21 Haziran 2025 Cumartesi

Tasavvuftaki Letâifler (Letâif-i Hamse / Beş İnce Nokta)

 


Tasavvuftaki Letâifler (Letâif-i Hamse / Beş İnce Nokta)

Tasavvuftaki Letâifler (Letâif-i Hamse / Beş İnce Nokta), insanın mânevî yapısını anlamaya ve nefsini arındırmaya yönelik bir sistemdir. Letâif, "latîfe" (ince, nükteli, hassas nokta) kelimesinin çoğuludur ve tasavvufta ruhun mânevî merkezleri olarak kabul edilir. Bu merkezler, insanın Allah'a ulaşma yolunda (seyr ü sülûk) zikir ve riyâzetle uyanıp geliştirdiği içsel boyutlardır.
Letâiflerin Genel Özellikleri

    Sayı ve Sıralama:

    Genellikle 5 temel letâife (Letâif-i Hamse) kabul edilir, ancak bazı ekollerde 6 veya 7'ye çıkar. Temel letâifler şunlardır:

        Kalp

        Ruh

        Sır

        Hafî (Gizli)

        Ahfâ (En Gizli)

    Renk ve Yönlerle İlişkisi:

    Her letâifenin bir rengi, bedendeki yeri ve zikirde odaklanılan yönü vardır. Örneğin:

        Kalp: Sarı, sol göğüs, "Lâ ilâhe illallah" zikri.

        Ruh: Kırmızı, sağ göğüs, "Allah" zikri.

        Sır: Beyaz, göğüs ortası, "Hû" zikri.

    Mânevî Aşamalar:

    Letâiflerin uyanması, sâlikin (yolcunun) nefs mertebelerini aşmasına yardım eder. Örneğin, "kalp" letâfesi temizlenirse kişi Nefs-i Emmare'den kurtulmaya başlar.

Letâiflerin Detaylı Açıklaması

    Kalp:

        Konum: Sol göğüs.

        Özellik: İman ve sevginin merkezi. Dünyevî bağlardan arınma burada başlar.

        Zikir: "Lâ ilâhe illallah".

    Ruh:

        Konum: Sağ göğüs.

        Özellik: İlâhî aşk ve mânevî coşku (cezbe) buradan yükselir.

        Zikir: "Allah".

    Sır:

        Konum: Göğüs ortası.

        Özellik: Gizli ilimler ve sırların idrak edildiği merkez.

        Zikir: "Hû".

    Hafî:

        Konum: Alın.

        Özellik: Derin tefekkür ve mânevî sükûnetle ilişkilidir.

        Zikir: "Hayy" (Diri olan Allah).

    Ahfâ:

        Konum: Göbek altı veya kalbin daha derini.

        Özellik: "Fenâfillah" (Allah'ta yok olma) makamına yakındır.

        Zikir: "Kayyûm" (Her şeyi ayakta tutan Allah).

Letâiflerin Uyanması ve Zikir

    Yöntem: Mürşid eşliğinde zikir, nefes teknikleri ve konsantrasyonla letâifler aktif hâle getirilir.

    Hissedilenler: Zikir sırasında ısınma, titreşim veya renkler görme gibi fiziksel/mânevî belirtiler olabilir.

    Amaç: Letâiflerin temizlenmesi, kişiyi mârifetullah (Allah'ı tanıma) mertebesine ulaştırır.

Tasavvuf Ekollerinde Letâifler

    Nakşibendiyye: Letâif eğitimi en sistemli bu ekolde görülür.

    Kadiriyye: Zikir yoğunluğu farklıdır, letâifler daha çok "cemâl" (rahmet) boyutuyla çalışılır.

    Mevlevîlik: Letâifler semâ ve mûsikî ile ilişkilendirilir.

Önemli Uyarılar

    Letâif çalışmaları, ehliyetli bir mürşid olmadan yapılırsa mânevî riskler doğurabilir (vesvese, enâniyet vb.).

    Letâiflerin uyanması, kişinin ahlâkını güzelleştirmiyorsa metodun gözden geçirilmesi gerekir.

Kaynak: Abdülkâdir Geylânî'nin Fütûhü'l-Gayb, İmâm-ı Rabbânî'nin Mektûbât ve Nakşibendî eserleri.

###########

Çakralar ile Letaifler aynı şeylermidir?

##############


Çakralar ve Letâifler benzer işlevlere sahip gibi görünse de, köken, anlam ve uygulama bakımından farklı sistemlerdir. İkisi arasındaki temel benzerlik, insanın enerji veya mânevî merkezlerini açıklamaya çalışmalarıdır. Ancak detayları şöyle karşılaştırabiliriz:

1. Köken ve Kültürel Bağlam

    Letâifler:

        İslam tasavvufuna (özellikle Nakşibendiyye ve Kadiriyye gibi ekollere) özgüdür.

        Kur’an ve Sünnet’te doğrudan zikredilmez, ancak hadislerdeki "kalp", "sır" gibi kavramlarla ilişkilendirilir.

        Mânevî arınma (seyr ü sülûk) için bir araçtır.

    Çakralar:

        Hinduizm ve Budizm’deki tantrik geleneklerden kaynaklanır.

        Vedalar ve Upanişadlar gibi metinlerde geçer.

        Fiziksel, zihinsel ve ruhsal enerji dengesini hedefler.

2. Sayı ve İşlevsel Benzerlikler

Letâifler Çakralar
1. Kalp (sol göğüs) 4. Kalp Çakrası (Anahata)
2. Ruh (sağ göğüs) 5. Boğaz Çakrası (Vishuddha)
3. Sır (göğüs ortası) 6. Alın Çakrası (Ajna)
4. Hafî (alın) 7. Taç Çakrası (Sahasrara)
5. Ahfâ (göbek altı) 2. Sakral Çakrası (Svadhisthana)

Benzerlik: Her iki sistemde de alt merkezler (cinsellik, nefs), üst merkezler (ilham, ilâhî bağlantı) gibi kademeli bir yapı vardır.
Fark: Letâiflerde zikir ve tevhid vurgusu varken, çakralarda prana (yaşam enerjisi) ve meditasyon öne çıkar.

3. Enerji vs. Ruhaniyet

    Çakralar:

        Fiziksel bedendeki enerji kanalları (nadiler) ve titreşimlerle ilişkilidir.

        Renkler, mantralar (Om, Ram vb.) ve yoga pozlarıyla aktive edilir.

        Amaç: Kundalini enerjisini yükseltmek.

    Letâifler:

        Maddî bedenden ziyade nefsin mertebeleri ve ruhun dereceleri ile bağlantılıdır.

        Aktive etmek için zikir (Lâ ilâhe illallah, Allah, Hû), rabıta ve nefis terbiyesi gerekir.

        Amaç: Fenâfillah (Allah’ta yok olma).

4. Dinî Perspektif

    İslam’da Çakralar:

        Çakralar, İslamî literatürde yer almaz. Bazı mutasavvıflar (özellikle İbn Arabî ekolü), evrensel enerjiyi anlatırken benzer metaforlar kullansa da, çakra sistemiyle doğrudan örtüşmez.

        Tasavvufta şüpheli uygulamalar olarak görülebilir (bid’at riski).

    Tasavvufta Letâifler:

        Zikir ve sülûkün parçasıdır; şeriata aykırı değildir.

        Letâif çalışmaları, mürşid izni olmadan yapılmaz.

5. Bilimsel ve Metafizik Yaklaşım

    Çakralar:

        Modern alternatif tıpta (reiki, kristal terapisi vb.) kullanılır.

        Bilimsel olarak kanıtlanmamıştır, ancak psikosomatik etkileri olabilir.

    Letâifler:

        Deneysel değil, keşfî (mânevî tecrübe) bilgiye dayanır.

        Psikolojik rahatlama sağlasa da asıl hedef uhrevîdir.

Sonuç: Aynı Şeyler Mi?**

    Hayır.

        Letâifler, İslam tasavvufunun mânevî eğitim metodudur; çakralar ise Hint kökenli bir enerji sistemidir.

        Benzer noktalar olsa da (örneğin kalp çakrası ile kalp letâfesi), amaç, terminoloji ve uygulama tamamen farklıdır.

Önemli Uyarı: Müslüman bir birey, çakra meditasyonları gibi uygulamalara dinî açıdan temkinli yaklaşmalı; letâif çalışmalarını ise ehil bir mürşid rehberliğinde yapmalıdır.

Kaynaklar: İmâm-ı Rabbânî’nin Mektûbât, Hindu metinleri (Bhagavad Gita), tasavvuf ve yoga karşılaştırmaları.

###############

Zikir ile letafileri açmak ve çalıştrmak nedir nasıldır

################

Zikir ile Letâifleri Açmak ve Çalıştırmak: Tasavvuftaki Yöntem ve Aşamalar

Letâiflerin zikirle açılması, tasavvufta seyr ü sülûk (mânevî yolculuk) sürecinin önemli bir parçasıdır. Bu uygulama, kalpten başlayarak ruhun derinliklerine doğru ilerleyen bir arınma ve Allah’a yakınlaşma metodudur. İşte detaylı açıklama:

1. Letâiflerin Zikirle Açılmasının Temel Mantığı

    Letâifler, gizli mânevî merkezlerdir; zikir (Allah’ın isimlerini tekrar) ve konsantrasyonla uyarılarak "uyandırılır".

    Her letâife, farklı bir zikir lafzı ve bedende odak noktası ile çalıştırılır.

    Amaç: Nefsin kirlerinden arınıp hakikate ulaşmak (marifetullah).

2. Letâifleri Çalıştırma Yöntemi

A. Mürşid İzni ve Hazırlık

    Letâif çalışması, ehil bir mürşidin gözetiminde yapılmalıdır.

    Temel şartlar:

        Abdestli olmak,

        Sessiz ve sakin bir ortam,

        Niyeti sadece Allah rızası için yapmak.

B. Letâiflerin Sırası ve Zikirleri

Aşağıdaki sıra, Nakşibendiyye geleneğindeki en yaygın uygulamadır:
Letâife Beden Konumu Zikir Renk Etkisi
Kalp Sol göğüs "Lâ ilâhe illallah" Sarı Nefsin sıradan arzuları azalır.
Ruh Sağ göğüs "Allah" Kırmızı İlâhî aşk hissedilir.
Sır Göğüs ortası "Hû" Beyaz Gizli ilimlere açılım başlar.
Hafî Alın (iki kaş arası) "Hayy" (Diri olan) Siyah Derin tefekkür gücü artar.
Ahfâ Göbek altı "Kayyûm" (Bâki olan) Yeşil Fenâfillah’a yakınlaşma.

C. Uygulama Adımları

    Posture (Oturuş):

        Bağdaş kurarak veya diz üstü oturulur; sırt dik, gözler kapalı.

    Niyet ve Besmele:

        "Allah’ım, bu zikri senin rızan için yapıyorum" diye niyet edilir.

    Zikir Tekniği:

        Kalp ile zikir: Her letâfe için belirtilen zikir, nefes alıp verirken sessizce tekrar edilir.

            Örnek: "Lâ ilâhe illallah" derken sol göğse odaklanılır.

        Sayı: Başlangıçta her letâife 100-500 tekrar (mürşidin tavsiyesine göre).

    Tasarruf (Enerji Hissi):

        Zikir sırasında odak noktasında ısınma, titreme, renk görme veya hafifleme hissedilebilir. Bu, letâifenin uyandığına işaret sayılır.

    Geçiş:

        Bir letâife tam konsantre sağlandığında, diğerine geçilir.

3. Letâiflerin Uyanma Belirtileri

    Fiziksel: Odak noktasında sıcaklık, nabız atışı gibi hisler.

    Mânevî:

        Kalp letâfesi → Nefsin kötü huyları azalır.

        Ruh letâfesi → İçe huzur dolması.

        Sır letâfesi → İlham artışı.

