iyinin bir anlamı kalmazdı.
b) Hikmet ve Adalet
“Hoşunuza gitmeyen bir şeyde hayır vardır.” (Hadis)
Firavun’un zulmü, Musa’nın mucizelerini ortaya çıkardı.
c) Sonuç Kaçınılmaz: Ya Cennet ya Cehennem
“Dünya ahiretin tarlasıdır.” (Hadis)
Kötüler, kendi seçimleriyle cehennemi hak eder.
5. Mümin Nasıl Davranmalı?
✔ Sabır ve Şükür: “İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel şekilde sav.” (Fussilet, 34)
✔ Dua ve Tevekkül: “Allah’ım! Faydasız ilimden, korkmayan kalpten, doymayan nefisten sana sığınırım.” (Hadis)
✔ Amel-i Sâlih (İyi İşler): “Ölüm gelmeden hayatın, hastalık gelmeden sağlığın kıymetini bil.” (Hadis)
Sonuç: Hak ile Bâtılın Mücadelesi
Allah, iyiliği emreder çünkü Cennet’i inşa etmek ister. Kötüler ise
nefislerine uyarak kendi cehennemlerini diker. Fakat unutulmamalıdır ki:
“Hak geldi, bâtıl yok oldu. Zaten bâtıl yok olmaya mahkûmdur.” (İsrâ, 81)
İyiliğin zaferi kaçınılmazdır.
"Kötülüğe karşı diren. Eğer yapabilirsen, kötülüğü iyilikle sav. Çünkü şeytan bile iyilik karşısında âciz kalır." – Mevlânâ
Bu konu üzerine daha derin okuma yapmak istersen İmam Gazali’nin
"Kimyâ-yı Saâdet" veya Mevdudi’nin "Tefhimu’l Kur’an" eserlerini
öneririm.
Kaynakça (Önerilen Eserler):
Kur’an-ı Kerim
İmam Gazali, Kimyâ-yı Saâdet
Mevlânâ, Mesnevî
Mevdudi, Tefhimu’l Kur’an
Not: Bu makale, İslami kaynaklara dayalı bir tefekkür çalışmasıdır. Daha derin araştırma için ilgili eserlere başvurulmalıdır.
Bir Karoglan Raşit Tunca Makalesi
Raşit Tunca ve DeepSeek
Schrems, 08.07.2025
Seri ve Hızlı Okuma Tekniklerini Geliştirmenin Yolları Nelerdir?
Seri ve hızlı okuma becerisini geliştirmek, okuma hızını artırırken
anlama düzeyini korumak veya geliştirmek için çeşitli teknikler ve
düzenli pratik gerektirir. İşte etkili yöntemler:
1. Ön Hazırlık ve Odaklanma
Hedef Belirleme: Okuma amacınızı (bilgi edinme, sınav hazırlığı, eğlence vb.) netleştirin.
Göz Egzersizleri: Göz kaslarınızı esnetmek için saat yönünde ve tersi yönde göz hareketleri yapın.
Dikkat Dağıtıcıları Ortadan Kaldırın: Telefon, gürültü gibi unsurlardan uzaklaşın.
2. Aktif Okuma Teknikleri
Gözle Tarama (Skimming): Metni hızlıca tarayarak ana başlıkları, kalın yazıları ve özetleri okuyun.
Kelime Gruplarıyla Okuma: Tek tek kelimeler yerine 3-4 kelimelik grupları bir bakışta okuyun.
Geri Dönüşleri Azaltın: Gözünüzü geri kaydırmayı bırakın, anlamadığınız yerleri sonra tekrar edin.
3. Hız Artırıcı Uygulamalar
Pacemaker Kullanımı: Bir kalem veya parmakla satır boyunca hızınızı sabitleyin.
Zamanlayıcıyla Çalışma: Kronometreyle 1 dakikada okuduğunuz kelime sayısını ölçün ve aşamalı olarak artırın.
Online Araçlar: Spreeder, ReadSpeeder gibi uygulamalarla göz hızınızı eğitin.
4. Görsel Algıyı Geliştirme
Periferik Görüşü Genişletme: Gözünüzle sayfanın ortasına bakarken yanları da görmeye çalışın.
