Calligraphy Dini Resimler V050920240437
5 Eylül 2024 Perşembe
El - Fatiha Denilince Fatiha Okumak Zorunda Mıyız?
El - Fatiha Denilince Fatiha Okumak Zorunda Mıyız?
El-Fatiha dendiğinde hangi sure okunur? Camilerde, taziyelerde,
mezarlarda, yemeklerde vs. okunan Kur'ân-ı Kerîm'den, edilen duâdan
sonra “El-Fatiha” dendiği zaman Fatiha okumak zorunda mıyız?
Kur’ân okunduğu zaman Müslümanın onu dinlemesi gerekir. Çünkü
وَإِذَا قُرِئَ ٱلْقُرْءَانُ فَٱسْتَمِعُوا۟ لَهُۥ وَأَنصِتُوا۟ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
Ve izâ kuriel kur’ânu festemiû lehu ve ensıtû leallekum turhamûn.
“Kur’ân okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin.”
(el-A'râf, 7/204)
buyrulmaktadır.
Kur’ân-ı Kerîm okunurken Müslümanların konuşmayı bırakıp onu dinlemeleri
istenmekle birlikte bunun farz olup olmadığı, farz olması durumunda da
bu hükmün mutlak olup olmadığı konusunda farklı görüşler ileri
sürülmüştür. Bazı âlimlerin görüşüne göre Kur’ân okunduğunda onu
dinlemek her zaman farzdır. Bazılarına göre yukarıdaki âyet, farziyet
değil tavsiye (nedb) anlamı taşımaktadır. Bazı âlimlere göre ise âyet,
sadece namazda okunan Kur’ân’ı dinlemekle ilgilidir; namaz dışında
Kur’ân okunurken onu dinlemek ise müstehaptır
(Ebussuûd, İrşâd, 3/310)
Hanefî mezhebinde ise namaz dışında Kur’ân okunurken onu dinlemenin
hükmü hakkında iki görüş vardır. Birine göre bu dinleme farz-ı ayn,
diğerine göre ise farz-ı kifâyedir. Farz-ı kifâye olduğunu söyleyenlere
göre, Kur’ân okunan yerde onu dinleyen birileri varsa diğerlerinden
sorumluluk düşer. Ayrıca mezhepteki her iki görüşe göre de Kur’ân
okunurken, bir mazeret sebebiyle onu dinleyemeyenler sorumlu olmazlar.
Özellikle, çarşı ve iş yeri gibi mekânlarda insanlar kendi işleriyle
uğraşırken birileri onların yanında Kur’ân okuyorsa, dinlemeyenlerin
değil, okuyanın günahkâr olacağı ifade edilmiştir
(İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 1/546)
Buna göre, başkalarının dinlemesine mani olmadan camide veya başka bir
mekânda sesli olarak Kur’ân okunurken bir kenarda namaz kılmakta sakınca
yoktur.
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ٱقْرَأْ بِٱسْمِ رَبِّكَ ٱلَّذِى
خَلَقَ خَلَقَ ٱلْإِنسَٰنَ مِنْ عَلَقٍ ٱقْرَأْ وَرَبُّكَ ٱلْأَكْرَمُ
ٱلَّذِى عَلَّمَ بِٱلْقَلَمِ عَلَّمَ ٱلْإِنسَٰنَ مَا لَمْ يَعْلَمْ
Ikra’bismi rabbikellezî halak Halakal insâne min alak Ikra’ ve rabbukel
ekrem Ellezî alleme bil kalem Allemel insâne mâ lem ya’lem.
Yaratan Rabbinin adıyla oku! (Bu kitabı "Besmele" ile birlikte oku) O,
insanı “alak”dan yarattı. (Hücrelerden kan pihtisindan yada kandan yada
gen den yarattı). Oku! Senin Rabbin Kerem (ikram eden sunan) sahibi
olandır. (Bu kainat sofrasını size sunandır)
O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.
Alak Suresi 1- 5. Ayet
burada okumak iki defa emir kipi ile gelmekde kurandaki emir kipi ile
gelen her fiil farzdır, O yüzden kitabımız Kuranı okumak Farzdır. burda
inzal olan ilk ayette olsa Allah o kitabın bu günkü hali ile tamam olcak
vaktinide hesap etmiş olmalı ki okumamızı emrediyor, öğrenmemizi
emrediyor. Namazlarda imam komut verir "Allahu ekber" der namaza gir iftitiah tekbiri ile gir emri, başla emri, sonra tekrar "Allahu ekber" rukuya eğil emri,.. yani biz onun "Allahu ekber"
demesinden anlarız rukuya eğilmemiz gerektiğini, o bir komut
kelimesidir, işte namazı yöneten imam veya müezzin yada kuranı okuyan
kari yada duayı eden kimse komut verir el Fatiha maassalavat diye
yani
"Sadakallahülazim, Sübhane rabbike rabbil izzeti amma yasifun ve selamün alel murselin velhamdülillahi rabbil alemin el Fatiha maassalavat" denilir.
bu bir komuttur, aynen namazda rukuya ve secdeye varma emri gibi,
salavat ile birlikte bir fatiha okuyun emridir, onu duyanın okuması
vacibdir, vecibedir, görevdir, imama uymak gibidir. Namazda imama itaat
etmeyen, namazdan çıkmıştır, namazı ifsat olmuştur, mesela komutana
sadece savaşda itaat edlmez, asker savaş sonrasında da komutana itaat
etmek durumundadır, yani imama ve müezzine sadece namazda değil namaz
sonrası okunan kuran ve duada da itaat gerekir, bu da demek olur ki
imama itaat edip namaz kılan namaz sonrasında da kuran dinleyen herkes o
halde iken ona itaat emri vardır yani dinlemek farz, taaaki dağılıp
dünya işlerine dönesiye kadar. ve imam yada müezzin yada kari Fatiha
emri verince de duyan kimsenin, biliyorsa Fatiha okuması, müslüman
olanın üzerine vacip ve vecibedir, görevdir, imama görevliya itaattir,
fatiha okumamak demekte vacibin terki Farzın terki gibidir, okumayanın
üzerinde vebal kalır. Vebal sorumluluk demektir, yani sorumluluğunu
yerine getirmemiş olur.
Başka din alimleri bunun farz veya vacip olmadığını savunmuşlar
müstehab hükmüne koymuşlar okunmaması durumunda herhangi bir günah ve
vebal olmayacağında ictihad etmişler. Bizde bir din alimi olaraktan
böyle ictihad ettik,
Peygamberimiz buyurdu
"Ümmetimin ihtilafı rahmettir."
“Ashabım semadaki yıldızlar gibidir. Hangisinden hadis alırsanız, doğruyu bulursunuz. Ashabın ihtilâfı sizin için rahmettir.”
(el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, I/64; el-Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, I/210-212)
“Muhammed’in (a.s.m.) Ashabının ihtilâfı Allah’ın kulları için bir rahmettir.”
Alimlerin ihtilafı sofrada farklı lokmaların bulunması kadar lezzetlidir.
maasselam...