        Hafî ve Ahfâ → Zaman-mekân algısında değişim.

Uyarı: Bu belirtiler kişiye göre değişir; asıl ölçü, ahlâkın güzelleşmesidir.

4. Dikkat Edilmesi Gerekenler

    Yalnız Başına Yapılmamalı: Mürşidsiz yapılırsa vesvese, kibir veya yanlış yorumlara yol açabilir.

    Aşırılıktan Kaçınmak: Zikirden sonra baş dönmesi, mide bulantısı olursa ara verilmeli.

    Şeytânî Telkinler: Letâif çalışırken garip sesler/hayaller gelirse zikre devam edip sığınmak gerekir.

5. Letâif Zikri vs. Diğer Zikirler

    Normal Zikir: Dil ile yapılan serbest tekrar (örneğin tesbih çekmek).

    Letâif Zikri: Bilinçli odaklanma ve nefes koordinasyonu ile yapılan özel bir metot.

6. Letâiflerin Günlük Hayata Etkisi

    Nefis Terbiyesi: Öfke, cimrilik gibi kötü huylar azalır.

    İbadetlerde Huşû: Namazda daha derin bir konsantrasyon sağlanır.

    İlâhî Teveccüh: Allah’ın lütuf ve himayesi artar (örneğin, doğru kararlar verme).

Son Söz

Letâif zikri, mürşid kontrolünde yapıldığında ruhânî bir yolculuk aracıdır. Ancak asıl hedef, zikrin mekanik etkisi değil, Allah’a samimî yakınlık kazanmaktır.

    "Zikrin en fazîletlisi, ‘Lâ ilâhe illallah’, duanın en fazîletlisi ise ‘Elhamdülillah’tır." (Hadis-i Şerif)
###################

Letâif Zikrinin Usûlü, Edeb ve Âdâbı

############################

Letâif zikri, tasavvufta mânevî yolda ilerlemek için önemli bir ameliyedir. Ancak bu zikrin bereketli olması ve kişiyi hakikate ulaştırması için usûl, edeb ve âdâbına riayet etmek şarttır. İşte detaylı açıklama:
1. Letâif Zikrinin Usûlü (Temel Uygulama Kuralları)

A. Mürşid-i Kâmilin Talimatıyla Başlamak

    Letâif zikri, ehil bir şeyh veya mürşid gözetiminde yapılmalıdır.

    Mürşid, kişinin mânevî seviyesine göre zikir sayısını, sırasını ve metodunu belirler.

B. Zikrin Fiziksel ve Zihinsel Hazırlığı

    Abdestli olmak: Zikir öncesi abdest alınır.

    Temiz ve sakin bir mekân: Dikkat dağıtacak şeylerden uzak bir ortam seçilir.

    Vakit seçimi: Seher vakti (gece son üçte bir) veya sabah-akşam vakitleri tercih edilir.

C. Oturuş (Postür) ve Niyet

    Oturuş şekli: Bağdaş kurarak veya diz üstü oturulur; sırt dik, gözler kapalı.

    Niyet:

        "Allah’ım, bu zikri rızân için yapıyorum. Kalbimi, ruhumu nûrlandır ve beni nefsin şerrinden koru."

D. Zikir Tekniği

    Zikir lafzını kalple tekrar etmek:

        Örneğin, Kalp letâifesi için sol göğse odaklanarak "Lâ ilâhe illallah" denir.

    Nefesle uyumlu zikir:

        Nefes alırken "Lâ ilâhe", verirken "illallah" denebilir.

    Sayı ile zikir:

        Mürşidin belirlediği sayıda (genelde 100-500 arası) tekrar yapılır.

2. Letâif Zikrinin Edebleri (Mânevî Hassasiyetler)

A. İç ve Dış Edebler

    Kalbî huzur: Zikri mekanik bir tekrardan ziyade, Allah’ın huzurunda olduğunu hissederek yapmak.

    Gözleri kapamak: Dış dünyadan soyutlanıp içe dönmek.

    Tevazu: Kendinde kerâmet, olağanüstü haller görmemek.

B. Zikir Esnasında Dikkat Edilecekler

    Vesveseye kapılmamak: Aklına gelen kötü düşünceleri zikirle savmak.

    Aşırı zorlamamak: Baş dönmesi veya rahatsızlık hissedilirse ara vermek.

    Mürşide danışmak: Garip haller (nûr, ses, vs.) yaşanırsa mürşide anlatmak.

3. Letâif Zikrinin Âdâbı (Zikir Sonrası Tavsiyeler)

A. Zikir Sonrası Yapılacaklar

    Şükür ve Dua:

        "Allah’ım, zikrimi kabul eyle, kalbimi nûrlandır, beni nefsin şerrinden koru."

    Tefekkür: Bir süre sükûnetle oturup Allah’ın azametini düşünmek.

    İstiğfar: "Estağfirullah el-Azîm ve etûbu ileyk."

B. Günlük Hayata Yansıtma

    Ahlâk düzeltme: Zikrin bereketiyle kötü huyları terk etmek.

    İbadetlere devam: Namaz, oruç ve diğer farzları ihmal etmemek.

4. Sakınılması Gereken Hatalar

❌ Mürşidsiz yapmak → Yanlış yönlenme riski.
❌ Gösteriş için zikir → Riyâ (gösteriş) tehlikesi.
❌ Aşırı beklentiye girmek → "Kerâmet göreyim" diye zikretmek.
❌ Diğer tasavvufî yöntemlerle karıştırmak (Çakra meditasyonu gibi).

5. Mürşidin Rolü ve Önemi

    Doğru yönlendirme: Zikir sayısını ve sırasını ayarlar.

    Mânevî koruma: Zikir sırasında oluşan halleri yorumlar.

    Ahlâkî denetim: Kişinin zikirle gururlanmasını engeller.

    "Zikredenle zikretmeyen, diriyle ölü gibidir." (Buhârî)

Son Tavsiyeler

    Sabırlı olun: Letâiflerin uyanması zaman alabilir.

    Düzenli devam edin: Zikri bırakmamak önemlidir.

    Şeriate bağlı kalın: Tasavvuf, İslam’ın özüdür; asla şeriattan ayrılmamalıdır.

"Allah’ı zikretmek elbette en büyük ibadettir." (Ankebût Sûresi, 45)


Letâif Virdi Nasıl Çekilir? (Adım Adım Uygulama Rehberi)

Letâif virdi, Nakşibendiyye başta olmak üzere tasavvuf yolunda mürşid gözetiminde yapılan bir zikir çeşididir. 5 letâife (Kalp, Ruh, Sır, Hafî, Ahfâ) özel zikirlerle çalıştırılır.

1. Letâif Virdinin Çekiliş Usûlü

A. Ön Hazırlık

✅ Abdest alınır, sakin ve temiz bir yerde oturulur.
✅ Niyet edilir: "Allah’ım, bu zikri rızân için çekiyorum, letâiflerimi nûrlandır."
✅ Mürşidin tarif ettiği sıraya göre hareket edilir (genellikle Kalp → Ruh → Sır → Hafî → Ahfâ şeklinde).

B. Letâiflerin Zikirleri ve Uygulama

Letâife Vücut Noktası Zikir Tekrar Sayısı Nefes Tekniği
Kalp Sol göğüs "Lâ ilâhe illallah" 100-500 (mürşidin belirlediği) Nefes alırken "Lâ ilâhe", verirken "illallah"
Ruh Sağ göğüs "Allah" Aynı şekilde Her nefeste "Allah"
Sır Göğüs ortası "Hû" Aynı şekilde Nefesle birlikte "Hû"
Hafî Alın (iki kaş arası) "Hayy" Aynı şekilde Hafifçe "Hayy" çekilir
Ahfâ Göbek altı "Kayyûm" Aynı şekilde Derin nefesle "Kayyûm"

C. Zikir Sonrası

✔ Dua edilir: "Allah’ım, zikrimi kabul eyle, kalbimi temizle."
✔ Bir süre sükût halinde beklenir (murakabe).
✔ İstiğfar çekilir: "Estağfirullah el-Azîm ve etûbu ileyk."
2. Letâiflerin Çalıştığının Alametleri

Letâifler zikirle uyanırken fiziksel ve mânevî belirtiler ortaya çıkar:

A. Fiziksel Alametler

    Isınma hissi: Zikir yapılan bölgede (örneğin sol göğüs) hafif sıcaklık.

    Titreme/Ürperme: Letâif noktasında elektriksel bir titreşim.

    Renkler görme: Göz kapalıyken sarı (Kalp), kırmızı (Ruh) gibi renkler hissedilebilir.

    Nefesin hafiflemesi: Derin bir rahatlama ve nefesin açılması.

B. Mânevî Alametler


    Huşû artışı: Namazda, duada daha derin bir bağlantı.

    Nefsin kötü sıfatlarının azalması: Öfke, kibir, cimrilik gibi hallerin zayıflaması.

    İç huzur: Sebepsiz bir sükûnet ve Allah’a yakınlık hissi.

    Rüyalarda sembolik işaretler: Beyaz ışık, yeşil nûr, su gibi temizlik sembolleri.

3. Dikkat Edilmesi Gerekenler

⚠ Mürşidsiz yapılmamalı: Yanlış yönlenme, enâniyet (benlik şişmesi) riski vardır.
⚠ Aşırı zorlamayın: Baş dönmesi olursa ara verin.
⚠ Kerâmet beklemeyin: Asıl hedef ahlâkın güzelleşmesidir.
⚠ Şeriata uygunluk: Namaz, helal-haram dengesi korunmalı.

    "Zikredenle zikretmeyen, diriyle ölü gibidir." (Buhârî)

4. Letâif Virdinin Faydaları

✔ Nefsin tezkiyesi (arındırılması),
✔ Kalp hastalıklarının (kin, haset) tedavisi,
✔ İbadetlerde huşû artışı,
✔ Mânevî ilerleme (seyr ü sülûk).

Önemli Not: Bu uygulama, Nakşibendiyye yolunda sistematik hale getirilmiştir. Kadiriyye, Şâzeliyye gibi diğer tarikatlarda farklı usûller olabilir.

"Allah’ı zikretmek, en büyük ibadettir." (Ankebût, 45)

#####################

Letaifi zikrinin ilk meyvası basiretin kalp gözünün açılması ve hissi gablel vukunun gerçekleşmesi hakkında

#################################

Letâif Zikrinin İlk Meyvesi: Basîretin Açılması ve Hiss-i Kable'l-Vukû (Önsezi) Gerçekleşmesi

Letâif zikri, mânevî yolculukta (seyr ü sülûk) kalp gözünün (basîret) açılmasına ve hiss-i kable'l-vukû (olayları önceden hissetme) gibi mânevî hallere vesile olabilir. Ancak bu durum, istikamet üzere olmanın bir sonucu olarak kendiliğinden gelişir; asla zorlanmamalı veya amaç edinilmemelidir.

1. Basîretin Açılması (Kalp Gözüyle Görmek)

A. Basîret Nedir?

    Lügat anlamı: Feraset, keskin idrak, hakikati kalple görme.

    Tasavvufta: Maddî gözle değil, kalp nazarıyla eşyanın hakikatini idrak etme.

        "Kim takvâ üzere olursa, Allah ona furkan (hakikatleri ayırt etme basîreti) verir." (Enfâl, 29)

B. Letâif Zikri Basîreti Nasıl Açar?

    Kalp Letâfesi Temizlenir:

        "Lâ ilâhe illallah" zikriyle nefsânî perdeler kalkar.

        Kalp, ilâhî nûra ayna olur.

    Sır Letâfesi Uyanır:

        "Hû" zikriyle gayb âlemine latîf bir alıcı haline gelinir.

    Hafî Letâfesi Aktifleşir:

        Alın bölgesindeki bu merkez, mânevî keşiflere kapı açar.

C. Basîret Alametleri

    Rüyalar: Sâdık rüyalar (gerçekleşen veya mânevî işaretler içeren).