Göz Duraklamalarını Azaltma: Her satırda 2-3 duraklama yapmayı hedefleyin.
5. Kelime Hazinesi ve Anlama
Geniş Kelime Dağarcığı: Bilmediğiniz kelimeleri öğrenerek tekrar okuma ihtiyacını azaltın.
Ana Fikir ve Özet Çıkarma: Her bölüm sonunda kendi cümlelerinizle özet yapın.
6. Düzenli Pratik
Günlük Okuma Rutini: 15-20 dakikalık hızlı okuma seansları yapın.
Farklı Metin Türleri: Haber, akademik makale, roman gibi türlerle pratik yapın.
7. Fiziksel ve Zihinsel Sağlık
Göz Sağlığı: Düzenli göz kontrolleri yaptırın ve ekrana bakarken
20-20-20 kuralını (20 dakikada bir 20 saniye 20 metre uzağa bak)
uygulayın.
Uyku ve Beslenme: Yeterli uyku ve omega-3 gibi beyin dostu gıdalar tüketin.
Ekstra İpuçları
Metni Sorularla Okuma: "Yazar neyi vurguluyor?" gibi sorularla beyninizi aktif tutun.
Hızlı Okuma Kursları: Profesyonel eğitimlerden faydalanın.
Unutmayın:
Hızlı okuma, zamanla gelişen bir beceridir. Başlangıçta anlama oranınız
düşebilir, ancak pratikle hem hız hem anlama seviyesi artacaktır.
Tesbihat-ı Selase Müselsilât-ı Râşidiye
Tesbihat-ı Müselsilât-ı Râşidiye Dualarının Arapçası Türkçe Okunuşu Türkçe Meali Ve Faziletleri
Tesbihat-ı Müselsilât-ı Râşidiye, İslam tasavvufunda ve tarikatlarda
kullanılan, özel bir zikir ve tesbihat zincirini ifade eden bir
terimdir. Bu terimi daha iyi anlamak için, her bir kelimeyi ayrı ayrı
incelemek gerekir:
Tesbihat: Allah'ı anmak, yüceltmek ve O'na hamdetmek için söylenen
zikir ve duaların genel adıdır. "Sübhanallah," "Elhamdülillah," "Allahu
Ekber" gibi sözleri ve çekilen tesbihleri kapsar.
Müselsilât: "Zincirleme" veya "ard arda gelen" anlamına gelir. Bir
şeyin kesintisiz bir sıra halinde devam ettiğini belirtir. Tasavvufi
bağlamda, bu terim bir zikirin veya silsilenin (manevi zincirin)
kesintiye uğramadan, bir mürşidden diğerine aktarılarak günümüze kadar
ulaştığını ifade eder.
Râşidiye: "Râşidîlere ait" veya "doğru yolda olanlara ait" anlamına
gelir. Bu kelime, Bu tesbihatın Râşidi Tarikatını kurucusu İmam-ı Râşid
Hazretleri'nden Hz. Muhammed`e dayandığını gösterir.
Bu üç kelime birleştiğinde, Tesbihat-ı Müselsilât-ı Râşidiye, Râşid
Hazretleri'ne ait olan ve manevi bir zincir yoluyla nesilden nesile
aktarılcak olan özel bir zikir ve dua sistemini ifade eder.
Kısacası, bu terim, belirli bir manevi silsileye ait olan, kesintisiz
bir şekilde aktarılan ve özel bir düzene sahip olan tesbihatları
tanımlar.
Müselsilât-ı Râşidiye dualarının Türkçe okunuşlarını, her bir bölümün
Arapça metnini, ardından da Türkçe okunuşu ve mealini hazırladım.
Bu dualar, Kur'an-ı Kerim âyetleri, Peygamber Efendimiz'den (s.a.v.) ve
evliyaullah'tan gelen duâlardan derlenerek bir araya getirilmiş çok
kıymetli bir silsile oluşturmaktadır.
OKUMA USULU :
Hergün, günde bir defa, sabah veya ikindi yada akşam, vaktin müsait
olduğu vakitte zikredilir, yahutta günlük iki defa zikredilir hem
sabah seher vakti hem ikindiden sonra yada akşam vaktin müsait olduğu
vakitte.