Raşit Tunca
Bu Bir Karoglan Raşit Tunca Makalesidir
Avusturya Gümünd ili Schrems ilçesi Bugün 27 Ağustos 2024 Salı saat sabah 05:32
Fetva Kaynak
Diyanet Din İşleri Yüksek Kurulu
Peygamber Efendimiz’e Salavat Okumanın Fazileti
Peygamber Efendimiz’e Salavat Okumanın Fazileti
Peygamberimiz buyurdu ki "Dualarınız, bana salavat okuyasıya kadar havada asılı kalır, salavat okuyunca yükselir."
o yüzden duaya salavat ile başlayıp, salavat ile bitirmek duaların hak
katına yükselmesine vesiledir. Cuma Hutbesindeki dualarda olduğu gibi
Cuma dua saatinin hikmeti olan duaya hamdele salvele ile başlayıp
hamdele salvele ile bitirmek
kuran okundumu dua edildimi sonunda fatiha ısmarlanırken
"Sadakallahülazim, Sübhane rabbike rabbil izzeti amma yasifun ve selamün
alel murselin velhamdülillahi rabbil alemin el Fatiha maassalavat"
denilir
Burdaki "maassalavat" demek fatihadan öncede salavat okuyun demekdir. bilenler bilir bu hikmeti bilmeyen cahillere ne diyelim
Salavat bir nevi peygambere veya peygamberlere selam göndermektir, o yüzden salat selam denilir, işte alttaki ayette ki "ve selamün alel murselin"
demek de, her duanın sonunda biz ümmeti muhammed de adet olmuş böyle
okunur ve peygamberlerin tamaminada böylece selam gönderilir otamatik
olaraktan, müzzezin yada imam yada kari okur bunu... ve yani sonrada bir
fatiha ve maassalavat okunması emredilir yani (salavatlı elhamdü)
hamdele ve salvele hikmeti
سُبْحَٰنَ رَبِّكَ رَبِّ ٱلْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ وَسَلَٰمٌ عَلَى ٱلْمُرْسَلِينَ وَٱلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ
Sübhane rabbike rabbil izzeti amma yasifun ve selamün alel murselin velhamdülillahi rabbil alemin.
Senin Rabbin; kudret ve şeref sahibi olan Rab, onların nitelendirdiği
şeylerden uzaktır, yücedir. Peygamberlere selâm olsun.Hamd, âlemlerin
Rabbi olan Allah’a mahsustur.
(Saffat, 37/180-182)
Bu âyetler, Allah'ı takdis ve tenzih ederek övgüyle anmanın ve
peygamberleri yâd etmenin en güzel ifadeleri olduğu için, özellikle
Kur'an'dan bir parça okunduktan ve dua edildikten sonra bu üç âyetin
okunması Müslümanlar arasında gelenek halini almıştır.
Böylece, Cenâb-ı Hakk'ı her türlü noksanlıktan tenzîh ederken, en güzel
övgülere ancak O'nun lâyık bulunduğunu söyler ve peygamberlere de
salât-ü selâmlarımızı sunarız.
Cuma dua saatinin hikmeti
Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) buyurdular
"Cuma günü içinde öyle bir vakit vardır ki, Müslüman bir kul namaz
kıldığı halde o vakte rastlar da Allah'tan bir şey dilerse, muhakkak
Allah onun dileğini yerine getirir." buyurur ve bu sözleri söylerken de
eliyle bu vaktin çok kısa olduğuna işaret ederdi.
(bk. Buhârî, Cum`a 37, Talâk 24, Daavât 61; Müslim, Müsâfirîn 166, 167, Cum`a 13-15)
مَن كَانَ يُرِيدُ ٱلْعِزَّةَ فَلِلَّهِ ٱلْعِزَّةُ جَمِيعًا ۚ إِلَيْهِ
يَصْعَدُ ٱلْكَلِمُ ٱلطَّيِّبُ وَٱلْعَمَلُ ٱلصَّٰلِحُ يَرْفَعُهُۥ ۚ
وَٱلَّذِينَ يَمْكُرُونَ ٱلسَّيِّـَٔاتِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ ۖ وَمَكْرُ
أُو۟لَٰٓئِكَ هُوَ يَبُورُ
Men kâne yurîdul izzete fe lillâhil izzetu cemîâ(cemîan), ileyhi
yes’adul kelimut tayyibu vel amelus sâlihu yerfeuh(yerfeuhu), vellezîne
yemkurûnes seyyiâti lehum azâbun şedîd(şedîdun), ve mekru ulâike huve
yebûr
Her kim şan ve şeref istiyorsa bilsin ki, şan ve şeref bütünüyle Allah’a
aittir. Güzel sözler ancak O’na yükselir. Salih ameli de güzel sözler
yükseltir. Kötülükleri tuzak yapanlar var ya, onlar için çetin bir azap
vardır. İşte onların tuzağı boşa çıkar.
Fâtır Suresi 10. Ayet
Allah (c.c) şöyle buyurur :
إِنَّ ٱللَّهَ وَمَلَٰٓئِكَتَهُۥ يُصَلُّونَ عَلَى ٱلنَّبِىِّ ۚ
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ صَلُّوا۟ عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا۟
تَسْلِيمًا
İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alen nebiyyi, yâ eyyuhellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ
Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.
Ahzab Suresi 56. Ayet
Rivayet edildiğine göre bir gün Resûlullah (s.a.v), yüzünde büyük bir sevinç ifadesi ile geldi ve şöyle buyurdu:
“Cebrâil (a.s) geldi ve, ‘Ey Muhammed! Ümmetinden kim sana bir kere
salât okursa, ben ona on kere salât ederim. Bu kişi sana bir kere selâm
ederse ben ona on kere selâm ederim. Bu durum seni hoşnut etmez mi?’
dedi.”
Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“İnsanların bana en lâyık olanı, bana en çok salât getirenidir.”
“Bana salavat getiren kimseye, salât okuduğu müddetçe melekler salât
eder.Buna göre insan, isterse salâtını azaltsın isterse çoğaltsın.”
“Yanında anıldığım halde bana salât ve selâm getirmemesi kişiye cimrilik olarak yeter.”
“Cuma günü bana, çokça salât getirin.”
“Ümmetimden kim bana bir kere salât getirirse kendisine on iyilik yazılır ve kendisinden on kötülüğü de silinir.”
“Kim ezanı işittiği zaman, ‘Ey şu faydalı davetin ve kılınacak namazın
sahibi olan Allahım! Muhammed’e vesileyi ve fazileti ver! Kendisine vaat
ettiğin makam-ı mahmuda, onu ulaştır’ derse, kıyamet gününde o kişiye
şefaatim helâl olur.”
“Kim (yazdığı) bir kitapta bana salât getirirse, o salât kitapta kaldığı sürece, melekler ona salât ederler.”
Ebû Süleyman ed-Dârânî (ö.215/830) şöyle demiştir:
“Bir kimse Allah Teâla’dan bir şey isteyeceği zaman Nebî’ye (s.a.v)
salât ve selâmı artırsın. Daha sonra isteğini Allah’a arzetsin.Yine
duasını, Nebî’ye(s.a.v) salât okuyarak tamamlasın.Zira Allah Teâlâi iki
salât arasında kişinin yaptığı duayı kabul eder.Çünkü o kerem sahibi
Allahi iki salât arasında kabul edilmedik hiçbir istek bırakmaz.”
Resûlullah’tan (s.a.v) şöyle buyurduğu nakledilmektedir:
“Kim bana Cuma günü yüz kere salât ve selâm okursa, onun seksen senelik günahı bağışlanır.”
Ebû Hüreyre’den (r.a) nakledildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Bana salât ve selâm getiren kimse için sıratta bir nur yaratılır.Bu nur sahibi, sıratta iken cehennem ehlinden olmaz.”
“Kim bana salât ve selâm getirmeyi unutup ihmal ederse, cennet yolunu şaşırır.”
Abdurrahman b. Avf’tan (r.a) nakledildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Cebrâil (a.s) bana geldi ve şöyle dedi: ‘Ey Muhammed! Ümmetinden sana
salât okuyana yetmiş bin melek salât okur.Meleklerin salât okuduğu kimse
ise cennet ehlinden olur.’ ’’
“Bana çokça salât okuyanınız, cennette en çok zevce alanınız olacaktır.”