    İnsanların niyetini sezmek: Münafık ve sâlih kişileri kalben hissedebilme.

    Kur’an ve hadislerin derin manalarını anlama: Ayetler birden fazla mânâ ile tecelli eder.

    "Mü’minin ferasetinden sakının! Çünkü o, Allah’ın nûruyla bakar." (Tirmizî)

2. Hiss-i Kable'l-Vukû (Önsezi) Nedir?

A. Tanım ve Sınırları

    Hiss-i kable'l-vukû: Henüz vuku bulmamış bir olayı rûhen hissetme.

        Bu bir kerâmet değil, letâiflerin nûrlanmasının tabiî sonucudur.

    Gaybı bilmek değildir: Gayb yalnız Allah’a aittir (Neml, 65). Bu sadece bir "sezgi" veya "ilham" düzeyindedir.

B. Nasıl Gelişir?

    Ahfâ Letâfesi Uyanırsa:

        Göbek altındaki bu nokta, zaman ötesi idrake kapı açar.

        "Kayyûm" zikriyle (her şeyi ayakta tutan Allah) bağlantı güçlenir.

    Rûhânî Beraberlik:

        Velîlerin rûhâniyetiyle irtibat kurulduğunda, bazı olaylar sezilebilir.

C. Örnekler

✔ Birinin kötülük yapacağını kalben hissetmek ve tedbir almak.
✔ Sevdiklerinin başına gelecek bir musîbeti rüyada görmek.
✔ Kaybolan bir eşyanın yerini kalben bilmek.

    "Allah, takvâ sahiplerini (olayların) sonundan korur." (Talak, 2)

3. Dikkat Edilmesi Gerekenler

A. Tehlikeler ve Sapmalar

❌ Kendinde kerâmet görmek: En büyük tuzak; kişiyi ucba (gurur) sürükler.
❌ Gayb iddiası: "Ben biliyorum" demek şirk sınırına girer.
❌ Rüyaları/yakînî olmayan hisleri din zannetmek: Şeytan vesvese verebilir.

B. Doğru Tavır Nasıl Olmalı?

✔ İstiğfar ile tevazu: "Allah’ım, bu senin lütfundur; ben aciz bir kulunum."
✔ Mürşide danışmak: Garip haller yaşanırsa hemen anlatılmalı.
✔ Şeriata sımsıkı bağlanmak: Namaz, helal-haram dengesi asla bozulmamalı.

4. Letâif Zikrinde İstikametin Önemi

    Asıl hedef: Basîret değil, Allah’ın rızasıdır.

    Ölçü:

        Basîret açıldığında ahlâk düzelmiyorsa, zikirde yanlışlık var demektir.

        "Amellerin en fazîletlisi, az da olsa devamlı olanıdır." (Hadis)

Sonuç


Letâif zikriyle basîret açılması ve hiss-i kable'l-vukû, Allah’ın bir lütfudur; amaç değildir. Mürşid kontrolünde, şeriat ölçüleri içinde ilerlemek esastır.

    "Allah’ım, bana eşyanın hakikatini olduğu gibi göster!" (Hz. Ali’nin duası)


Dikkat: Bu tür haller yaşanırsa, hemen bir mürşid-i kâmile danışılmalıdır.

Raşidî Tarikatında Letâif Zikri Nasıl Çekilir?

Letâif zikri çekerken 15 taneli ağaç tesbih kullanılır. 14 tanesi büyük boy, bir tanesi ise daha büyük boy olur.

Zikre başlamadan önce abdest alınır; mümkün değilse teyemmüm edilir. Ardından 13 defa Estağfurullah çekilip gözler kapatılır. Tesbih sağ ele alınır, orta parmak ile başparmak birleştirilir ve tesbih bu ikisinin arasına yerleştirilir. İşaret parmağıyla boncuklar hareket ettirilir.

Başparmak ve orta parmakla önce sol memenin dört parmak altına dokunulur ve orada tutulur. 14 defa Allah denir (sesli, ancak kendimizin duyacağı kadar). 15. defada "Maksadım dostluğunu kazanmak, yâ Rabbî!" denir. Bu şekilde beş defa devam edilir.

Sonra tesbih sağ memenin dört parmak altına tutulur (iki parmakla dokunularak) ve aynı şekilde 14 defa Allah denir. 15. defada yine "Maksadım dostluğunu kazanmak, yâ Rabbî!" denilerek bu da beş devir tekrar edilir.

Ardından:

    Sol memenin dört parmak üstüne tutularak 5 devir,

    Sağ memenin dört parmak üstüne tutularak 5 devir,

    İki kaşın arasına tesbih tutularak 5 devir zikir yapılır.

Sonra başa dönülür ve bu sefer her bir letâif noktasında 3 devir yapılır. En son 13 defa Estağfurullah çekilip gözler açılır.

Bu şekilde Letâif Zikri, günde 3 defa (sabah, öğlen ve ikindi veya akşam) her gün çekilir. Ta ki letâifler çalışıp buralarda bir enerjinin (elektrik benzeri) döndüğü hissedilene kadar. Kalp ve ruh, tıpkı bir araba lastiğinin veya balonun hava ile dolması gibi, bu enerjiyle şişer. İşte bu enerjiyi kalpten ruha, ruhtan sırra, sırdan hafî ve nefs çatısına kadar döndürebilmeye Letâif Zikri denir.

Letâifler çalışmaya başladığında, kişi kendisine gelen ilhamları (vâridât) ve bilgileri alabilir. İstek ve dualar kabul olur, enerji gönderip alınabilir. Ayrıca râbıta (irtibat bağı) kurularak uzaktaki biriyle kalpten konuşulabilir veya ona ilham verilebilir.



Bir Karoglan Raşit Tunca Makalesi


DeepSeek ve Raşit Tunca

Schrems, 16.06.2025

Güller, çiçekler ve bahçe bakımı hakkında pratik bilgiler

 


 

Güller, çiçekler ve bahçe bakımı hakkında pratik bilgiler

Güller, çiçekler ve bahçe bakımı hakkında pratik bilgilerle sizi destekleyeyim. İşte rehber niteliğinde öneriler:

1. Gül Bakımı İçin Altın Kurallar

    Dikim Yeri: Günde en az 6 saat güneş alan, hava akışı olan bir yer seçin.

    Toprak: Geçirgen, humuslu ve pH 6-6.5 aralığında toprak idealdir. Yanmış hayvan gübresi ekleyin.

    Sulama: Sabah saatlerinde köke yakın sulayın. Yaprakları ıslatmayın (mantar riski!).

    Budama: İlkbaharda ölü/donmuş dalları kesin. Yaz sonunda hafif budama yapabilirsiniz.

    Gübreleme: İlkbaharda organik gübre (kompost, solucan gübresi) veya gül için özel gübre kullanın.

Not: Güllerde yaprak biti görürseniz, sabunlu su (1 litre su + 1 çorba kaşığı arap sabunu) püskürtün.

2. Bahçe Çiçekleri İçin İpuçları

    Mevsime Uygun Seçim:

        İlkbahar: Lale, sümbül, nergis.

        Yaz: Petunya, kadife çiçeği, begonya.

        Sonbahar: Kasımpatı, aster.

    Çiçek Açmayan Bitkiler?

        Sebep: Az güneş, fazla azotlu gübre veya yanlış budama olabilir.

        Çözüm: Fosfor ağırlıklı gübre (örneğin, kemik unu) deneyin.

3. Bahçe Bakımının Olmazsa Olmazları

    Malçlama: Toprağı ağaç kabuğu veya samanla örtün. Bu, nemi korur ve yabani otları engeller.

    Yabani Ot Mücadelesi:

        Doğal Çözüm: Sirke + tuz karışımı (dikkatli kullanın, toprağa zarar verebilir).

        Mekanik Çözüm: Elle yolma veya çapa ile temizlik.

    Zararlılar İçin:

        Sarı yapışkan tuzaklar (sinekler için).

        Lavanta veya biberiye dikin (böcekleri uzaklaştırır).

4. Toprak Sağlığı Nasıl Korunur?

    Kompost Yapın: Mutfak atıklarınızı (sebze kabukları, yumurta kabuğu) komposta dönüştürün.

    Rotasyon: Sebze ekiyorsanız, her yıl farklı bir yere dikin (hastalık riskini azaltır).

5. Özel Tasarım İpuçları

    Renk Uyumu: Sıcak tonlar (kırmızı, turuncu) yakınlık hissi verir. Soğuk tonlar (mavi, mor) derinlik yaratır.

    Koku Bahçesi: Yasemin, lavanta ve fesleğen ile romantik bir atmosfer oluşturun.

Bonus: Mevsimlik Bahçe Takvimi
Mevsim Yapılacaklar
İlkbahar Toprak hazırlığı, budama, yazlık çiçek dikimi.
Yaz Düzenli sulama, çiçek ölülerini temizleme.
Sonbahar Soğanlı bitkileri dikme, yaprakları toplama.
Kış Don riskine karşı bitkileri koruma (jüt bezi kullanın).

Güllerde pas hastalığı (Puccinia spp.)

Güllerde pas hastalığı (Puccinia spp.), yapraklarda turuncu-kahverengi lekeler ve mantar sporlarıyla kendini gösteren yaygın bir fungal hastalıktır. İşte doğal ve kimyasal mücadele yöntemleri:
1. Pas Hastalığını Tanıyın

    Belirtileri:

        Yaprakların alt yüzeyinde turuncu-kahverengi tozlu lekeler.

        Üst yüzeyde sarımsı benekler.

        Şiddetli durumlarda yaprak dökümü ve bitki zayıflığı.

    Nedenleri:

        Nemli ve havasız ortamlar.

        Yaprakların ıslak kalması (sulama veya yağmur sonrası).

2. Doğal ve Önleyici Tedbirler

A) Kültürel Mücadele

    Havalandırma:

        Gülleri sık dikmeyin, dalları seyrelterek hava akışını artırın.

        Yaprakları sabah erken saatte sulayın (kuruma süresi tanır).

    Temizlik:

        Dökülen yaprakları derhal toplayıp yakın (mantar sporları barındırır).

        Budama aletlerini alkolle dezenfekte edin.

    Dayanıklı Çeşitler:

        ‘Knock Out’, ‘Rugosa’ gibi pas dirençli gül türlerini tercih edin.

B) Doğal İlaçlar

    Karbonatlı Su:

        1 litre su + 1 çay kaşığı karbonat + 1 çay kaşığı arap sabunu karışımını yapraklara püskürtün (haftada 1).

    Sarımsak veya Soğan Suyu:

        3-4 diş sarımsak/1 soğanı blendırdan geçirip suda bekletin. Süzüp püskürtün.

    At Kuyruğu Otu Çayı:

        50 gr kurutulmuş at kuyruğu otunu 1 litre suda kaynatın, soğutup süzün. 1:5 oranında suyla seyreltin.

3. Kimyasal Mücadele (Son Çare)

    Bakırlı Fungisitler:

        Bordo bulamacı (ilkbahar başında koruyucu olarak uygulanabilir).

    Sistemik Fungisitler:

        Azoxystrobin veya Myclobutanil içeren ilaçlar (kullanım talimatına uyun).

Dikkat:

    Kimyasalları rüzgarsız ve serin saatlerde uygulayın.

    Arıları korumak için çiçeklenme döneminde kullanmayın.

4. Pas Sonrası Bitkiyi Güçlendirme

    Organik Gübre: Kompost veya solucan gübresi ile toprağı besleyin.

    Deniz Yosunu Ekstresi: Yapraktan uygulama yaparak bitki direncini artırın.

ÖNEMLİ UYARI

Pas hastalığı tamamen yok edilemez, ancak kontrol altına alınabilir. Erken müdahale ve düzenli gözlem şart!