OKUMA SÜRESi : Seri okuyabilen birisi için okuma süresi 5 Dakika dır.
Müselsilât-ı Râşidiye Tesbihatının Türkçe Okunuşu
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Hasbünallahivenimelvekil
Hasbünallahivenimelvekil
Hasbünallahivenimelvekil
Hasbünallahivenimelvekil
Ni’mel Mevla ve ni’me’n nasîr, ğufrâneke rabbenâ ve ileykel masîr
Ve mekerû ve mekarallâhu, vallâhu hayrul mâkirîn
Ve mekerû ve mekarallâhu, vallâhu hayrul mâkirîn
Ve mekerû ve mekarallâhu, vallâhu hayrul mâkirîn
ihlas Suresi
Bismillâhirrahmanirrahim
Hüvellâhü ehad. Allâhussamed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekün lehû küfüven ehad.
Bismillâhirrahmanirrahim
Hüvellâhü ehad. Allâhussamed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekün lehû küfüven ehad.
Bismillâhirrahmanirrahim
Hüvellâhü ehad. Allâhussamed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekün lehû küfüven ehad.
Fatiha Suresi
Euzübillahimineşşeytanirracim
Bismillâhirrahmanirrahim
Elhamdu lillâhi rabbil’alemin. Errahmânir’rahim. Mâliki yevmiddin.
İyyâke na’budu ve iyyâke neste’în, İhdinessırâtel mustakîm.
Sırâtellezine en’amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn.
Felak Suresi
Bismillahirrahmanirrahim
Eûzü birabbilfelak. Min şerri mâ halak. Ve min şerri ğâsikin izâ vekab.
Ve min şerrinneffâsâti fil’ukad. Ve min şerri hâsidin izâ hased.
Bismillahirrahmanirrahim
Eûzü birabbilfelak. Min şerri mâ halak. Ve min şerri ğâsikin izâ vekab.
Ve min şerrinneffâsâti fil’ukad. Ve min şerri hâsidin izâ hased.
Bismillahirrahmanirrahim
Eûzü birabbilfelak. Min şerri mâ halak. Ve min şerri ğâsikin izâ vekab.
Ve min şerrinneffâsâti fil’ukad. Ve min şerri hâsidin izâ hased.
Nas Suresi
Bismillahirrahmânirrahîm
Eûzü birabbinnâs. Melikinnâs. İlâhinnâs.Min şerrilvesvâsilhannâs. Ellezî yüvesvisü fî sudûrinnâsi, Minelcinneti vennâs.
Bismillahirrahmânirrahîm
Eûzü birabbinnâs. Melikinnâs. İlâhinnâs.Min şerrilvesvâsilhannâs. Ellezî yüvesvisü fî sudûrinnâsi, Minelcinneti vennâs.
Bismillahirrahmânirrahîm
Eûzü birabbinnâs. Melikinnâs. İlâhinnâs.Min şerrilvesvâsilhannâs. Ellezî yüvesvisü fî sudûrinnâsi, Minelcinneti vennâs.
Ayetel Kürsi
Bismillahirrahmânirrahîm
Allâhü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm, lâ te'huzühu sinetün velâ
nevm, lehu mâ fissemâvâti ve ma fil'ard, men zellezi yeşfeu indehu illâ
bi'iznih, ya'lemü mâ beyne eydiyhim vemâ halfehüm, velâ yu-hîtûne
bi'şey'im min ilmihî illâ bima şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel'ard,
velâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüvel aliyyül azim.
Bismillahirrahmânirrahîm
Allâhü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm, lâ te'huzühu sinetün velâ
nevm, lehu mâ fissemâvâti ve ma fil'ard, men zellezi yeşfeu indehu illâ
bi'iznih, ya'lemü mâ beyne eydiyhim vemâ halfehüm, velâ yu-hîtûne
bi'şey'im min ilmihî illâ bima şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel'ard,
velâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüvel aliyyül azim.
Bismillahirrahmânirrahîm
Allâhü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm, lâ te'huzühu sinetün velâ
nevm, lehu mâ fissemâvâti ve ma fil'ard, men zellezi yeşfeu indehu illâ
bi'iznih, ya'lemü mâ beyne eydiyhim vemâ halfehüm, velâ yu-hîtûne
bi'şey'im min ilmihî illâ bima şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel'ard,
velâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüvel aliyyül azim.