“Hürmetinden dolayı kim bana bir salât okursa, Allah (c.c) , okuduğu bu
salât-ı şerifenin lafzından bir melek yaratır.Meleğin bir kanadı doğuda,
diğer kanadı batıda, iki ayağı yedi kat yerin altında, boynu ise arş-ı
âlâya kadar yükselir.Allah Teâla bu meleğe şöyle der:
‘Bu kulum resûlüme salât okuduğu gibi, sen de onun günahları için
Allah’tan af dile. Ve o melek, kıyamete kadar o kul için Allah’tan tövbe
istiğfar ister.’ ”
Resûlullah’tan (s.a.v) şöyle rivayet edilmiştir:
“ Kıyamet günü havz-ı kevsere bir grup insan gelir.Ben onları, ancak bana çokça salât getirdikleri için tanırım. “
“ Kim bana bir kere salât ederse, Allah Teâlâ ona on kat rahmet
gönderir. Bana on salât okuyana, Allah Teâlâ yüz kat rahmet gönderir.
Kim bana yüz kere salât okursa Allah Teâlâ, ona bin kat rahmet ikram
eder. Ve bana bin kere salât okuyanın cesedini, Allah Teâlâ ateşte
yakmaz. O kulu, dünya hayatında ve âhiret suali sırasında hak söz ile
kararlı ve sağlam kılar.
Daha sonra onu, cennetine koyar. Onun okuduğu salavat, kıyamet günü
sırat üzerinde beş yüz yıllık mesafeyi gösteren (muazzam) bir nur olur.
Ve Allah Teâlâ bana salât ve selâm okuyan kişiye, okuduğu her salât
karşılığında cennette bir köşk verir. Okuduğu salât ister az, ister çok
olsun. “
Nebî (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“ Üzerime salât getiren kulun ağzından, salavat süratle çıkar. Uğramadık
kara, deniz, doğu ve batı yerleri bırakmaz. Ve şöyle der: ‘Ben
yaratılmışların en hayırlısı, seçkin kul Muhammed’e , falan oğlu falanın
okuduğu salât ve selâmım.’
Bunun üzerine (canlı-cansız, karada-denizde) her şey onun üzerine salât ve selâm eder.
Bu salât ve selâmdan yetmiş bin kanadı, kanatlarının her birinde yetmiş
bin tüy, her tüyde yetmiş bin yüz(sûret), her yüzde yetmiş bin ağız, her
ağızda her biri yetmiş bin ayrı lisanda konuşan ve yetmiş bin dili olan
bir kuş yaratılır. Bunlar Allah Teâlâ’yı tesbih ederler.
Allah (c.c) , bütün bu okunan tesbihatın sevabını, salavat-ı şerife okuyan o kulun sevap hanesine yazar.
Ali b. Ebû Tâlib’den (r.a) nakledildiğine göre, Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Cuma günü bana yüz defa salavat-ı şerife okuyan kimse, kıyamet günü
beraberinde bir nur olduğu halde gelir. Bu nur, bütün yaratıklar
arasında taksim olunsa, herkese yeter.”
Bazı haberlerde şöyle zikredilmektedir:
“Arşın sütununa, ‘Bana müştak (çok arzulu, istekli) olana merhamet
ederim. Benden isteyene veririm. Muhammed’e salavat getirmek suretiyle
bana yakınlaşan kimseyi, günahları deniz dalgaları köpüğü kadar da olsa
bağışlarım’ diye yazılmıştır. “
Sahâbe-i kirâmdam biri şöyle anlattı:
“Muhammed’e (s.a.v) salât ve selâm okunan her meclisten, semanın
ortasına kadar ulaşan güzel bir koku yükselir. Melekler şöyle derler:
‘ Bu, Muhammed’ e (s.a.v) salât ve selâm okunan meclisten geliyor.’
Bazı haberler de ise şöyle anlatılır:
“ Mümin bir erkek veya kadın, Muhammed’e (s.a.v) salavat okumaya
başladığı zaman, semanın kapıları ve perdeleri arşa kadar kendisine
açılır.
Bu durumda semalarda Muhammed’e (s.a.v) salât ve selâm getirmedik hiçbir
melek kalmaz. Salât ve selâm getiren bu mümin erkek veya kadına her bir
melek Allah’ın dilediği kadar mağfiret talebinde bulunurlar.”
Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“İsteği gerçekleşmeyen kimse, bana çokça salât ve selâm okusun. Çünkü
salât ve selâm; kederleri, kaygıları ve tasaları giderir, rızkları
çoğaltır, hâcetleri yerine getirir.”
Salih zatlardan birinden şöyle nakledilmiştir:
“Benim bir komşum vardı. Alimlerin yazdığı kitapları yazarak çoğaltırdı.
Vefat ettikten sonra onu rüyamda gördüm: ‘ Allah Teâlâ sana nasıl
muamele etti? diye sordum.
‘Beni bağışladı’ deyince, ‘ Hangi amelin buna sebep oldu ? ‘ diye
sordum.’ Peygamberimiz’in (s.a.v) adını kitaba yazdığım zaman, mutlaka
onun üzerine salât ve selâm getirirdim. Bu sebeple rabbim bana, hiçbir
gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği, hiçbir kimsenin gönlünde
bile hayal edemediği bir nimet verdi’ dedi.”
Enes (r.a) , Resûlullah’ın (s.a.v) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“ Sizden birinize ben; kendisinden, malından, çoçuğundan, anne
babasından ve bütün insanlardan daha sevimli olmadıkça (kâmil manada )
iman etmiş olmaz.”
Hz. Ömer (r.a) bir keresinde Resûlullah’a (s.a.v), “ Ey Allah’ın Resûlü!
Sen bana nefsim hariç her şeyden daha sevimlisin! “ dedi.
Bunun üzerine Resûlullah Efendimiz (s.a.v) , “ Ey Ömer! Ben sana
nefsinden daha sevimli olmadıkça olgun mümin olmazsın “ buyurdu.
Ömer (r.a), “ Kur’ân-ı Kerîm’i sana indiren yüce Allah’a yemin olsun ki,
ey Allah’ın Resûlü! Sen bana nefsimden daha sevimlisin! ’’ dedi.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v) bu söz üzerine, “ Ey Ömer! İşte bu şekildeki imanın şimdi kâmil oldu” buyurdu.
Yine bir defasında Resûlullah Efendimiz’e (s.a.v), “ Ne zaman kâmil bir
mümin veya sadık bir mümin olurum?” diye soruldu. Resûl-i Ekrem (s.a.v) ,
Allah’ı sevdiğin zaman” buyurdu.
“ Peki, Allah Teâlâ’yı nasıl sevebilirim?” denildiğinde de şu cevabı verdi:
“Allah Resûlü’nü sevdiğin zaman!” “Allah Resûlü’nü ne yaptığım zaman
daha çok sevmiş olurum? sorusuna ise şöyle cevap verdi: “O’nun
Resûlü’nün yoluna tâbi olur, sünnetini işler, onun sevdiğini sever,
buğzettiğine buğzeder, dostluk kurduğu kimseyle dost olur, düşmanlık
yaptığına da düşmanlık edersen, onu sevmiş olursun. Zira insanlar iman
konusunda farklı farklıdır. İnsanların imanlarındaki olgunluk, bana olan
sevgileri ile ölçülür. Aynı şekilde insanlar küfür konusunda da
farklıdırlar. İnsanların küfürlerinin derecesi de bana olan
düşmanlıkları ile ölçülür.
Dikkat edin! O Peygamber’e muhabbeti olmayanın imanı yoktur!
Dikkat edin ! O Peygamber’e muhabbeti olmayanın imanı yoktur!
Dikkat edin ! O Peygamber’e muhabbeti olmayanın imanı yoktur!