Güllerde Yaprak Bitleri (Aphids) ile Doğal ve Etkili Mücadele Yöntemleri

Yaprak bitleri, güllerinizin taze sürgünlerine, tomurcuklarına ve yapraklarına yapışarak bitki öz suyunu emer. Yapışkan bir madde (bal özü) bırakır, bu da karıncaları çeker ve mantar hastalıklarına (isli küf) zemin hazırlar. İşte kimyasal kullanmadan yaprak bitlerinden kurtulmanın yolları:
1. Fiziksel Mücadele (Hafif İstila Durumunda)

✔ Su Püskürtme:

    Yaprak bitlerini güçlü bir su jetiyle uzaklaştırın (hortum veya sprey şişesiyle).

    Sabah saatlerinde yapın ki yapraklar kuruyabilsin.

✔ Elle Temizleme:

    Eldiven giyerek bitkileri nazikçe silkeleyin veya yaprak bitlerini ezerek çıkarın.

2. Doğal Ev İlaçları


A) Sabunlu Su Spreyi

Malzemeler:

    1 litre su

    1 yemek kaşığı arap sabunu veya bulaşık deterjanı (alkolsüz ve parfümsüz)

    1 çay kaşığı sıvı yağ (yapışkanlık için)

Uygulama:

    Tüm malzemeleri karıştırın.

    Akşam üzeri gülün tüm yüzeyine püskürtün (özellikle yaprak altlarına).

    2-3 günde bir tekrarlayın.

⚠ Dikkat:

    Güneş altında uygulamayın (yaprak yanıkları olabilir).

    Aşırı kullanım bitkiyi zayıflatabilir.

B) Sarımsak-Biber Çayı

Malzemeler:

    4-5 diş ezilmiş sarımsak

    1 çay kaşığı pul biber veya acı biber tozu

    1 litre sıcak su

Uygulama:

    Sarımsak ve biberi suda 24 saat bekletin.

    Süzüp sprey şişesine doldurun.

    Bitkiye püskürtün (özellikle tomurcuklara).

Etkisi: Keskin kokusu ve acı tadıyla yaprak bitlerini uzaklaştırır.


C) Nane Yağı veya Lavanta Spreyi

    1 litre su + 10 damla nane yağı veya lavanta yağı karışımını püskürtün.

    Yaprak bitleri keskin kokudan kaçar.

3. Biyolojik Mücadele: Faydalı Böcekler ?

Yaprak bitlerinin doğal düşmanlarını bahçenize davet edin:
✔ Uğur böcekleri (bir larva günde 50-100 bit yer!)
✔ Syrphid sinek larvaları
✔ Parazitik yaban arıları

Nasıl Çekersiniz?

    Kadife çiçeği, dereotu, rezene ekin.

    Böcek oteli kurun.

4. Önleyici Tedbirler

✔ Doğru Dikim: Gülleri çok sık dikmeyin, hava akışı sağlayın.
✔ Aşırı Azotlu Gübre Kullanmayın: Yaprak bitleri yumuşak ve hızlı büyüyen sürgünleri sever.
✔ Karıncalardan Kurtulun: Karıncalar, yaprak bitlerini korur. Talaş veya tarçın serperek karıncaları uzaklaştırın.
5. Kimyasal Mücadele (Son Çare)

Doğal yöntemler işe yaramazsa:

    Potasyum sabunu içeren organik spreyler kullanın.

    Pyrethrum bazlı ilaçlar (arıları korumak için akşam uygulayın).

⚠ Uyarı:

    Kimyasalları çiçeklenme döneminde kullanmayın (arılar zarar görebilir).

    Talimatlara uyun.

Son Tavsiye

Yaprak bitleri tamamen yok edilemez, ancak doğal dengeyi koruyarak kontrol altında tutabilirsiniz. Düzenli gözlem ve erken müdahale şart!

Gülleriniz yaprak bitlerinden kurtulsun, bahçeniz şenlensin!

Kaynak

DeepSeek ve Raşit Tunca

Schrems, 20.06.2025

16 Haziran 2025 Pazartesi

Türk Kültüründe Bayramlaşma ve El Öpme Geleneği

 


 Türk Kültüründe Bayramlaşma ve El Öpme Geleneği

Türk toplumunda bayramlar, yalnızca bir kutlama değil, aynı zamanda kapsamlı hazırlıkların yapıldığı, aile ve toplum bağlarının güçlendiği özel zamanlardır. Ramazan ve Kurban Bayramları öncesinde evlerde hummalı bir hazırlık süreci başlar. Bu hazırlıklar, bayramın manevi atmosferini zenginleştirirken nesiller arasındaki bağı da kuvvetlendirir.

Türk Kültüründe Bayram Hazırlıkları ve Gelenekleri

Bayram Öncesi Hazırlıklar

1. Temizlik ve Evin Hazırlanması (Bayramlık Ev)

Bayram yaklaşırken evlerde "bayram temizliği" yapılır. Perdeler yıkanır, halılar silinir, evin her köşesi tertemiz edilir. Bu temizlik, hem fiziksel hem de manevi bir arınma olarak görülür. Misafirlerin ağırlanacağı evin özenle hazırlanması, Türk misafirperverliğinin bir göstergesidir.

2. Bayramlık Kıyafetler (Çocuklar ve Büyükler İçin)

Bayramın en heyecan verici hazırlıklarından biri yeni kıyafetler almaktır. Özellikle çocuklar için alınan "bayramlık" elbiseler, bayram sabahı giyilerek aile büyüklerinin ziyaretine gidilir. Büyükler de kendilerine yeni kıyafetler alarak bayrama özel bir şekilde hazırlanır. Bu gelenek, bayramın neşesini ve önemini pekiştirir.

3. Bayram Tatlıları: Baklava ve Çikolata Hazırlığı

Bayram sofralarının vazgeçilmez lezzetleri arasında baklava, şekerleme ve çikolatalar yer alır.

    Baklava yapımı, bayram öncesi ailece yapılan bir ritüeldir. Un açma, ceviz veya fıstık serpme ve şerbet dökme aşamalarıyla hazırlanan baklava, misafirlere ikram edilir.

    Çikolata ve şekerlemeler özellikle çocuklar için hazırlanır. Bayram ziyaretlerinde misafirlere ikram edilen bu tatlılar, bayramın şekerli yüzünü temsil eder.

4. Bayram Harçlığı Hazırlığı

Bayram harçlığı ("bayramlık"), çocukların ve gençlerin en sevdiği geleneklerden biridir. Büyükler, bayram öncesinde yeni ve temiz paraları hazırlayarak küçük zarflara koyar. Bayramlaşma sırasında el öpen çocuklara ve gençlere bu harçlıklar verilir. Bu adet, hem sevindirmeyi hem de paylaşma kültürünü yaşatmayı amaçlar.

Bayram Günü: Misafirlik ve Ziyaretler

1. Bayram Namazı ve Aile Kahvaltısı

Bayram sabahı, erkekler bayram namazı için camiye gider. Namazdan sonra cemaat birbirine "Bayramınız mübarek olsun" diyerek bayramlaşır. Ardından aile fertleri bir araya gelerek özel bir bayram kahvaltısı yapar. Kahvaltıda börek, reçel, peynir ve zeytin gibi lezzetler bulunur.

2. Büyüklerin Ziyareti ve El Öpme

Bayramın en önemli ritüeli, aile büyüklerinin ziyaret edilmesi ve ellerinin öpülmesidir.

    Önce en yaşlı aile fertleri (dede, nine, anne, baba) ziyaret edilir.

    Çocuklar ve gençler, büyüklerin ellerini öperek "Bayramınız kutlu olsun" der.

    Büyükler, gençlere dua eder ve bayram harçlığı verir.

3. Akraba ve Komşu Ziyaretleri

Bayram boyunca akraba, komşu ve dost ziyaretleri yapılır. Her evde kahve, tatlı ve şeker ikram edilir. Özellikle eskiden bayram ziyaretlerinde lokum ve gülsuyu ikramı yaygındı. Günümüzde çikolata ve baklava daha çok tercih edilmektedir.

4. Kabir Ziyaretleri (Bayramda Geçmişe Saygı)

Türk kültüründe bayramlar, hayatta olmayan yakınların da unutulmadığı zamanlardır. Aileler, bayramın ilk günü veya arefe günü kabir ziyareti yaparak Fatiha okur. Bu gelenek, ölenlerin ruhuna saygıyı ve aile bağlarının sürekliliğini simgeler.

Türk Kültüründe Bayram Hazırlıkları ve Bayramlaşma Adabı

Türk kültüründe bayramlar, sadece dini bir vecibe olmanın ötesinde, aile bağlarının kuvvetlendiği, toplumsal dayanışmanın pekiştiği ve geleneklerin yaşatıldığı özel günlerdir. Bayram coşkusu, günler öncesinden başlayan titiz hazırlıklarla başlar ve bu hazırlıklar, bayramın ruhunu en güzel şekilde yansıtır.

Bayram Öncesi Tatlı Telaş: Hazırlıklar

Bayramlar, adeta bir arınma ve yenilenme sürecidir. Bu süreç, evlerin temizlenmesiyle başlar. Genellikle bayram temizliği olarak adlandırılan bu gelenek, derinlemesine bir temizlik anlamına gelir. Perdeler yıkanır, halılar havalandırılır, dolaplar düzenlenir. Amaç, bayramı tertemiz ve ferah bir evde karşılamaktır.

Hazırlıkların en keyifli yanlarından biri de yeni elbiseler alma geleneğidir. Özellikle çocuklar için bayram, yeni kıyafetler giyme ve şıklık yarışı anlamına gelir. Baştan aşağıya yenilenen kıyafetler, bayram coşkusunu ve mutluluğunu artırır. Yetişkinler de bayrama özel temiz ve ütülü kıyafetler giymeye özen gösterir.

Bayram sofralarının vazgeçilmezi olan ev baklavası veya diğer şerbetli tatlılar, bayramdan birkaç gün önce hazırlanmaya başlar. Mis gibi kokusuyla evi saran bu tatlılar, bayram ziyaretlerinde ikram edilecek en özel lezzetlerdendir. Hazırlık aşamasında aile bireyleri bir araya gelerek imece usulü çalışır, bu da aile içi bağları güçlendirir.

Misafirlere ikram edilecek şeker ve çikolata hazırlığı da önemli bir yer tutar. Şık kaselerde sunulan rengârenk şekerler ve çeşitli çikolatalar, bayramın sembollerinden biridir. Özellikle küçük çocukların en sevdiği bayram geleneklerinden biri de bu şeker ve çikolataları toplamaktır.

Büyükler için ise bayram harçlığı hazırlığı başlar. Yeni, pırıl pırıl banknotlar bankadan çekilir veya ayrılır. Bu harçlıklar, el öpmeye gelen çocuklara ve gençlere verilecek, onların bayram sevincine ortak olunacaktır. Bu gelenek, büyüklerin küçüklere olan sevgi ve şefkatinin somut bir ifadesidir.

Bayramda Misafirlik ve Ziyaretler

Bayramın en önemli aşaması ise bayram ziyaretleri ve misafirlik geleneğidir. Bayram sabahı kılınan bayram namazının ardından, öncelikle aile bireyleri evin büyüğünün elini öperek bayramlaşır. Bu bayramlaşma, hem evin içindeki düzeni hem de saygı hiyerarşisini gösterir.

Ardından, aile büyükleri, yaşlı akrabalar, komşular ve hasta olanlar ziyaret edilir. Bu ziyaretlerde hal hatır sorulur, geçmişe dair sohbetler edilir ve dualar okunur. Misafirlere evde hazırlanan ikramlıklar (baklava, sarma, börek, tatlılar, kahve, çay vb.) sunulur. Ziyaretler sırasında çocuklar, el öperek harçlıklarını toplar ve bu da bayram coşkularını doruğa çıkarır.