La Havle Vela Kuvvete İlla Billahil Aliyyil'Aziym,
La Havle Vela Kuvvete İlla Billahil Aliyyil'Aziym,
La Havle Vela Kuvvete İlla Billahil Aliyyil'Aziym.
Euzü bi kelimatillahit-taammati min şerri ma halag,
Euzü bi kelimatillahit-taammati min şerri ma halag,
Euzü bi kelimatillahit-taammati min şerri ma halag.
Bismillahillezi lâ yedzurru maasmihi şeyün fil erdzi velâ fissemâi ve hüvessemiulalim,
Bismillahillezi lâ yedzurru maasmihi şeyün fil erdzi velâ fissemâi ve hüvessemiulalim,
Bismillahillezi lâ yedzurru maasmihi şeyün fil erdzi velâ fissemâi ve hüvessemiulalim.
Estağfirullahellezi la ilahe illa hüvel Hayyul- Kayyumue ve etübü ileyh,
Estağfirullahellezi la ilahe illa hüvel Hayyul- Kayyumue ve etübü ileyh,
Estağfirullahellezi la ilahe illa hüvel Hayyul- Kayyumue ve etübü ileyh.
Estağfirullâh El Aziymu ve E Tübü ileyh,
Estağfirullâh El Aziymu ve E Tübü ileyh,
Estağfirullâh El Aziymu ve E Tübü ileyh.
Ve in yekâdullezîne keferû le yuzlikûneke bi ebsârihim lemmâ semîûz
zikra ve yekûlûne innehu le mecnûn(mecnûnun). Ve ma huve illa zikrun
lil'alemiyn,
Ve in yekâdullezîne keferû le yuzlikûneke bi ebsârihim lemmâ semîûz
zikra ve yekûlûne innehu le mecnûn(mecnûnun). Ve ma huve illa zikrun
lil'alemiyn,
Ve in yekâdullezîne keferû le yuzlikûneke bi ebsârihim lemmâ semîûz
zikra ve yekûlûne innehu le mecnûn(mecnûnun). Ve ma huve illa zikrun
lil'alemiyn.
Allâhümme innî es’elüke ilmen nâfian ve rızkan vâsian ve şifâen min külli dâin,
Allâhümme innî es’elüke ilmen nâfian ve rızkan vâsian ve şifâen min külli dâin,
Allâhümme innî es’elüke ilmen nâfian ve rızkan vâsian ve şifâen min külli dâin.
Sübhanallahi velhamdü lillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber, ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim,
Sübhanallahi velhamdü lillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber, ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim,
Sübhanallahi velhamdü lillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber, ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim.
Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerîke leh lehülmülkü ve lehülhamdü yühyî
ve yümîtu ve hüve hayyün lâ yemûtu biyedihil hayr ve hüve alâ külli
şey’in kadîr,
Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerîke leh lehülmülkü ve lehülhamdü yühyî
ve yümîtu ve hüve hayyün lâ yemûtu biyedihil hayr ve hüve alâ külli
şey’in kadîr,
Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerîke leh lehülmülkü ve lehülhamdü yühyî
ve yümîtu ve hüve hayyün lâ yemûtu biyedihil hayr ve hüve alâ külli
şey’in kadîr.
Subhanallahivebihamdihi, Subhanallahilaziym, Estağfirullah,
Subhanallahivebihamdihi, Subhanallahilaziym, Estağfirullah,
Subhanallahivebihamdihi, Subhanallahilaziym, Estağfirullah.
Vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil kafiriyn,
Vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil kafiriyn,
Vağfu anna vağfirlena Verhamna ente mevlana fensurna alel kavmil kafiriyn.
Rabbenâ efriğ aleynâ sabran ve sebbit akdâmenâ vensurnâ ale'l-kavmi'l-kâfirîn,
Rabbenâ efriğ aleynâ sabran ve sebbit akdâmenâ vensurnâ ale'l-kavmi'l-kâfirîn,
Rabbenâ efriğ aleynâ sabran ve sebbit akdâmenâ vensurnâ ale'l-kavmi'l-kâfirîn.