Resûlullah Efendimiz’e (s.a.v) şöyle soruldu:
“Bir mümini huşû içinde diğer bir mümini de huşû hali dışında görüyoruz. Bu farklılığın sebebi nedir?”
Bunun üzerine Resûlullah Efendimiz (s.a.v) ,
“İmanının tadını alan mümin, huşû sahibi olur. İmanının tadını alamayan mümin ise huşû sahibi olmaz!” buyurdu.
“Peki, imanın tadı nasıl elde edilir, ona nasıl ulaşılır? Diye sorulunca Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdu:
“O’na Allah sevgisinde sadık olmakla ulaşılır.”
“Allah sevgisi ne ile elde edilir veya ne ile kazanılır?” diye sorulunca, Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) şöyle cevap verdi:
“Allah’ın Resûlü’ne muhabbetle elde edilir. Bu sebeple siz, Allah ve
Resûlü’nün rızâsını, her ikisine de muhabbet beslemekte arayınız.”
Resûlullah Efendimiz’e (s.a.v) şöyle soruldu:
“Kendilerine muhabbet duymamız, onları yüceltmemiz ve hürmette bulunmamız istenen Âl-i Muhammed (s.a.v) kimlerdir?”
Peygamber Efendimiz (s.a.v), “Onlar; gönül ehli, vefa sahibi, bana iman etmiş ve ihlâs sahibi olmuş kimselerdir” buyurdu.
Resûlullah Efendimiz’e (s.a.v) gönül ehli, vefa sahibi olan Âl-i
Muhammed’in belirgin özelliklerinin neler olduğu sorulunca şöyle
buyurmuştur:
“Benim muhabbetimi sevilen her şeye tercih etmek ve gönüllerinin benim
hatıramla meşgul olması ve bana çokça salavat getirmeleri, onların
Allah’ı zikretmekten sonra gelen en belirgin özelliklerindendir.”
Resûlullah Efendimiz’e (s.a.v), “Sana en güçlü şekilde iman eden kimdir? Diye sorulunca şöyle cevap verdi:
“Beni görmediği halde iman etmiş olan mümin, bana olan sevgisini,
sadakat ve şevkle göstermiş demektir. Bu kişinin en belirgin özelliği,
beni görmek için sahip olduğu her şeyi feda etmeye hazır olmasıdır. Yer
dolusu altını olsa, beni görmek için onları feda eder. Çünkü bu kul,
bana gerçekten inanmış ve bana olan muhabbetinde ihlâs sahibi olmuştur.”
Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) şöyle soruldu:
“Ey Allah’ın Resûlü! Senin vefatından sonra gelecek olanlardan, sana salât ve selâm okuyan kişileri nasıl tanırsın?”
Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) şöyle cevap vermiştir:
“Beni gerçekten sevenlerin okudukları salât ve selâmı işitir,
kendilerini de tanırım. Beni gerçekten sevmeyenlerin okudukları salâtlar
ise bana vasıtalı olarak arzolunur.”
“Bir kimse, Muhammed’e salâvat okumakla bana yakınlık bulursa, ben o
kimsenin günahlarını, denizin dalgalarının köpükleri kadar dahi olsa,
gene affederim’” cümleleri yazılıdır
Peygamberimiz buyuruyor ki,: “Mümin olan erkek ve kadın, efendimize
salavat getirdiği zaman, semanın bütün kapıları ve perdeleri açılır.
Arşa varıncaya kadar hiçbir yer kapalı kalmaz. Semadaki bütün meleklerin
hepsi peygamberimize salavat getirip, salavat getiren kimse için
Allahüteala’dan mağfiret dilerler “
“Bir kimse dileğinin yerine gelmesini istediği zaman, bana salavat
okumayı çoğaltsın. Çünkü bana okunan salâvat, elem, keder, üzüntü gibi
bütün sıkıntıları giderip kişinin rızkını artırır. İşinin Hayırla
sonuçlanmasını temin eder “
Efendimiz buyurdular ki: Bir gün Cenab-ı Hakk’ın dört büyük meleği
geldi. Hz. Cebrail, Hz. Mikail, Hz. İsrafil ve Hz. Azrail (a.s.)
idiler.
Hz. Cebrail (a.s) bana dedi ki: Ya Resulallah! Senin ümmetinden bir
kimse size günde 10’ defa salavat ederse yarın kıyamet gününde ben onun
elinden tutar, sıratı kuşlar gibi geçiririm.
Hz. Mikail (a.s) de dedi ki: Ben o kula senin kevser havuzundan kana kana içiririm.
Hz. İsrafil (a.s) dedi ki: Ya Resullallah! O kulun affı için başımı
secdeye koyarım Allahu Teala onu affetmedikçe başımı secdeden kaldırmam.
Hz. Azrail (a.s) de: Ya Nebiyallah! Sana günde 10’ defa salâvat edenin ruhunu Peygamberler gibi kabzederim, dedi.
Bunun üzerine Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) Bu ne büyük lütuf ya Rabbi! Bu ne büyük ihsan Allahım! Buyurdular.
“Cuma gününde benim üzerime Salâvat-ı Şerife getirenin Allahü Teâla 80’ senelik günahını bağışlar.” (Hadisi şerif.)
”Ümmetimden bana bir salavat okuyan kimse için, 10’ iyilik yazılırken, kaydında da 10’kötülük silinir.”
“Kıyamet günü insanların bana en yakını, bana en çok salavat okuyandır.”
Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) “Kim bana bir kere Salatü selam
getirirse, Allahu Teâlâ ona 10’rahmet eder, 10’ da hatasını af eder,10’
da derecesini yükseltir. (Ramuz.)
“Kim Efendimiz (s.a.v.) Salatü selam getirirse, Hz. Cebrail (a.s.) Ya
Rasülellah o’ insana 1000’ Melek aynı duayı yapar.” (Hadisi şerif.)
“Kim Efendimiz (s.a.v.) çokça salatü selam getirirse onun derecesi o derece yükseltilmiş olur.” (Hadisi şerif.)
“Herkim günde Efendimiz (s.a.v.) 1000’ defa salatü selam getirirse, Cennet deki yerini görmeden ölmez.” (Hadisi şerif.)
“Kim beni rüyada görürse şefaatim ona vacip olur. Ben kime şefaat edersem cehennem onun cesedini yakmaz..” (Hadisi şerif.)
Kıyamet günü insanların bana en yakını, bana en çok salâvat okuyandır. Hz. Muhammed (s.a.v.)
Raşit Tunca
Bu Bir Karoglan Raşit Tunca Makalesidir
Avusturya Gümünd ili Schrems ilçesi Bugün 26 Ağustos 2024 Pazartesi saat 13:19
Rukye Nedir şifa bulmak ve kötülüklerden korunmak amacıyla yapılan “rukye” câizmidir? Rukye Ayetleri Nelerdir?
Rukye Nedir? Allah’ın izniyle şifa bulmak veya kötülüklerden korunmak amacıyla yapılan “rukye” câiz midir?
Rukye, hastalık ve kötülüklerden korunmak veya kurtulmak amacıyla Kur’ân
veya dua okuyup üfleme anlamında (yahutta yazıp muska şeklinde taşımak)
anlamında bir terimdir
(İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, 2/254.; İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, “rky” md.).
Bazı İslâm âlimleri rukyenin caiz olmadığı görüşünde ise de mezhep
imamlarının da içinde bulunduğu âlimlerin çoğunluğu, konu ile ilgili
bazı hadisleri delil göstererek, şirke ve istismara götürmemek şartıyla
fayda ve zararın rukyeden değil de Allah’tan olduğuna inanılarak yapılan
rukyede bir sakınca bulunmadığını belirtmişlerdir
(İbn Hacer, Fethu’l-bârî, 10/206-208 [5741, 5743]; İbnü’l-Kayyım, et-Tıbbü’n-nebevî, 136-144; el-Fetâva’l-Hindiyye, 5/356).