Bayram ziyaretleri, küslüklerin sona erdiği, kırgınlıkların unutulduğu ve toplumsal barışın yeniden tesis edildiği anlardır. Uzak şehirlerde yaşayan akrabalarla telefon veya görüntülü konuşma yoluyla bayramlaşmak da günümüzün değişen gelenekleri arasında yerini almıştır. Ancak yüz yüze yapılan ziyaretlerin sıcaklığı ve önemi her zaman ayrıcalıklıdır.

Özetle, Türklerde bayramlar, titiz hazırlıklardan başlayıp sevgi, saygı ve dayanışma dolu ziyaretlerle devam eden, milli ve manevi değerleri bir arada barındıran eşsiz bir kültürel şölendir. Bu gelenekler, gelecek nesillere aktarılması gereken en değerli miraslarımızdandır.


Sonuç: Bayram, Birlik ve Paylaşma Zamanı

Bayram hazırlıkları ve gelenekleri, Türk toplumunun dayanışma, saygı ve sevgi değerlerini yansıtır. Yeni kıyafetler, tatlılar, harçlıklar ve ziyaretler, bayramın anlamını derinleştirir. Bu geleneklerin yaşatılması, gelecek nesillere kültürel mirasın aktarılması açısından büyük önem taşır.

Türk kültürü, köklü gelenekleri ve sıcak aile bağlarıyla öne çıkar. Bu geleneklerin en önemlilerinden biri de bayramlaşma ve el öpme adetidir. Özellikle Ramazan ve Kurban Bayramları gibi dini bayramlarda bu gelenek, nesiller boyu devam ederek toplumsal dayanışmayı pekiştirir.

Bayramlaşma Nedir?

Bayramlaşma, bayram günlerinde akrabaların, komşuların ve dostların bir araya gelerek karşılıklı iyi dileklerde bulunmasıdır. Bu ritüel, sevgi, saygı ve birlik duygularını güçlendirir. Bayram sabahı camide kılınan bayram namazının ardından başlayan bayramlaşma, genellikle büyüklerin evlerinde ziyaretlerle devam eder.

El Öpme Geleneği ve Anlamı

Türk kültüründe el öpme, saygı ve hürmetin en derin ifadelerinden biridir. Özellikle çocuklar ve gençler, bayram sabahı aile büyüklerinin ellerini öperek onların hayır dualarını alır. Büyükler de bu jeste karşılık gençlere bayram harçlığı vererek gönüllerini hoş eder.

El öpme adeti sadece bayramlarla sınırlı değildir. Özel günlerde, uzun süre sonra görüşülen yaşlı akrabaların eli öpülerek saygı gösterilir. Bu gelenek, Türk toplumunda aile bağlarının güçlenmesine ve manevi değerlerin yaşatılmasına katkı sağlar.

El Öpmenin Tarihî Kökeni

El öpme geleneği, Orta Asya Türk devletlerinden itibaren görülen bir saygı ifadesidir. Osmanlı döneminde padişahların, âlimlerin ve büyüklerin eli öpülerek hürmet gösterilirdi. İslamiyet’in kabulüyle birlikte bu gelenek, dini bir anlam da kazanmıştır. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) ashabının elini öptüğüne dair rivayetler, bu geleneğin İslam kültüründeki yerini güçlendirmiştir.

Modern Zamanda Bayramlaşma ve El Öpme

Günümüzde şehirleşme ve teknolojik gelişmeler, bazı geleneklerin unutulmasına yol açsa da bayramlaşma ve el öpme adeti hâlâ canlılığını korumaktadır. Özellikle Anadolu’nun birçok yerinde bayram ziyaretleri büyük önem taşır. Son yıllarda dijital iletişimin yaygınlaşmasıyla birlikte video görüşmelerle bayramlaşma da yaygınlaşmıştır.

Sonuç

Bayramlaşma ve el öpme geleneği, Türk toplumunun dayanışma, saygı ve sevgi gibi temel değerlerini yansıtır. Bu adetler, geçmişle gelecek arasında bir köprü oluşturarak kültürel kimliğin korunmasına katkı sağlar. Bayramlar, sadece bir tatil değil, aynı zamanda birlik beraberlik ruhunun pekiştiği özel zamanlardır.

Türklerde Bayramlaşma ve El Öpme Geleneği

Bayramlar, Türk kültüründe özel bir yere sahip, toplumsal birlik ve beraberliği pekiştiren müstesna zamanlardır. Bu özel günlerde köklü geleneklerimizden biri olan bayramlaşma ve bunun ayrılmaz bir parçası olan el öpme geleneği yaşatılır. Bu gelenekler, kuşaklar arası saygıyı, sevgi bağlarını ve toplumsal dayanışmayı simgeler.

Bayramlaşma: Birleşme ve Yenilenme

Bayramlaşma, bayram sabahı namazın ardından aile fertlerinin bir araya gelmesiyle başlar. Genellikle evin büyüğü olan baba, dede veya annenin etrafında toplanılır. Bayramlaşma, sadece bir tebrikleşme ritüeli değil, aynı zamanda küslüklerin sona erdiği, kırgınlıkların unutulduğu ve ilişkilerin tazelendiği bir arınma sürecidir. Büyükten küçüğe doğru herkesle tek tek bayramlaşılır; bu, evin içindeki hiyerarşinin ve karşılıklı saygının bir göstergesidir. Sabahın erken saatlerinden itibaren aile büyükleri ziyaret edilir, komşularla ve akrabalarla bayramlaşılır. Şehirler arası ziyaretler de bu dönemde yoğunlaşır, uzaktaki yakınlarla hasret giderilir.

El Öpme Geleneği: Saygı ve Minnetin İfadesi

Bayramlaşmanın en önemli unsurlarından biri el öpme geleneğidir. Türk kültüründe el öpme, yaşça büyük olanlara duyulan saygı, minnet ve sevginin en somut ifadesidir. Küçükler, büyüklerinin ellerini öperek onların hayır dualarını alırlar. Büyükler de karşılık olarak küçüğün alnını öper, harçlık verir ve onları severler. Bu hareket, sadece bir fiziksel eylemden öte, kuşaklar arası bilgelik aktarımının ve manevi bağların güçlenmesinin bir sembolüdür. El öpme eylemi, genellikle şu şekilde gerçekleşir:

    Küçükler, büyüklerinin yanına yaklaşır.
    Büyüklerinin sağ elini yavaşça alıp öper ve alnına götürürler.
    Büyükler de karşılık olarak küçüğün yanağını veya alnını öper, sırtını sıvazlar veya başını okşar.
    Bu sırada iyi dilekler, dualar ve bayram tebrikleri paylaşılır.

El öpme geleneği, özellikle bayramlarda, düğünlerde, nişanlarda ve özel misafirliklerde sıkça görülür. Aile büyükleri, yaşlı akrabalar, öğretmenler ve toplumda saygı duyulan kişiler bu geleneğin odağındadır. Bu eylem, sadece yaşa değil, aynı zamanda bilgiye, tecrübeye ve manevi rehberliğe duyulan saygıyı da ifade eder.

Geleneklerin Geleceği

Günümüzde şehirleşme ve modern yaşamın getirdiği değişimlerle birlikte bayramlaşma ve el öpme geleneklerinde bazı farklılıklar gözlemlenmektedir. Özellikle genç nesiller arasında el öpme yerine kucaklaşma veya yanaşma gibi daha modern selamlaşma biçimleri yaygınlaşsa da, bu geleneklerin özündeki anlam ve değer korunmaya devam etmektedir. Teknolojinin gelişmesiyle uzaktaki sevdiklerle görüntülü aramalarla bayramlaşma imkanı da doğmuş, bu da geleneğin günümüz şartlarına uyum sağlamasına yardımcı olmuştur.

Sonuç olarak, Türklerde bayramlaşma ve el öpme geleneği, sadece birer ritüel değil, aynı zamanda toplumun temel değerlerini, karşılıklı saygıyı, sevgiyi ve dayanışmayı gelecek nesillere aktaran kültürel mirasımızın önemli bir parçasıdır. Bu özel günler, nesiller arası bağların kuvvetlendiği, geçmişin yad edildiği ve geleceğe umutla bakıldığı değerli anlardır.

Türklerde Bayram Harçlığı Geleneği

Bayramlar, Türk kültüründe sadece bir araya gelme ve sevinç paylaşma zamanları değil, aynı zamanda bayram harçlığı geleneğiyle çocuklara ve gençlere özel bir mutluluk yaşatan günlerdir. Bu gelenek, sadece maddi bir hediyeleşme olmanın ötesinde, sevgi, saygı ve gelecek nesillere aktarılan değerlerin önemli bir sembolüdür.

Bayram Harçlığı Nedir ve Neden Verilir?

Bayram harçlığı, genellikle bayramlaşma ritüeli sırasında, büyüklerin küçüklerine (çocuklar, gençler ve bazen de daha genç yetişkinler) verdikleri paradır. Bu geleneğin kökenleri Osmanlı dönemine kadar uzanır ve "bayramlık" olarak da bilinir. Harçlık vermenin birkaç temel nedeni vardır:

    Çocukları Sevindirmek: Bayram harçlığı, çocuklar için bayramın en heyecan verici unsurlarından biridir. Topladıkları paralarla istedikleri küçük şeyleri alabilme özgürlüğü, onlara bayram sevincini katbekat yaşatır.
    Sevgi ve Şefkat Göstergesi: Büyüklerin küçüklere harçlık vermesi, onlara duyulan sevgi, şefkat ve koruyuculuğun bir ifadesidir. Bu, nesiller arası bağları güçlendiren samimi bir harekettir.
    Bereket ve Bolluk Dileği: Harçlık verme, aynı zamanda bir bereket ve bolluk dileği taşır. Büyükler, küçüklerin hayatlarının maddi açıdan da bereketli olması için iyi niyetlerini bu yolla ifade ederler.
    Sorumluluk ve Değer Bilinci: Çocuklar, topladıkları harçlıklarla para biriktirme, harcama veya paylaşma gibi kavramları öğrenmeye başlarlar. Bu, onlara erken yaşta bir tür sorumluluk ve paranın değeri bilinci kazandırır.
    Geleneğin Sürdürülmesi: Her bayramda harçlık vermek ve almak, bu köklü geleneğin nesilden nesile aktarılmasını sağlar. Bu sayede kültürel mirasımız canlı tutulur.

Harçlık Verme Ritüeli

Bayram harçlığı genellikle, el öpme geleneğinin hemen ardından gerçekleşir. Çocuklar ve gençler, büyüklerinin ellerini öptükten sonra, büyükler de ceplerinden veya cüzdanlarından çıkardıkları parayı (genellikle banknotları) katlayarak veya avuçlarının içine bırakarak küçüklerin ellerine tutuştururlar. Bu sırada "Güle güle harca", "Bereketli olsun", "Allah daha çok versin" gibi iyi dileklerde bulunulur. Çocuklar da genellikle teşekkür ederek harçlığı alırlar.

Günümüzdeki Yeri ve Önemi

Günümüzde bayram harçlığı geleneği hala güçlü bir şekilde devam etmektedir. Ancak ekonomik koşullar ve yaşam tarzındaki değişiklikler, harçlıkların miktarını ve verilme şeklini etkileyebilir. Bazı aileler, nakit yerine hediye çeki veya küçük hediyeler de tercih edebilirken, harçlığın ruhu ve temsil ettiği değerler değişmemektedir. Özellikle şehirlerde aile büyüklerini ziyaret etme imkanı azalan durumlarda, uzaktan yapılan bayramlaşmalarda bile havale veya dijital yollarla harçlık gönderme gibi yeni yöntemler de ortaya çıkmıştır.

Sonuç olarak, bayram harçlığı Türk kültüründe sadece bir para alışverişi değildir. Bu, sevinci paylaşmanın, sevgi bağlarını pekiştirmenin, nesiller arası saygıyı ve dayanışmayı sürdürmenin sıcak ve anlamlı bir yoludur. Çocukların gözlerindeki ışıltı, bu geleneğin değerini her bayram yeniden kanıtlar.