Allahümme malikel mülki, tü'til mülke men teşaü, ve tenziul mülke mimmen
teşaü, ve tüızzü men teşaü, ve tüzillü men teşaü, bi yedikel hayr,
inneke ala külli şey'in kadir. Tulicül leyle fin nehari, ve tulicün
nehara fil leyli, ve tuhricül hayye minel meyyiti, ve tuhricül meyyite
minel hayyi, ve terzüku men teşaü bi ğayri hisab.
Allahümme malikel mülki, tü'til mülke men teşaü, ve tenziul mülke mimmen
teşaü, ve tüızzü men teşaü, ve tüzillü men teşaü, bi yedikel hayr,
inneke ala külli şey'in kadir. Tulicül leyle fin nehari, ve tulicün
nehara fil leyli, ve tuhricül hayye minel meyyiti, ve tuhricül meyyite
minel hayyi, ve terzüku men teşaü bi ğayri hisab.
Allahümme malikel mülki, tü'til mülke men teşaü, ve tenziul mülke mimmen
teşaü, ve tüızzü men teşaü, ve tüzillü men teşaü, bi yedikel hayr,
inneke ala külli şey'in kadir. Tulicül leyle fin nehari, ve tulicün
nehara fil leyli, ve tuhricül hayye minel meyyiti, ve tuhricül meyyite
minel hayyi, ve terzüku men teşaü bi ğayri hisab.
innel hasenât, yüzhibnes seyyiât,
innel hasenât, yüzhibnes seyyiât,
innel hasenât, yüzhibnes seyyiât.
Ve kul rabbirhamhumâ kemâ rabbeyânî sagîrâ,
Ve kul rabbirhamhumâ kemâ rabbeyânî sagîrâ,
Ve kul rabbirhamhumâ kemâ rabbeyânî sagîrâ.
Rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ,
Rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ,
Rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ.rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ
isran kemâ hameltehu alellezîne min kablinâ, rabbenâ ve lâ tühammilnâ mâ
lâ tâkate lenâ bih,
Feinne meal usri yusrân, İnne meal usri yusrâ,
Feinne meal usri yusrân, İnne meal usri yusrâ,
Feinne meal usri yusrân, İnne meal usri yusrâ,
Fe izâ feragte fensab. Ve ilâ rabbike fergab.
Rabbenâ âtinâ fid'dünyâ haseneten ve fil'âhireti haseneten vegınâ azâbennâr. Birahmetike yâ Erhamerrahimîn.
Rabbenâ âtinâ fid'dünyâ haseneten ve fil'âhireti haseneten vegınâ azâbennâr. Birahmetike yâ Erhamerrahimîn.
Rabbenâ âtinâ fid'dünyâ haseneten ve fil'âhireti haseneten vegınâ azâbennâr. Birahmetike yâ Erhamerrahimîn.
Rabbenâğfirlî ve li-vâlideyye ve lil-mü'minîne yevme yekumü'lhisâb.
Rabbenâğfirlî ve li-vâlideyye ve lil-mü'minîne yevme yekumü'lhisâb.
Rabbenâğfirlî ve li-vâlideyye ve lil-mü'minîne yevme yekumü'lhisâb.
Allâhumme salli alâ seyyidina Muhammedin ve alâ âli seyyidina Muhammed.
Kemâ salleyte alâ seyyidina ibrâhîme ve alâ âli seyidina ibrâhîme inneke
hamîdun mecîd.
Allâhumme bârik alâ seyyidina Muhammedin ve alâ âli seyyidina Muhammed.
Kemâ bârakte alâ seyyidina ibrahîme ve alâ âli seyyyidina ibrâhîme
inneke hamîdun mecîd.
Allâhumme salli alâ seyyidina Mehdi ve alâ âli seyyidina Mehdi. Kemâ
salleyte alâ seyyidina ibrâhîme ve Muhammede ve alâ âli seyidina
ibrâhîme ve Muhammede inneke hamîdun mecîd.
Allâhumme bârik alâ seyyidina Mehdi ve alâ âli seyyidina Mehdi. Kemâ
bârakte alâ seyyidina ibrahîme ve Muhammede ve alâ âli seyyyidina
ibrâhîme ve Muhammede inneke hamîdun mecîd.