وَنُنَزِّلُ مِنَ ٱلْقُرْءَانِ مَا هُوَ شِفَآءٌ وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ ۙ وَلَا يَزِيدُ ٱلظَّٰلِمِينَ إِلَّا خَسَارًا
Ve nunezzilu minel kur’âni mâ huve şifâun ve rahmetun lil mu’minîne ve lâ yezîduz zâlimîne illâ hasârâ
Biz Kur’ân’dan öyle âyetler indirmekteyiz ki, müminler için şifa ve rahmettir. Zalimlerin de ancak hasarını artırır
İsrâ Suresi 82. Ayet
لَهُۥ مُعَقِّبَٰتٌ مِّنۢ بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِۦ يَحْفَظُونَهُۥ مِنْ أَمْرِ ٱللَّهِ ۗ
Lehu muakkibâtun min beyni yedeyhi ve min halfihî yahfezûnehu min emrillâh
İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah’ın emriyle onu korurlar.
Rad Suresi 11. Ayet
وَهُوَ ٱلْقَاهِرُ فَوْقَ عِبَادِهِۦ ۖ وَيُرْسِلُ عَلَيْكُمْ حَفَظَةً
حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءَ أَحَدَكُمُ ٱلْمَوْتُ تَوَفَّتْهُ رُسُلُنَا وَهُمْ
لَا يُفَرِّطُونَ
Ve huvel kâhiru fevka ibâdihî ve yursilu aleykum hafazah(hafazaten),
hattâ izâ câe ehadekumul mevtu teveffethu rusulunâ ve hum lâ yuferritûn
O, kullarının üstünde mutlak hâkimiyet sahibidir. Üzerinize de koruyucu
melekler gönderir. Nihayet birinize ölüm geldiği vakit (görevli)
elçilerimiz onun canını alır ve onlar görevlerinde asla kusur etmezler.
En`âm Suresi 61. Ayet
Şöyle ki Hz. Peygamber (s.a.s.), hem kendisine hem ziyaret ettiği bazı
hastalara okuyup üflemiş, bazen de Hz. Âişe (r.a.) ona okuyup üflemiş ve
eliyle mesh etmiştir
(Buhârî, Merdâ, 20 [5675]; Tıb, 32, 39 [5735, 5748]; Müslim, Selâm, 46-51 [2191-2192]).
Hz. Peygamber (s.a.s.), torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in şeytandan,
zehirli haşerattan, kem gözlerden korunmaları için dua etmiş (Buhârî,
Ehâdîsü’l-enbiyâ, 10 [3371]), nazara, yılan ve akrep sokmasına karşı
rukye yapılmasına izin vermiştir
(Buhârî, Tıb, 33-37 [5736-5741]; Müslim, Selâm, 55-60 [2195-2198]).
Yine Hz. Peygamber’in (s.a.s.) hastalar için,
اَللَّهُمَّ رَبَّ النَّاسِ مُذْهِبَ البَأْسِ اشْفِ أَنْتَ الشَّافِي لاَ شَافِيَ إِلَّا أَنْتَ شِفَاءً لَا يُغَادِرُ سَقَمًا.
“Ey İnsanların Rabbi olan ve sıkıntıları gideren Allah’ım! Şifa ver,
şifa veren Sensin. Senden başka şifa veren yoktur. (Bu hastaya) öyle bir
şifa ver ki, (hasta üzerinde) hiçbir hastalık (izi) bırakmasın.”
(Buhârî, Tıb, 38 [5742-5743])
diye dua ettiği bilinmektedir.
Peygamberimiz dedi ki "Dualarınız bana salavat okuyasıya kadar havada asılı kalır salavat okuyunca yükselir."
o yüzden duaya salavat ile başlayıp, salavat ile bitirmek duaların hak katına yükselmesine vesiledir.
مَن كَانَ يُرِيدُ ٱلْعِزَّةَ فَلِلَّهِ ٱلْعِزَّةُ جَمِيعًا ۚ إِلَيْهِ
يَصْعَدُ ٱلْكَلِمُ ٱلطَّيِّبُ وَٱلْعَمَلُ ٱلصَّٰلِحُ يَرْفَعُهُۥ ۚ
وَٱلَّذِينَ يَمْكُرُونَ ٱلسَّيِّـَٔاتِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ ۖ وَمَكْرُ
أُو۟لَٰٓئِكَ هُوَ يَبُورُ
Men kâne yurîdul izzete fe lillâhil izzetu cemîâ(cemîan), ileyhi
yes’adul kelimut tayyibu vel amelus sâlihu yerfeuh(yerfeuhu), vellezîne
yemkurûnes seyyiâti lehum azâbun şedîd(şedîdun), ve mekru ulâike huve
yebûr
Her kim şan ve şeref istiyorsa bilsin ki, şan ve şeref bütünüyle Allah’a
aittir. Güzel sözler ancak O’na yükselir. Salih ameli de güzel sözler
yükseltir. Kötülükleri tuzak yapanlar var ya, onlar için çetin bir azap
vardır. İşte onların tuzağı boşa çıkar.
Fâtır Suresi 10. Ayet
إِنَّ ٱللَّهَ وَمَلَٰٓئِكَتَهُۥ يُصَلُّونَ عَلَى ٱلنَّبِىِّ ۚ
يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ صَلُّوا۟ عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا۟
تَسْلِيمًا
İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alen nebiyyi, yâ eyyuhellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ
Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin.
Ahzab Suresi 56. Ayet
“Ümmetimden kim bana bir kere salât getirirse kendisine on iyilik yazılır ve kendisinden on kötülüğü de silinir.”
Ebû Süleyman ed-Dârânî (ö.215/830) şöyle demiştir:
“Bir kimse Allah Teâla’dan bir şey isteyeceği zaman Nebî’ye (s.a.v)
salât ve selâmı artırsın. Daha sonra isteğini Allah’a arzetsin.Yine
duasını, Nebî’ye(s.a.v) salât okuyarak tamamlasın.Zira Allah Teâlâi iki
salât arasında kişinin yaptığı duayı kabul eder.Çünkü o kerem sahibi
Allahi iki salât arasında kabul edilmedik hiçbir istek bırakmaz.”
صَلَّ اللَّهُ عَلَى نُوحٍ وَعَلَى آل نُوحٍ نِ السَّلَامُ
Sallallahu ala Nuhin ve ala ehli nuhinisselami
“Allah Nuh’a ve ehline selâm söylesin veya Nuh’a ve ehline selâm olsun” diyen kimseyi o gece akreb sokmaz.
(Ali el-Müttâkî, no: 3564)
Konuyla ilgili rivâyetler değerlendirildiğinde, Allah’ın izniyle şifa
bulmak veya kötülüklerden korunmak amacıyla yapılan rukyelerin câiz,
bunun dışında kalanların haram olduğu anlaşılmaktadır
(Elmalılı, Hak Dini, 9/6388).
RUKYE - SİHİR VE BÜYÜYE KARŞI OKUNACAK AYETLER VE DUALAR
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
ٱلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ مَٰلِكِ
يَوْمِ ٱلدِّينِ إِيَّاكَ نَعْبُدُ وَإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ ٱهْدِنَا
ٱلصِّرَٰطَ ٱلْمُسْتَقِيمَ صِرَٰطَ ٱلَّذِينَ أَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ
ٱلْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا ٱلضَّآلِّينَ
Fatiha Suresi
Euzu Billahimişşeytanirracim Bismillâhir rahmânir rahîm.