Bu makale, Türk kültüründeki bayramlaşma ve el öpme geleneğinin önemini vurgulamak amacıyla hazırlanmıştır. Geleneklerimizi yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak, kültürel zenginliğimizin devamı için büyük önem taşır.

Bayramlar, sadece bir tatil değil; sevginin, paylaşımın ve birlik ruhunun en güzel yaşandığı zamanlardır.

Bayramınız mübarek olsun!

Resim Kaynak:

Freepik Pikaso

Karoglan Raşit Tunca Makalesi

Raşit Tunca ve DeepSeek ve Google Gemini

Schrems, 07.06.2025

7 Haziran 2025 Cumartesi

Arefe ve Bayram Günü ve Gecelerinde Yapılacak Dua ve İbadetler

 


 

Arefe ve Bayram Günü ve Gecelerinde Yapılacak Dua ve İbadetler

Arefe günleri ve bayram geceleri, İslam dininde büyük önem taşıyan mübarek zamanlardandır. Bu özel vakitlerde yapılan ibadetler, dualar ve zikirler, Allah'ın rahmet ve mağfiretine nail olmak için önemli fırsatlardır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bu günlerde ibadet ve duaya ayrı bir önem verdiği birçok hadis-i şerifte belirtilmiştir.
Arefe Gününün Fazileti ve Yapılacak İbadetler

Arefe günü, Zilhicce ayının 9. günüdür ve Kurban Bayramı’ndan önceki gündür. Hac ibadetini yerine getirenler için Arafat’ta vakfe durmak en önemli farzlardan biridir. Hacı olmayanlar için de bu günün büyük bir fazileti vardır.

Arefe Günü Yapılacak İbadetler:

    Oruç Tutmak:

        Arefe günü oruç tutmak, bir yılın ve ertesi yılın günahlarının bağışlanmasına vesile olur. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
        “Arefe günü orucu, geçmiş ve gelecek bir yılın günahlarına kefaret olur.” (Müslim)

        Ancak hacı olanların arefe günü oruç tutması mekruh görülmüştür; çünkü bu günü ibadet ve dua ile geçirmeleri daha faziletlidir.

    Çokça İstiğfar ve Dua Etmek:

        Arefe günü, duaların kabul olduğu müstesna zamanlardandır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
        “Arefe gününden daha çok Allah’ın cehennemden kul azat ettiği bir gün yoktur.” (Müslim) buyurmuştur.

        Bu günde bolca “Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr” zikri çekilmelidir.

    Kelime-i Tevhid ve Tekbir Getirmek:

        Arefe günü sabah namazından itibaren bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar farz namazların ardından teşrik tekbirleri getirilir:
        “Allâhü ekber, Allâhü ekber, lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd.”

Bayram Gecelerinin Fazileti ve İbadetler

Bayram geceleri (Kurban Bayramı ve Ramazan Bayramı’nın arife geceleri) mübarek vakitlerdendir. Bu geceleri ihya etmek büyük sevaptır.

Bayram Gecesi Yapılacak İbadetler:

    Namaz Kılmak ve Kuran Okumak:

        Bayram gecesini ibadetle geçirmek, Allah’ın rızasını kazanmaya vesiledir. Bu gecede tesbih namazı, teheccüd namazı kılınabilir ve bolca Kur’an-ı Kerim okunabilir.

    Dua ve Tövbe Etmek:

        Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
        “Beş gece vardır ki, o gecelerde yapılan dualar geri çevrilmez: Recep’in ilk gecesi, Şaban’ın on beşinci gecesi, Cuma gecesi, Ramazan Bayramı gecesi ve Kurban Bayramı gecesi.” (Beyhaki) buyurmuştur.

        Bu gecede tövbe-istiğfar edilmeli, salavat getirilmeli ve hayır dualar yapılmalıdır.

Bayram ve Arefe Günlerinde Okunacak Özel Dualar

Bayram ve arefe günleri, İslam dininde duaların kabul olduğu müstesna zamanlardandır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’den nakledilen ve büyük âlimlerce tavsiye edilen bazı özel dualar şunlardır:

1. Arefe Günü Okunacak En Faziletli Dua

Peygamberimiz (s.a.v.), arefe günü şu duanın çokça yapılmasını tavsiye etmiştir:

    "لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ"
    "Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr."
    Anlamı: "Allah'tan başka ilah yoktur, O tektir, ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’nadır. O her şeye kadirdir."

Fazileti:

    Bu zikir, arefe günü en faziletli dualardan biridir.

    Hadis-i şerifte, bu duayı çokça okuyanın günahlarının bağışlanacağı ve duasının kabul edileceği müjdelenmiştir.

2. Bayram Gecelerinde Okunacak Dua

Bayram geceleri, duaların reddedilmediği mübarek vakitlerdendir. İbn Abbas (r.a.)’dan rivayetle, Peygamberimiz (s.a.v.) bayram geceleri şu duayı çokça okurdu:

    "اللَّهُمَّ اجْعَلْنَا فِيهِ مِنَ الْعَائِدِينَ، وَاغْفِرْ لَنَا يَا غَفَّارُ"
    "Allâhümme’c’alnâ fîhi mine’l-âidîn, vağfir lenâ yâ Gaffâr."
    Anlamı: "Allah’ım, bizi bu bayramda (günahlardan) dönenlerden eyle. Bizi bağışla ey çok bağışlayan!"

Fazileti:

    Bu dua, bayram gecesi günahlardan tövbe etmek ve Allah’ın affına nail olmak için okunur.

3. Arefe Günü Okunacak Kabul Dua (En Meşhur Arefe Duası)

Hz. Ali (r.a.)’dan rivayetle, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) arefe günü şu duayı okurdu:

    "سُبْحَانَ الَّذِي فِي السَّمَاءِ عَرْشُهُ، سُبْحَانَ الَّذِي فِي الْأَرْضِ حُكْمُهُ، سُبْحَانَ الَّذِي فِي الْقَبْرِ قَضَاؤُهُ، سُبْحَانَ الَّذِي فِي الْبَحْرِ سَبِيلُهُ، سُبْحَانَ الَّذِي فِي النَّارِ سُلْطَانُهُ، سُبْحَانَ الَّذِي فِي الْجَنَّةِ رَحْمَتُهُ، سُبْحَانَ الَّذِي فِي الْقِيَامَةِ عَدْلُهُ، سُبْحَانَ اللَّهِ عَلَى مَا أَعْطَى، سُبْحَانَ اللَّهِ عَلَى مَا ابْتَلَى، سُبْحَانَ اللَّهِ عَلَى مَا قَضَى، سُبْحَانَ الرَّءُوفِ الرَّحِيمِ"
    "Sübhânellezî fi’s-semâi arşuhû, sübhânellezî fi’l-ardı hukmuhû, sübhânellezî fi’l-kabri kazâuhû, sübhânellezî fi’l-bahri sebîluhû, sübhânellezî fi’n-nâri sultânuhû, sübhânellezî fi’l-cenneti rahmetuhû, sübhânellezî fi’l-kıyâmeti adluhû, sübhânallâhi alâ mâ a’tâ, sübhânallâhi alâ mâ-btelâ, sübhânallâhi alâ mâ kazâ, sübhâne’r-Raûfi’r-Rahîm."

Anlamı:
"Arşı gökte olan Allah her türlü eksiklikten uzaktır. Hükmü yerde geçen Allah her türlü noksandan münezzehtir. Kabirde kazası geçerli olan Allah her türlü kusurdan beridir. Denizde yolu olan Allah her türlü ayıptan uzaktır. Ateşte saltanatı olan Allah her türlü eksiklikten münezzehtir. Cennette rahmeti olan Allah her türlü noksandan beridir. Kıyamette adaleti tecelli eden Allah her türlü kusurdan uzaktır. Verdiği nimetlerle tüm eksikliklerden münezzeh olan Allah’ım! İmtihan ettiği şeylerle her türlü ayıptan uzak olan Allah’ım! Hükmettiği şeylerle her türlü noksandan münezzeh olan Allah’ım! Ey çok şefkatli ve merhametli olan Allah’ım! Seni her türlü eksiklikten tenzih ederim."

Fazileti:

    Bu dua, arefe günü Allah’ın büyüklüğünü zikretmek ve O’nun rahmetini celbetmek için okunur.

4. Bayram Sabahı Okunacak Dua

Bayram sabahı, müminlerin birbirleriyle bayramlaştığı ve sevinçlerini paylaştığı bir vakittir. Bu günde şu dua okunabilir:

    "تَقَبَّلَ اللَّهُ مِنَّا وَمِنْكُمْ، وَأَحَالَ اللَّهُ عَلَيْنَا وَعَلَيْكُمْ بِكُلِّ خَيْرٍ"
    "Tekabbelallâhu minnâ ve minküm ve ehâlellâhu aleynâ ve aleyküm bi-küllî hayr."
    Anlamı: "Allah bizden ve sizden kabul etsin. Allah bize ve size her türlü hayırla ihsanda bulunsun."

Fazileti:

    Bu dua, bayramlaşma esnasında okunur ve karşılıklı hayır dileklerini içerir.

5. İmam Gazâlî’den Tavsiye Edilen Bayram Duası

İmam Gazâlî (rh.a.), "İhyâu Ulûmi’d-Dîn" adlı eserinde bayram geceleri için şu duayı tavsiye etmiştir:

    "اللَّهُمَّ أَظْلَمَتِ الدُّنْيَا وَأَشْرَقَتِ الْآخِرَةُ، فَاجْعَلْنَا مِنْ أَهْلِ النُّورِ يَوْمَ لَا ظَلَامَ وَلَا لَيْلَ"
    "Allâhümme ezlemeti’d-dünyâ ve eşrakati’l-âhırah, fe’c’alnâ min ehli’n-nûri yevme lâ zalâme ve lâ leyl."
    Anlamı: "Allah’ım! Dünya karardı, ahiret aydınlandı. Bizi, ne karanlığın ne de gecenin olmadığı (kıyamet) gününde nurlu kimselerden eyle!"

Sonuç

Arefe ve bayram günleri, duaların kabul olduğu, ibadetlerin kat kat sevap kazandırdığı özel zamanlardır. Bu mübarek vakitlerde Peygamberimiz (s.a.v.)’den nakledilen duaları okumak, büyük âlimlerin tavsiyelerine uymak ve bu günleri Allah’a yakınlaşmak için değerlendirmek en güzel ibadetlerdendir.

Kaynaklar:

    Tirmizî, Daavât

    İbn Mâce, Duâ

    İhyâu Ulûmi’d-Dîn (İmam Gazâlî)

    Riyâzü’s-Sâlihîn

Bu duaları ihlasla okuyarak, arefe ve bayramın bereketinden en güzel şekilde istifade edebiliriz. Hayırlı bayramlar!

    Sadaka Vermek ve Bayram Sevincini Paylaşmak:

        Bayram gecesi ve gününde sadaka vermek, fakirleri sevindirmek sünnettir. Aile fertleriyle ve mümin kardeşlerle bayramlaşmak, muhabbeti artırır.

Bayram Günü Yapılacak Sünnetler:

    Erken kalkıp gusül almak.

    Misvak kullanmak, güzel koku sürünmek.

    Temiz ve yeni elbiseler giymek.

    Bayram namazına yürüyerek gitmek ve tekbir getirmek.

    Namazdan sonra müminlerle bayramlaşmak, helalleşmek.

    Akrabaları ziyaret etmek, hasta ve yetimleri görmek.

Sonuç

Arefe günleri ve bayram geceleri, Allah’ın rahmetinin coştuğu, duaların kabul olduğu ve ibadetlerin kat kat sevap kazandırdığı müstesna zamanlardır. Bu vakitleri oruç, namaz, zikir, dua ve sadaka ile değerlendirmek, müminler için büyük bir kazançtır.