Ha mim, Ha mim, Ha mim, Ha mim, Ha mim, Ha mim, Ha mim, Kef He Ye Ayn
Sad Kifayetüna, Ha mim Ayn sin Kaf Himayetüne,
Feseyekfikehümullahuvehüvessemiulaliym,
Feseyekfikehümullahuvehüvessemiulaliym,
Feseyekfikehümullahuvehüvessemiulaliym.
Allahümme inni üridü en üceddidenlil imane vennikaha tecdiden bi-kavli lailahe illallah Muhammedün rasulullah,
Allahümme inni üridü en üceddidenlil imane vennikaha tecdiden bi-kavli lailahe illallah Muhammedün rasulullah,
Allahümme inni üridü en üceddidenlil imane vennikaha tecdiden bi-kavli lailahe illallah Muhammedün rasulullah.
Radziytü billahi Rabben, ve bil-İslami diynen. Vebi Muhammedin sallallahü aleyhi ve selleme Rasülen ve Nebiyyen.
Ya mukallibel kulub, Sebbit Kulubena ala dinike,
Ya mukallibel kulub, Sebbit Kulubena ala dinike,
Ya mukallibel kulub, Sebbit Kulubena ala dinike.
Subhanallah, Subhanallah, Subhanallah.
Elhamdülillah, Elhamdülillah, Elhamdülillah.
Allahuekber, Allahuekber, Allahuekber.
Estağfirullah, Estağfirullah, Estağfirullah.
Allâhumme salli alâ Seyyidina Muhammedin ve alâ eâli seyyidina Muhammed,
Allâhumme salli alâ Seyyidina Muhammedin ve alâ eâli seyyidina Muhammed,
Allâhumme salli alâ Seyyidina Muhammedin ve alâ eâli seyyidina Muhammed,
Allâhumme barik alâ Seyyidina Muhammedin ve alâ eâli seyyidina Muhammed.
Allâhumme salli alâ Seyyidina Mehdi ve alâ eâli seyyidina Mehdi,
Allâhumme salli alâ Seyyidina Mehdi ve alâ eâli seyyidina Mehdi,
Allâhumme salli alâ Seyyidina Mehdi ve alâ eâli seyyidina Mehdi,
Allâhumme barik alâ Seyyidina Mehdi ve alâ eâli seyyidina Mehdi.
La ilahe illallah, La ilahe illallah, La ilahe illallah.
Muhammedun Rasulallah.
Allah,Allah,Allah,Allah,Allah,Allah
Rabbi inneke semîud duâi,
Tekabbel minna inneke entes semiul Aliym,
Fi külli lamhatin ve nefesin
Adede ma vesiahu ilmullah,
Sadakallahül Aziym. Rabbena ve takabbel bi duai, Rabbenağfirli veli
valideyye velil muminine yevme yekumul hisab, istecib duaena birhametike
ya erhamerrahimiyn. Veselamün alel Mürseliyn, Velhamdülillahi Rabbel
Alemiyn.
أعوذ بالله من الشيطان الرجيم بسم الله الرحمن الرحيم
وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْاٰنِ مَا هُوَ شِفَٓاءٌ وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِن۪ينَۙ وَلَا يَز۪يدُ الظَّالِم۪ينَ اِلَّا خَسَاراً
صَدَقَ اللّهُ العَظِيمُ
وَسَلَٰمٌ عَلَىٰ عِبَادِهِ ٱلَّذِينَ ٱصْطَفَىٰٓ
وَٱلسَّلَٰمُ عَلَىٰ مَنِ ٱتَّبَعَ ٱلْهُدَىٰٓ
وَالسَّلَامُ عَلَيَّ يَوْمَ وُلِدْتُ وَيَوْمَ اَمُوتُ وَيَوْمَ اُبْعَثُ حَيًّا
سُبْحَٰنَ رَبِّكَ رَبِّ ٱلْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ
وَسَلَٰمٌ عَلَى ٱلْمُرْسَلِينَ
وَٱلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ
Âmin, Âmin, Âmiyn
Esma-ül Hüsna ve Esma-ül Hüsnanın Anlamları Hakkında