El hamdu lillâhi rabbil âlemîn, Er rahmânir rahîm,Mâliki yevmid dîn,
İyyake nağbudu ve iyyake nesteîn, İhdinas sırâtal mustegîm,
Sırâtallezîne enamte aleyhim, ğayril mağdûbi aleyhim ve leddâllîn
وَٱتَّبَعُوا۟ مَا تَتْلُوا۟ ٱلشَّيَٰطِينُ عَلَىٰ مُلْكِ سُلَيْمَٰنَ ۖ
وَمَا كَفَرَ سُلَيْمَٰنُ وَلَٰكِنَّ ٱلشَّيَٰطِينَ كَفَرُوا۟ يُعَلِّمُونَ
ٱلنَّاسَ ٱلسِّحْرَ وَمَآ أُنزِلَ عَلَى ٱلْمَلَكَيْنِ بِبَابِلَ
هَٰرُوتَ وَمَٰرُوتَ ۚ وَمَا يُعَلِّمَانِ مِنْ أَحَدٍ حَتَّىٰ يَقُولَآ
إِنَّمَا نَحْنُ فِتْنَةٌ فَلَا تَكْفُرْ ۖ فَيَتَعَلَّمُونَ مِنْهُمَا مَا
يُفَرِّقُونَ بِهِۦ بَيْنَ ٱلْمَرْءِ وَزَوْجِهِۦ ۚ وَمَا هُم
بِضَآرِّينَ بِهِۦ مِنْ أَحَدٍ إِلَّا بِإِذْنِ ٱللَّهِ ۚ
وَيَتَعَلَّمُونَ مَا يَضُرُّهُمْ وَلَا يَنفَعُهُمْ ۚ وَلَقَدْ عَلِمُوا۟
لَمَنِ ٱشْتَرَىٰهُ مَا لَهُۥ فِى ٱلْءَاخِرَةِ مِنْ خَلَٰقٍ ۚ وَلَبِئْسَ
مَا شَرَوْا۟ بِهِۦٓ أَنفُسَهُمْ ۚ لَوْ كَانُوا۟ يَعْلَمُونَ
Bakara Suresi 102. Ayet
Vettebeû mâ tetluş şeyâtînu alâ mulki suleymân, ve mâ kefera suleymânu ve lâkinneş şeyâtîne keferû yuallimûnen nâses
sıhr, ve mâ unzile alel melekeyni bibâbile hârûte ve mârût, ve mâ yuallimâni min ehadin hattâ yegûlâ innemâ nahnu
fitnetun felâ tekfur, feyeteallemûne minhumâ mâ yuferrigûne bihî beynel mer'i ve zevcih, ve mâ hum bidârrîne bihî min
ehadin illâ biiznillâh, ve yeteallemûne mâ yedurruhum ve lâ yenfeuhum, ve legad alimû lemenişterâhu mâ lehû fil âhırati
min halâg, ve lebié'se mâ şerav bihî enfusehum, lev kânû yağlemûn.
ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ٱلْحَىُّ ٱلْقَيُّومُ ۚ لَا تَأْخُذُهُۥ
سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌ ۚ لَّهُۥ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِ ۗ
مَن ذَا ٱلَّذِى يَشْفَعُ عِندَهُۥٓ إِلَّا بِإِذْنِهِۦ ۚ يَعْلَمُ مَا
بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ ۖ وَلَا يُحِيطُونَ بِشَىْءٍ مِّنْ
عِلْمِهِۦٓ إِلَّا بِمَا شَآءَ ۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ
وَٱلْأَرْضَ ۖ وَلَا يَـُٔودُهُۥ حِفْظُهُمَا ۚ وَهُوَ ٱلْعَلِىُّ
ٱلْعَظِيمُ
Bakara Suresi 255. Ayet (Ayetel Kürsi)
Allâhu lâ ilâhe illâ hû, elhayyul gayyûm, lâ teé'huzuhû sinetuv velâ nevm, lehû mâ fis semâvâti ve mâ fil ard, men zellezî
yeşfeu ındehû illâ biiznih, yağlemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum, ve lâ yuhîtûne bişey'im min ılmihî illâ bimâ şâé',
vesia kursiyyuhus semâvâti vel ard, ve lâ yeûduhû hıfzuhuma, ve huvel aliyyul azîm.
وَأَوْحَيْنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ أَنْ أَلْقِ عَصَاكَ ۖ فَإِذَا هِىَ
تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَ فَوَقَعَ ٱلْحَقُّ وَبَطَلَ مَا كَانُوا۟
يَعْمَلُونَ فَغُلِبُوا۟ هُنَالِكَ وَٱنقَلَبُوا۟ صَٰغِرِينَ وَأُلْقِىَ
ٱلسَّحَرَةُ سَٰجِدِينَ قَالُوٓا۟ ءَامَنَّا بِرَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ رَبِّ
مُوسَىٰ وَهَٰرُونَ
Araf Suresi 117 den 122. Ayetlere kadar
Ve evhaynâ ilâ mûsâ en elgı asâk, feizâ hiye telgafu mâ yeé'fikûn.
Fevegaal haggu ve betale mâ kânû yağmelûn, Feğulibû hunâlike vengalebû sâğırîn.
Ve ulgıyes seharatu sâcidîn, Gâlû âmennâ birabbil âlemîn, Rabbi mûsâ ve hârûn.
وَقَالَ فِرْعَوْنُ ٱئْتُونِى بِكُلِّ سَٰحِرٍ عَلِيمٍ فَلَمَّا جَآءَ
ٱلسَّحَرَةُ قَالَ لَهُم مُّوسَىٰٓ أَلْقُوا۟ مَآ أَنتُم مُّلْقُونَ
فَلَمَّآ أَلْقَوْا۟ قَالَ مُوسَىٰ مَا جِئْتُم بِهِ ٱلسِّحْرُ ۖ إِنَّ
ٱللَّهَ سَيُبْطِلُهُۥٓ ۖ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُصْلِحُ عَمَلَ
ٱلْمُفْسِدِينَ
Yunus Suresi 79 - 82. Ayetler
Ve gâle fir'avnué'tûnî bikulli sâhırin alîm.
Felemmâ câes seharatu gâle lehum mûsâ elgû mâ entum mulgûn.
Felemmâ elgav gâle mûsâ mâ cié'tum bihis sıhr, innallâhe seyubtıluh, innallâhe lâ yuslihu amelel mufsidîn.
Ve yuhıggullâhul hagga bikelimâtihî ve lev kerihel mucrimûn.
فَأَوْجَسَ فِى نَفْسِهِۦ خِيفَةً مُّوسَىٰ قُلْنَا لَا تَخَفْ إِنَّكَ
أَنتَ ٱلْأَعْلَىٰ وَأَلْقِ مَا فِى يَمِينِكَ تَلْقَفْ مَا صَنَعُوٓا۟ ۖ
إِنَّمَا صَنَعُوا۟ كَيْدُ سَٰحِرٍ ۖ وَلَا يُفْلِحُ ٱلسَّاحِرُ حَيْثُ
أَتَىٰ فَأُلْقِىَ ٱلسَّحَرَةُ سُجَّدًا قَالُوٓا۟ ءَامَنَّا بِرَبِّ
هَٰرُونَ وَمُوسَىٰ
Taha Suresi 67- 70. Ayetler
Feevcese fî nefsihî hîfetem mûsâ.
Gulnâ lâ tehaf inneke entel ağlâ.
Ve elgı mâ fî yemînike telgaf mâ sanaû, innemâ sanaû keydu sâhır, ve lâ yuflihus sâhıru haysu etâ.