“Şüphesiz Allah, kendisine tövbe edenleri, temizlenenleri ve kendisine yönelenleri sever.” (Bakara, 222)

Bu mübarek günleri en güzel şekilde değerlendirmek temennisiyle…

Kaynaklar:

    Sahih-i Müslim, İbn Mâce, Tirmizî

    Riyâzü’s-Sâlihîn

    İhyâ-u Ulûmi’d-Dîn (İmam Gazâlî)


Bayram ile İlgili Hadisler


Bayram ile ilgili hadisler nelerdir? Peygamberimizin (s.a.v.) bayram hakkındaki bazı hadis ve sözleri...

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin bayram ile ilgili hadis-i şerifleri.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurur:
“Ramazan ve Kurban Bayramı gecesini sevâbını Allah’tan umarrak ihya edenin kalbi, kalblerin öldüğü gündde ölmez.” (İbn Mâce, Sıyam, 68)


Hz. Âişe radıyallahu anh anlatıyor:

“Yanımda ensarın cariyelerinden iki küçük kız Buâs gününe dair (ensarı öven ve düşmanlarını yeren sözlerden oluşan) şarkılar söylüyorlardı. Bu iki küçük kız şarkıcı da değillerdi. Bu esnada Ebûbekir yanıma girdi ve ‘Resûlullah’ın evinde şeytan işi çalgılar ha!’ dedi. Bu olay bayram günü yaşanmıştı. Resûlullah bunun üzerine, ‘Ebûbekir! Her toplumun bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır.’ buyurdu.” (Müslim, Îdeyn, 16; B952 Buhârî, Îdeyn, 3)


Enes bin Mâlik radıyallahu anh anlatıyor:

“Hz. Peygamber Medine’ye geldiğinde halkın eğlence ile geçirdiği iki gün vardı. Hz. Peygamber: ‘Bu iki gün(ün özelliği) nedir?’ diye sordu. ‘Câhiliye döneminde o günlerde eğlenirdik.’ dediler. Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu: ‘Şüphesiz Allah sizin için o günleri onlardan daha hayırlı olan Kurban ve Fıtır (Ramazan) bayramlarıyla değiştirdi.’” (Ebû Dâvûd, Salât, 239)


Berâ bin Âzib radıyallahu anh anlatıyor:

“Hz. Peygamber’in hutbe verirken şöyle buyurduğunu işittim: ‘Bugün ilk işimiz, (bayram) namazı kılmak, sonra dönüp kurban kesmektir. Böyle yapanlar, sünnetimize uygun davranmış olur.’” (Buhârî, Îdeyn, 3)

İbn Ezher’in azatlı kölesi Ebû Ubeyd (radıyallahu anh) anlatıyor:

“Ömer b. Hattâb ile birlikte bir bayram geçirdim. Ömer geldi, namazı kıldırdı. Sonra cemaate dönerek bir konuşma yaptı ve şöyle dedi: ‘Resûlullah şu iki günde oruç tutmanızı yasakladı: Biri, Ramazan orucunuzu bitirip de bayram ettiğiniz gün, diğeri de kurbanlarınızı kesip etini yediğiniz gündür.’” (Müslim, Sıyâm, 138; Buhârî, Savm, 66)


Ebû Hüreyre’den radıyallahu anh rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Ramazan, oruca başladığınız gün; Ramazan Bayramı, orucu bitirdiğiniz gün; Kurban Bayramı da kurban kestiğiniz gündür.” (Tirmizî, Savm, 11)


Bayram Günlerinin Adabı

1) Bayram Namazının Vucubiyeti

(1) Amre bin Revaha (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Bayram namazlarında her izar (elbise) sahibi kimsenin musallaya çıkması vacibdir!”

Ahmed bin Hanbel Müsned 27082, Ebu Nuym el-Hilye 7/163, Tayalisi 1622, Beyhaki 3/306, Albânî Sahihu’l-Cami’ 7105

(2) Ümmi Atiye (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ramazan ve Kurban Bayramı günlerinde evlenmemiş kızları, hayızlı genç kadınları ve perde ehli kadınları musallaya çıkarmamızı bize emrederdi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Hayızlı kadınlar namazdan uzak durur, hayır ve Müslümanların dualarını müşahede eder onlara iştirak ederler.”

Ben:

Ya Rasulallah! Herhangi birimizin cilbabı olmayabiliyor? dedim.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Din kardeşi, kendinin cilbabından (elbisesinden) birini ona giydirsin!”

Müslim 890/12, Buhari 936, Ebu Davud 1136, Nesei 1557, İbni Mace 1307, Darimi 1/377, Ahmed bin Hanbel Müsned 5/84, 85

(3) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kızlarına ve eşlerine bayram namazlarında musallaya çıkmalarını emrederdi.”

Ahmed bin Hanbel Müsned 2054, Tayalisi 1622, İbni Ebi Şeybe 2/87/1, Albânî Sahihu’l-Cami’ 4888

(4) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Bir Ramazan veya Kurban Bayramı günü ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber musallaya çıktım. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bayram namazını kıldırdı sonra hutbe okudu...”

Buhari 932, Müslim 884/2, Humeydi 476, Ebu Davud 1142, Nesei 1568, Tirmizi 537, İbni Mace 1273

2) Bayram Namazının Vakti

(5) Yezid bin Humeyr Er-Rahabiy (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ashabından, Abdullah bin Busr (Radiyallahu Anh) insanlarla birlikte Ramazan veya Kurban Bayramı günü musallaya çıktı. İmamın bayram namazını geciktirmesini reddederek şöyle dedi:

Şüphesiz ki, bizler şu saatte bayram namazını bitirmiştik. Bu namazı bitirme vakti kerahet vaktinin geçtiği ve nafile namaz kılmanın mubah olduğu zamandır.”

Ebu Davud 1135, İbni Mace 1317, Hâkim 1/295, Beyhaki 2/282, Albânî İrvâu'l-Ğalîl Fî Tahrîci Ehâdîsi Menari's-Sebîl 3/101

3) Bayram Namazı İçin Ezan ve Kamet Yoktur!

(6) Cabir bin Semure (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Ben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile her iki bayram namazını ezansız ve kametsiz olarak sadece bir kere veya iki kere kılmadım birçok defa kıldım.”

Müslim 887/7, Ebu Davud 1148, Tirmizi 532, İbni Ebi Şeybe 2/74/1, Begavi 1100, Ahmed bin Hanbel Müsned 5/91, 98, İbni Hibban 2819

(7) Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Bayram günü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber namazda hazır bulundum. Hutbeden önce ezansız ve kametsiz olarak namaza başladı.”

Müslim 885/4, Ebu Davud 1141, Nesei 1574, Darimi 1/375, İbni Huzeyme 2/356, Beyhaki 3/296, Ahmed bin Hanbel Müsned 3/318

4) Bayram Namazı Hutbeden Öncedir

(8) Bera bin Azib (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i hutbe okurken işittim şöyle buyurdu:

“Bu günümüzde yapacağımız ilk şey namaz kılmamızdır. Sonra dönüp kurban kesmemizdir. Herkim böyle yaparsa bizim sünnetimize uygun hareket etmiş olur.”

Buhari 914, Müslim 1961/7, Nesei 1562, İbni Hibban 5907, Ebu Davud 2800, Ahmed bin Hanbel Müsned 18507

(9) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Kurban ve Ramazan Bayramında önce namazı kıldırır sonra namazın ardından hutbe irad ederdi.”

Buhari 920, İbni Hibban 2826, Ahmed bin Hanbel Müsned 5667, İbni Huzeyme 1443

(10) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Ebu Bekir ve Ömer (Radiyallahu Anhuma) bayram namazlarının ikisini de hutbeden önce kıldırıyorlardı.”

Buhari 922, Müslim 888/8, Nesei 1563, Tirmizi 531, İbni Mace 1276

5) Bayram Namazının İki Rekât Oluşu

(11) Ömer bin el-Hattab (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“(Akşam namazı hariç) yolculuk namazı iki rekâttır; Ramazan ve Kurban Bayramı namazları iki rekâttır; Nebiniz Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in diliyle noksansız tamamdır!”

Nesei 1419, İbni Mace 1064, İbni Ebi Şeybe 2/93/1, İbni Huzeyme 1425, Ahmed bin Hanbel Müsned 1/37, Albânî İrvâu'l-Ğalîl Fî Tahrîci Ehâdîsi Menari's-Sebîl 638

(12) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ramazan Bayramı günü musallaya çıktı, iki rekât (bayram) namazını kıldırdı. Ondan önce ve sonra başka namaz kılmadı! Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanında Bilal da vardı.”

Buhari 944, Müslim 884/13, Ebu Davud 1159, Nesei 1586, Tirmizi 537, Darimi 1/376, İbni Mace 1291

6) Bayram Namazlarında Sütre

(13) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Ramazan ve Kurban Bayramı günleri musallada Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in önüne bir harbe sütre yapılır sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona doğru namaz kılardı.”

Buhari 930, Müslim 501/245, Ebu Avane 2/48, Ebu Davud 687, Nesei 746, İbni Mace 1305

7) Bayram Namazının Tekbirleri

(14) Abdullah bin Amr (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Ramazan bayramında tekbir (getirmek) birinci rekâtte yedi, ikinci rekâtte beş keredir. Kıraat her iki rekâtte de tekbirlerden sonradır.”

Ebu Davud 1151, İbni Mace 1278, İbnu’l-Carud 262, Darekutni 2/48, Beyhaki 3/285, Ahmed bin Hanbel Müsned 2/180, Albânî İrvâu'l-Ğalîl Fî Tahrîci Ehâdîsi Menari's-Sebîl 3/108

(15) Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ramazan ve Kurban Bayramı namazlarında rüku tekbirleri dışında birinci rakette yedi, ikinci rakette beş kere tekbir alırdı.”

Ebu Davud 1149-1150, İbni Mace 1280

(16) Âtâ (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:

“Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) bayram namazının ilk rekâtında iftitah tekbiri ile yedi tekbir alırdı. Diğerinde rüku tekbiriyle altı tekbir alırdı. O tekbirlerin hepsi de kıraatten önce idi.”

İbni Ebi Şeybe, Firyabi Ahkamu’l-İdeyn 1/136, Albânî İrvâu'l-Ğalîl Fî Tahrîci Ehâdîsi Menari's-Sebîl 3/111

8) Bayram Namazının Kıraati

(17) Semure (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bayram namazlarında ‘Sebbihisme Rabbike’l-Ağla’ ve ‘Hel Etâke Hadîsu’l-Gaşiye’ ayetleriyle başlayan Sureleri okuyordu.”

Ahmed bin Hanbel Müsned 5/7, İbni Ebi Şeybe 2/81/3, Beyhaki 3/294, Tabarani Mucemu’l-Kebir 6774, Albânî İrvâu'l-Ğalîl Fî Tahrîci Ehâdîsi Menari's-Sebîl 644

(18) Ebi Vakidu’l-Leysî (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Ömer bin el-Hattab (Radiyallahu Anh) bana Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in bayram günlerinde bayram namazında ne okuduğunu sordu.

Ona:

“İkterabeti’s-Sâatu Venşekka’l-Kamer” ve “Kâf” Surelerini okurdu dedim.”

Müslim 891/15, Malik 1/180, Ebu Davud 1154, Nesei 1566, Tirmizi 534, İbni Mace 1282

9) Bayram Namazında Hutbe

(19) Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Bayram günü Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile namazda beraberdim. Hutbe okumadan önce ezansız ve kametsiz namaza başladı. Sonra Bilal’e yaslanarak ayaküstü durup Allah’a karşı takvalı olmayı emir, O’na itaatli olmaya teşvik ederek halka vaaz ve nasihatte bulundu. Sonra kadınların olduğu yere geldi. Onlara da vaaz ve nasihat etti ve şöyle buyurdu:

“Sadaka verin! Muhakkak ki, siz kadınların çoğu cehennem kütüğüdür!”