وَقُلْ جَآءَ ٱلْحَقُّ وَزَهَقَ ٱلْبَٰطِلُ ۚ إِنَّ ٱلْبَٰطِلَ كَانَ
زَهُوقًا وَنُنَزِّلُ مِنَ ٱلْقُرْءَانِ مَا هُوَ شِفَآءٌ وَرَحْمَةٌ
لِّلْمُؤْمِنِينَ ۙ وَلَا يَزِيدُ ٱلظَّٰلِمِينَ إِلَّا خَسَارًا
isra Suresi 81 - 82. Ayetler
Ve gul câel haggu ve zehegal bâtıl, innel bâtıle kâne zehûgâ.
Ve nunezzilu minel gur'âni mâ huve şifâuv ve rahmetul lilmué'minîne ve lâ yezîduz zâlimîne illâ hasârâ.
لَهُۥ مُعَقِّبَٰتٌ مِّنۢ بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِۦ يَحْفَظُونَهُۥ مِنْ أَمْرِ ٱللَّهِ ۗ
Lehu muakkibâtun min beyni yedeyhi ve min halfihî yahfezûnehu min emrillâh
İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah’ın emriyle onu korurlar.
Rad Suresi 11. Ayet
وَهُوَ ٱلْقَاهِرُ فَوْقَ عِبَادِهِۦ ۖ وَيُرْسِلُ عَلَيْكُمْ حَفَظَةً
حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءَ أَحَدَكُمُ ٱلْمَوْتُ تَوَفَّتْهُ رُسُلُنَا وَهُمْ
لَا يُفَرِّطُونَ
Ve huvel kâhiru fevka ibâdihî ve yursilu aleykum hafazah(hafazaten),
hattâ izâ câe ehadekumul mevtu teveffethu rusulunâ ve hum lâ yuferritûn
O, kullarının üstünde mutlak hâkimiyet sahibidir. Üzerinize de koruyucu
melekler gönderir. Nihayet birinize ölüm geldiği vakit (görevli)
elçilerimiz onun canını alır ve onlar görevlerinde asla kusur etmezler.
En`âm Suresi 61. Ayet
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَٱلصَّٰٓفَّٰتِ صَفًّا فَٱلزَّٰجِرَٰتِ زَجْرًا فَٱلتَّٰلِيَٰتِ ذِكْرًا
إِنَّ إِلَٰهَكُمْ لَوَٰحِدٌ رَّبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا
بَيْنَهُمَا وَرَبُّ ٱلْمَشَٰرِقِ إِنَّا زَيَّنَّا ٱلسَّمَآءَ ٱلدُّنْيَا
بِزِينَةٍ ٱلْكَوَاكِبِ وَحِفْظًا مِّن كُلِّ شَيْطَٰنٍ مَّارِدٍ لَّا
يَسَّمَّعُونَ إِلَى ٱلْمَلَإِ ٱلْأَعْلَىٰ وَيُقْذَفُونَ مِن كُلِّ
جَانِبٍ دُحُورًا ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ وَاصِبٌ إِلَّا مَنْ خَطِفَ
ٱلْخَطْفَةَ فَأَتْبَعَهُۥ شِهَابٌ ثَاقِبٌ
Saffat Suresi 1-10. Ayetler
Vas saffâti saffâ, Fez zâcirâti zecrâ, Fet tâliyâti zikrâ, İnne ilâhekum levâhıd.
Rabbus semâvâti vel ardı ve mâ beynehumâ ve rabbul meşârıg.
İnnâ zeyyennes semâed dunyâ bizînetinil kevâkib, Ve hıfzan min kulli şeytânim mârid.
Lâ yessemmeûne ilel meleil ağlâ ve yugzefûne min kulli cânib.
Duhûran ve lehum azâbuv vâsıb, İllâ men hatıfel hatfete feetbeahû şihâbun sâgıb.
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ قُلْ يَٰٓأَيُّهَا ٱلْكَٰفِرُونَ
لَآ أَعْبُدُ مَا تَعْبُدُونَ وَلَآ أَنتُمْ عَٰبِدُونَ مَآ أَعْبُدُ
وَلَآ أَنَا۠ عَابِدٌ مَّا عَبَدتُّمْ وَلَآ أَنتُمْ عَٰبِدُونَ مَآ
أَعْبُدُ لَكُمْ دِينُكُمْ وَلِىَ دِينِ
Kafirun Suresi
Gul yâ eyyuhel kâfirûn, Lâ ağbudu mâ tağbudûn,Ve lâ entum âbidûne mâ ağbud.
Ve lâ ene âbidum mâ abedtum,Ve lâ entum âbidûne mâ ağbud, Lekum dînukum ve liye dîn.
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ قُلْ هُوَ ٱللَّهُ أَحَدٌ ٱللَّهُ
ٱلصَّمَدُ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ وَلَمْ يَكُن لَّهُۥ كُفُوًا أَحَدٌۢ
ihlas suresi
Gul huvallâhu ehad, Allâhus samed, Lem yelid ve lem yûled, Ve lem yekul lehû kufuven ehad.
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ ٱلْفَلَقِ
مِن شَرِّ مَا خَلَقَ وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ وَمِن شَرِّ
ٱلنَّفَّٰثَٰتِ فِى ٱلْعُقَدِ وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ
Felak Suresi
Gul eûzu birabbil felag, Min şerri mâ halag, Ve min şerri ğâsigın izâ vegab.
Ve min şerrin neffâsâti fil ugad, Ve min şerri hâsidin izâ hased.
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ ٱلنَّاسِ
مَلِكِ ٱلنَّاسِ إِلَٰهِ ٱلنَّاسِ مِن شَرِّ ٱلْوَسْوَاسِ ٱلْخَنَّاسِ
ٱلَّذِى يُوَسْوِسُ فِى صُدُورِ ٱلنَّاسِ مِنَ ٱلْجِنَّةِ وَٱلنَّاسِ
Nas Suresi
Gul eûzu birabbin nâs, Melikin nâs, İlâhin nâs.
Min şerril vesvâsil hannâs, Ellezî yuvesvisu fî sudûrin nâs.
Minel cinneti ven
DUALAR VE AYET PASAJLARI
يا حَافِظُ يا محَافَظُ
وللّهُ خَيْرٌ حَافِظًا وَهُوَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
وَلاَ يَؤُدُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ
أعوذ بكلمات الله التامات من شر من خلق
أعوذ بكلمات الله التامات من شر من خلق
أعوذ بكلمات الله التامات من شر من خلق
بِسْمِ اللَّهِ الَّذِى لاَ يَضُرّ ُ معَ اِسْمِهِ شَيْءٌ فِي اْلاَرْدِ وَلاَ فِي السَّمَاءِ وَ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمْ
بِسْمِ اللَّهِ الَّذِى لاَ يَضُرّ ُ معَ اِسْمِهِ شَيْءٌ فِي اْلاَرْدِ وَلاَ فِي السَّمَاءِ وَ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمْ
بِسْمِ اللَّهِ الَّذِى لاَ يَضُرّ ُ معَ اِسْمِهِ شَيْءٌ فِي اْلاَرْدِ وَلاَ فِي السَّمَاءِ وَ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمْ
Ya Haafizu Ya Muhafizu,
Vallâhu hayrun hâfizen ve huve erhamur râhimîn.
Velâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüvel aliyyül azim.
Euzü bi kelimatillahit-taammati min şerri ma halag,
Euzü bi kelimatillahit-taammati min şerri ma halag,
Euzü bi kelimatillahit-taammati min şerri ma halag.
Bismillahillezi lâ yedzurru maasmihi şeyün fil erdzi velâ fissemâi ve hüvessemiulalim,
Bismillahillezi lâ yedzurru maasmihi şeyün fil erdzi velâ fissemâi ve hüvessemiulalim,
Bismillahillezi lâ yedzurru maasmihi şeyün fil erdzi velâ fissemâi ve hüvessemiulalim.
Haşr Suresi Son Ayetleri Levenzelna veya Hüvallahüllezi (21 ile 24. Ayetler)
سُوۡرَةُ الحَشر
لَوۡ أَنزَلۡنَا هَـٰذَا ٱلۡقُرۡءَانَ عَلَىٰ جَبَلٍ۬ لَّرَأَيۡتَهُ ۥ
خَـٰشِعً۬ا مُّتَصَدِّعً۬ا مِّنۡ خَشۡيَةِ ٱللَّهِۚ وَتِلۡكَ
ٱلۡأَمۡثَـٰلُ نَضۡرِبُہَا لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمۡ يَتَفَكَّرُونَ هُوَ
ٱللَّهُ ٱلَّذِى لَآ إِلَـٰهَ إِلَّا هُوَۖ عَـٰلِمُ ٱلۡغَيۡبِ
وَٱلشَّهَـٰدَةِۖ هُوَ ٱلرَّحۡمَـٰنُ ٱلرَّحِيمُ هُوَ ٱللَّهُ ٱلَّذِى
لَآ إِلَـٰهَ إِلَّا هُوَ ٱلۡمَلِكُ ٱلۡقُدُّوسُ ٱلسَّلَـٰمُ ٱلۡمُؤۡمِنُ
ٱلۡمُهَيۡمِنُ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡجَبَّارُ ٱلۡمُتَڪَبِّرُۚ سُبۡحَـٰنَ ٱللَّهِ
عَمَّا يُشۡرِڪُونَ هُوَ ٱللَّهُ ٱلۡخَـٰلِقُ ٱلۡبَارِئُ
ٱلۡمُصَوِّرُۖ لَهُ ٱلۡأَسۡمَآءُ ٱلۡحُسۡنَىٰۚ يُسَبِّحُ لَهُ ۥ مَا فِى
ٱلسَّمَـٰوَٲتِ وَٱلۡأَرۡضِۖ وَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلۡحَكِيمُ
Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim
Lev enzelnâ hâzâlkurâne 'alâ cebelin leraeytehu haşi'an mutesaddi'an min haşyetillâh,
ve tilkel emsâlu nadribuhâ linnâsi leallehum yetefekkerûn.
Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ hu, âlimul gaybi veşşehâdeteh, huverrahmânurrahîm.
Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ hu,
elmelikul kuddûsusselâmul müminul muheyminul azîzul cebbârul mutekebbir,
subhânallâhi ammâ yuşrikûn.
Huvallâhul hâlikul bâriul musavviru lehul esmâul husnâ,
yüsebbihu lehu mâ fîssemâvâti vel ardi vehuvel azîzul hakîym.
Haşr Suresi Son Ayetleri Levenzelna veya Hüvallahüllezi (21 ile 24. Ayetler)
SALAVATI KASR
اللهم صل علي سيدنا محمد و علي آل سيدنا محمد
اللهم صل علي سيدنا آدم سيدنا نوح وَعَلَى آل نُوحٍ نِ السَّلَامُ سيدنا
ابراهيم اسماعيل إسحاق داوُدْ و سولايمان زكريا و يحيى هارون و موسى و
عیسی و محمد مصطفى و علي أ له وصحبه اجمعين اللهم صل علي سيدنا
مَحْدِيّوُلْ مُنْتَظَرْ
وعلي أ له وصحبه اجمعين,اللهم صل علي سيدنا جميع الأنبياء والمرسلون ,اللهم
صل علي سيدنا جبرائیل,ميكاءيل اسرافيل عزرائيل فرياءيل اللهم صل علي
سيدنا ملكء حملءي عرش
اللهم صل علي سيدنا منكر نكر
اللهم صل علي سيدنا الملائكي كراماً كاتبين،
اللهم صل علي سيدنا الملائكي محافظون،
اللهم صل علي سيدنا جميع الملائكةُ المُقَرَّبوُنْ والْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ بصلواة رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ
وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ استجب صلواة برحمتك يا
ارحمرّاحمين ٯ سّلاَ مٌ على المرسلين والحمدلالله ربّ العلمين
SALAVATI KASR
Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali Seyyidina Muhammed.
Allahumme salli ala seyyidina Ademe, seyyidina Nuh ve ala ehli Nuh,
seyyidina ibrahime, ismaile, ishaga Davude ve Süleymane, Zekeriya ve
Yahya,Harun ve Musa ve isa ve Muhammed Mustafa ve ala elihi vesahbihi
ecmaiyn.
ve sallu ala seyyidina Mehdiyil Müntezar ve ala elihi vesahbihi ecmaiyn.
Allahumme salli ala seyyidina Cemi il enbiyai velmürselin,
Allahumme salli ala seyyidina Cebrail, Mikail, israfil, Azaril, Feryail,
Allahumme salli ala seyyidina Melekei Hameleyi Arş,
Allahumme salli ala seyyidina Münker Nekir,
Allahumme salli ala seyyidina Kiramen Katibiyn Meleklerim,
Allahumme salli ala seyyidina Hafaza Meleklerim,
Allahumme salli ala seyyidina Cemi il Melaiketül Mukarrebun.
velhamdülillahi Rabbel Alemiyn.
Bizim ve Ehlimizin Üzerine yapılmış olan Büyü sihir ve tasallutu ben bu
ayet ve dualar ile bozdum iptal eyledim , sende boz iptal eyle ya rabbi
(Veye her kim için ise Falanın filanın üzerine yapılmış olan Büyü sihir
ve tasallutu ben bu ayet ve dualar ile bozdum iptal eyledim , sende boz
iptal eyle ya rabbi)
قَالَ مُوسَىٰ مَا جِئْتُم بِهِ ٱلسِّحْرُ ۖ إِنَّ ٱللَّهَ سَيُبْطِلُهُۥٓ ۖ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُصْلِحُ عَمَلَ ٱلْمُفْسِدِينَ
gâle mûsâ mâ cié'tum bihis sıhr, innallâhe seyubtıluh, innallâhe lâ yuslihu amelel mufsidîn.
Bu sizin yaptığınız sihirdir. Muhakkak Allah onu iptal edecektir. Şüphesiz ki, Allah fesatçıların işini düzeltmez.
Rabbena vetekabbel bi duai ve salavati, Rabbenağfirli veli valideyye
velil muminine yevme yekumul hisab, istecib duai ve salavati birhametike
ya erhamerrahimiyn. Veselamün alel Mürseliyn, Velhamdülillahi Rabbel
Alemin.
Raşit Tunca
Bu Bir Karoglan Raşit Tunca Makalesidir
Avusturya Gümünd ili Schrems ilçesi Bugün 26 Ağustos 2024 Pazartesi saat sabah 7:32
Fetva Kaynak
Diyanet Din İşleri Yüksek Kurulu
Esma-ül Hüsna ve Esma-ül Hüsnanın Anlamları Hakkında
Esma-ül Hüsna ve Esma-ül Hüsnanın Anlamları Hakkında
-
Vele Zikrullahı Ekber - Allahuekber Zikiri ve Faydaları ############## Zikir dinden bir parçamıdır zikirin usullerini kimler belirle...
-
Tasavvuftaki Letâifler (Letâif-i Hamse / Beş İnce Nokta) Tasavvuftaki Letâifler (Letâif-i Hamse / Beş İnce Nokta), insanın mânevî yapıs...
-
Ayetler ve Hadisler Işığında Duanın Psikolojik ve Kültürel Önemi Dua, neredeyse tüm dinlerde ve kültürlerde merkezi bir role sahip ola...