Kadınların en hayırlılarından yanakları kırmızı olan bir kadın ayağa kalkıp:

Ya Rasulallah! Niçin dedi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Kuşkusuz ki, siz halinizden çok şikâyet eder, kocalarınızın ihsanına karşı nankörlük edersiniz!”

Bunun üzerine kadınlar kendi ziynet eşyalarını tasadduk etmeye (Yani sadaka vermeye) başladılar. Bilal’in elbisesinin içine küpelerini ve yüzüklerini atıyorlardı.”

Müslim 885/4, Darekutni 2/47/16, Ahmed bin Hanbel Müsned 3/314, Albânî İrvâu'l-Ğalîl Fî Tahrîci Ehâdîsi Menari's-Sebîl 3/99

(20) Ebu Saîd el-Hudri (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Kurban ve Ramazan Bayramı günlerinde musallaya çıkardı. Orada önce namazla başlardı. Namazı kıldırıp selamı verince cemaat namaz kıldığı yerde otururken ayağa kalkar ve onlara yönünü dönerdi. Şayet kendisinin bir müfreze gönderme ihtiyacı olursa bunu insanlara söylerdi. Veya başka bir şeye ihtiyacı olursa onu insanlara emrederdi. Hutbesinde şöyle buyururdu:

“Sadaka verin! Sadaka verin! Sadaka verin!”

Ebu Saîd el-Hudri (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

En çok sadaka verenler de kadınlar olurdu. Ondan sonra musalladan eve dönerdi. İnsanlar hep böyle amel etmeye devam ettiler. Derken Mervan bin Hakem, Medine’ye vali oldu. Ben Mervan ile yan yana yürüyerek çıktım ve musallaya geldik. Musallaya vardığımızda baktım ki, Kesir bin Salt oraya çamur ve kerpiçten bir minber yapmış. Derken Mervan’ın eli benim elimi çekiyor. O beni minbere doğru ben de onu namaza doğru çekiyordum. Bu durumu görünce ona:

İşe namaz ile başlama nerede kaldı? dedim. Mervan:

Hayır, öyle değil, ey Ebu Saîd! Senin o bildiğin terk olundu dedi. Ben de:

Hiç de öyle değil, nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, benim bildiğimden daha hayırlı bir şey yapamazsınız dedim. Ebu Saîd el-Hudri (Radiyallahu Anh) bu sözünü üç kere söyledikten sonra dönüp gitmiştir.”

Müslim 889/9, Buhari 918, Nesei 1575

(21) Abdullah bin es-Sâib (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber bayram namazında hazır bulundum. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bayram namazını bitirince şöyle buyurdu:

“Biz şimdi hutbe okuyacağız, hutbede hazır olmak isteyen otursun. Kim de gitmek isterse o gidebilir.”

Ebu Davud 1155, Nesei 1570, İbni Mace 1290

10) Bayram Gününün Adabı

(22) Nafi (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:

“Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) Ramazan Bayramı günü musallaya gitmeden önce gusül abdesti alırdı.”

Malik 1/177/2, Abdurrezzak 5753, İbni Ebi Şeybe 2/86/3, Begavi 2/167

(23) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Şüphesiz ki, ben Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı için gusül abdesti alırım.”

Abdurrezzak 5756, İbni Ebi Şeybe 2/86/4

(24) İbni Bureyde babasından rivayet ederek şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ramazan Bayramı günü bir şey yemeden namaza çıkmazdı. Kurban Bayramı günü ise evine dönene kadar bir şey yemezdi.”

İbnu’l-Munzir Evsad 2106, İbni Huzeyme 1426, İbni Mace 1756, İbni Hibban 2812, Tirmizi 542, Hâkim 1088

(25) Cabir bin Semure (Radiyallahu Anh) den şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ramazan Bayramı günü bayram namazına gitmeden önce mutlaka birkaç tane hurma yerdi.”

Tabarani Mucemu’l-Kebir 2039, İbni Hibban 2814, Hakim 1089, Albânî Sahihu’l-Cami’ 4865

(26) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) den şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bayram günü bayram namazına herhangi bir yoldan çıktığı vakit yolunu değiştirerek o yoldan başka bir yoldan evine dönerdi.”

Tirmizi 541, Ebu Davud 1156, Hakim 1/296, İbni Mace 1299

(27) Cabir bin Abdullah (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bayram günü namaza çıktığı vakit dönüşte gittiği yola muhalefet eder başka yoldan dönerdi.”

Buhari 941, Albânî İrva 637

(28) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle haber verdi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ramazan Bayramı günü evinden çıktığı andan musallaya gelinceye kadar tekbir getirirdi.”

Darekutni 2/44/ Hakim 1105 Beyhaki 3/298

(29) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) Ramazan ve Kurban Bayramı günü musallaya giderken oraya varıncaya kadar tekbir getirir ve onu açıktan söylerdi. Sonra orada imam gelinceye kadar tekbir getirmeye devam ederdi.”

İbni Ebi Şeybe 2/70/1, Darekutni 2/45/8, Albânî İrvâu'l-Ğalîl Fî Tahrîci Ehâdîsi Menari's-Sebîl 650

(30) Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Teşrik günlerinin tekbirleri şu sözlerle sabittir. O teşrik günlerinde şöyle tekbir getiriyordu:

Allah-u Ekber, Allah-u Ekber, La İlahe İllallahu Vallahu Ekber, Allah-u Ekber, Velillahilhamd.”

İbni Ebi Şeybe 2/73-74, Beyhaki 3/315, Albânî İrvâu'l-Ğalîl Fî Tahrîci Ehâdîsi Menari's-Sebîl 3/125

(31) Ali bin Ebi Talib (Radiyallahu Anh) Arefe Günü sabah namazından sonra teşrik günlerinin son günü ikindi namazına kadar tekbir getirirdi. Son günün ikindi namazının akabinde de yine tekbir getirirdi.”

İbni Ebi Şeybe 2/72/1, Beyhaki 3/314, Albânî İrvâu'l-Ğalîl Fî Tahrîci Ehâdîsi Menari's-Sebîl 3/125

(32) Abdullah ibni Ömer ve Ebu Hureyre (Radiyallahu Anhum) Teşrik günlerinde Zilhicce ayının 10, 11, 12 ve 13’cü günleri Pazar yerlerine gider, tekbir getirirlerdi. İnsanlar da onların tekbirlerine iştirak ederek tekbir getirirlerdi.”

Buhari 926

11) Bayram ve Cuma Aynı Güne Denk Gelirse Ne Yapılır?

(33) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Bu gününüzde iki bayram birleşti. Dileyen kimse için bayram namazı, Cuma namazına bedel olarak yeter. Fakat biz Cuma’yı da kılacağız inşallah.”

Ebu Davud 1073, İbni Mace 1311, 1312, Hakim 1064, Albânî Sahihu’l-Cami 4365

12) Kurbanın Namazdan Önce Kesilmesinin Nehyi

(34) Enes (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Herkim bayram namazından önce kurbanını kesti ise onu tekrar etsin!”

Bunun üzerine bir adam ayağa kalktı ve:

Bu gün et yemek arzulanan bir gündür dedi. Sonra komşularının fakirliğinden ve ihtiyaçlarından bahsetti. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) adamın sözlerini doğrular gibiydi. O adam:

Benim yanımda et için kesilecek iki koyundan daha sevgili yaşına girmemiş bir oğlak var dedi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de ona oğlağı kurban etmesi için izin verdi. Enes (Radiyallahu Anh):

Ben bu ruhsat ondan başkaları için de geçerli mi? bilmiyorum! dedi.

Buhari 916, Müslim 1962/10, Nesei 4408, İbni Mace 3151, Beyhaki 9/277, Ahmed bin Hanbel Müsned 3/113

(35) Bera bin Âzib (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i hutbe okurken işittim şöyle buyuruyordu:

“Bu günümüzde yapacağımız ilk şey namaz kılmamızdır. Sonra dönüp kurban kesmemizdir. Herkim böyle yaparsa bizim sünnetimize uygun hareket etmiş olur.”

Buhari 914, Müslim 1961/7, Nesei 1562, İbni Hibban 5907, Ebu Davud 2800, Ahmed bin Hanbel Müsned 18507

(36) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kurbanlığını musallada keserdi.”

Buhari 939, Ebu Davud 2811, Nesei 1588, 4378, İbni Mace 3161

13) Bayram Günlerinde Oruç Tutmanın Nehyi

(37) Ebu Ubeyd şöyle dedi:

“Ben, Ömer bin el-Hattab (Radiyallahu Anh) ile beraber bayram namazında hazır bulundum.

Ömer bin el-Hattab (Radiyallahu Anh) hutbede şöyle dedi:

Bu iki bayram günleri varya Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu günlerde oruç tutmayı nehyetti! Birincisi oruçtan çıktığınız Ramazan Bayramınızın günü, diğeriyse kestiğiniz kurbanlarınızın etinden yediğiniz gündür.”

Buhari 1853, Müslim 1137/138, Malik 1/178, Ebu Davud 2416, Tirmizi 771, İbni Mace 1722, Beyhaki 4/297

(38) Ebu Saîd el-Hudri (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ramazan Bayramı günü oruç tutmayı yasakladı!”

Buhari 1854, Müslim 1138/141, Ebu Davud 2417, Tirmizi 772, İbni Mace 1721

Bayram Günlerinde Yapılması Gereken Şeyler

1) Bayram namaz için gusül abdesti almak müstehaptır.

2) Ramazan Bayramında namaza bir şeyler yiyerek çıkmak, Kurban Bayramında ise kurbanını kesinceye kadar bir şeyler yememek sünnettir.

3) Namaza giderken yürüyerek gitmek ve kullanılan yolu eve dönüşte değiştirmek sünnettir.

4) Namaz kılınan yere giderken yüksek sesle tekbir getirmek sünnettir.

5) Kurban Bayramının teşrik günlerinde teşrik tekbirleri getirmek müstehaptır. Bu vakitler Arefe Günü sabah namazıyla başlar, bayramın son günü ikindi namazı sonrasına kadar devam eder.

6) Bayram günlerinde oruç tutmak yasaktır!

7) Bayram günü önce namaz kılınır, sonra hutbe okunur. Hutbeyi dinlemek vacip değildir.

8) Bayram namazının vakti, sabahki kerahet vaktinin çıkmasıyla başlar.

9) Namazın mescidde değil de musallada yani açık arazide kılınması sünnettir. Ama imkân yoksa mescidde de kılınabilir.

10) Namaza, kadınlar ve çocuklar katılması vaciptir!

11) Bayram namazı için ezan ve kamet okunmaz!

12) Bayram namazı iki rekâttır. Bayram namazından önce ve sonra başka namaz kılınmaz!

13) Bayram namazında birinci rekâtte 7 ve ikinci rekâtte 5 olmak üzere toplam 12 tekbir alınır. Tekbirlerin hepsi de rekâtlerin evvelinde yani kıraatten öncedir.

14) Bayram namazlarının kıraatinde Fatiha Suresinden sonra birinci rekâtte A’lâ, ikinci rekâtte Ğâşiye veya birinci rekâtte Kamer, ikinci rekâtte Kâf Sureleri okunur.

15) Bayram ve Cuma aynı güne denk gelirse, dileyen kişi Cuma namazını kılmayabilir.


Bu makale, arefe ve bayram günlerinin faziletlerini ve bu zamanlarda yapılması gereken ibadetleri özetlemektedir. Daha detaylı bilgi için hadis kaynaklarına ve fıkıh kitaplarına müracaat edilebilir.


Resim Kaynak:

Freepik Pikaso

Karoglan Raşit Tunca Makalesi

Raşit Tunca ve DeepSeek

Schrems, 05.06.2025

Esma-ül Hüsna ve Esma-ül Hüsnanın Anlamları Hakkında

 Esma-ül Hüsna ve Esma-ül Hüsnanın Anlamları Hakkında